Geleceğin şehri üzerine proje: Ütopya için Harita

Kentler ve kent hafızası nasıl değişiyor? Geleceğin şehri nasıl olacak? İlk ayağı Yeldeğirmeni’nde gerçekleşen Ütopya İçin Harita projesi bu soruların peşine düştü

04 Nisan 2019 - 12:23

Geleceğin şehri üzerine bir tartışma zemini yaratmayı amaçlayan GalataPerform, Almanya’dan projeye katılan tiyatro grubu Fringe Ensemble’ın, 2020 yılında tüm İstanbul genelinde sahnelenmesi planlanan Ütopya için Harita projesinin ilk ayağı Kadıköy Yeldeğirmeni’nde gerçekleşti.

NEDEN YELDEĞİRMENİ?

29-30 Mart günlerinde Kadıköylülerle buluşan projeyi izlemek için gelenler telefonlarına indirdikleri bir uygulama sayesinde, hem Yeldeğirmeni kent hafızasının farklı karakterlerine erişme imkânı buldular, hem de kentin belli konularda nasıl çatışmalar barındırdığına dair bilgiler edindiler. Projeyi tanıtan broşürde neden Yeldeğirmeni’nin seçildiği şöyle belirtiliyor: “Yeldeğirmeni’nin kent hafızası adına toplumsal dönüşümlerden etkilenme biçiminin yanı sıra dünden bugüne taşıdığı kozmopolit yapısı semtin seçilmesinde etkili oldu.”

Son yıllarda kafelerin arttığı, sanatçıların yoğun şekilde yerleştiği Yeldeğirmeni’nde yapılan proje, uzun süre burada kalanlarla, yeni gelenlerin; farklı inanç gruplarından insanlarla, çocukların nasıl etkileşime geçtiğine dair soruları öne çıkarıyor. 

89 YAŞINDAKİ MUSEVİ KADIN

Proje kapsamında Yeldeğirmeni’nde yaşayan birçok kişiyle söyleşiler gerçekleştirildi. Bu röportajlar da bir telefon uygulamasına aktarıldı. 29 ve 30 Mart’ta düzenlenen performansa katılanlar Yeldeğirmeni’nde belirlenen yerleri gezerek, o yerlerin tarihi bilgisini deneyimleme, keşfetme fırsatı buldular.

Bir ay boyunca hazırlanan çalışmada performansa katılanlar, Yeldeğirmeni turunun ardından Beydağı Sokak’taki Ütopya için Harita mekânına geri geldiler. Yapılan söyleşilerin bir özeti niteliğinde seçilen, 3 prototipin kendi hikâyelerini dinlediler. 89 yaşında Musevi bir kadın, 15 yaşında futbolcu bir çocuk ve Yeldeğirmeni’ne gelerek yeni mekân için bir yetişkinde özetlenen Yeldeğirmeni sakinleri arasındaki ilişkiler, çekişmeler ve beklentiler performansta sergilendi.

Proje, Alman yönetmen Frank Heuel tarafından kurgulanırken, röportajlar Ceren Ercan, mekan tasarımı ve video Annika Ley, dijital konsept Fehime Seven tarafından kurgulandı. Yeldeğirmeni’ndeki etkinlik, Bettina Heuel, Mark Levitas, Halit Can Ünal’ın oynadığı canlı performansla sona erdi. Danimarka’da sanat projeleri için yeni teknoloji ile çözüm ortaklıkları geliştiren Makropol ve Türkiye’de yeni medya alanındaki çalışmalarıyla öne çıkan Bahçeşehir Üniversitesi Oyun Laboratuvarı (BUG LAB), iki yıla yayılacak bu araştırma sürecine destek veren kurumlar arasında yer alıyor.  


ARŞİV