Gençlerin yeni alanı: Talebeyiz Biz

​1 yılı aşkın süredir Kadıköy’de faaliyet gösteren Talebeyiz Biz Derneği, eğitim sistemi içinde ifade özgürlükleri kısıtlanan gençlere, kendilerini sanatla ifade imkanı sağlıyor. Dernek Başkanı Müge Ayan, “Derdimiz gençlerin toplumsal meselelere ilişkin kendilerini ifade etmesine, sanat ile alan açmak…” dedi

15 Mayıs 2024 - 11:58

19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı vesilesiyle bu hafta sizleri gençlerin odak noktası olduğu  bir oluşumla tanıştırmak istiyoruz; Talebeyiz Biz. Bu oluşum temelleri 2.5 sene önce atılan, yeni nesil bir sivil toplum kuruluşu. 1 sene evvel de dernek statüsüne geçilmiş. Derneği  ‘Gençlerin toplumsal meselelere dair kendini ifade etmesine sanat yoluyla alan açan bir öğrenenler topluluğuyuz” diye tanımlıyorlar. Biz de Bahariye’deki  Talebeyiz Biz Derneği’ni ziyaret ederek, Yönetim Kurulu Başkanı Müge Ayan ve Sayman Sonel Balkan ile konuştuk.

  • Önce sizleri tanıyalım.

Müge Ayan: Antropoloğum. Bilgi Üniversitesi’nde çalışıyordum, yakın zamanda  emekli oldum. Üniversitedeki Sosyoloji Eğitim Çalışmaları Merkezi’nin kurucularındanım. Orada öğretmenlerle daha çok ayrımcılık, kapsayıcılık meseleleri üzerine çalışıyorduk. 20 yılı aşkın zamandır yani eğitim ortamlarında etnografik çalışmalar araştırmalar yürütüyorum. Sonrasında da Talebiyiz Biz’i kurduk, gençlerle çalışıyoruz.

Sonel Balkan: İngilizce öğretmeniyim. 18 yıl Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda görev yaptım. Daha sonra istifa ederek sivil toplum alanına geçiş yaptım. Gençlerle birlikte kurguladığımız etkinlikler üzerine çalışıyorum.

  • Talebeyiz Biz nasıl ortaya çıktı?

M. Ayan: Yaklaşık 2.5 sene önce ilk başladığımızda gençlerle değil de çocuklarla çalışmak vardı kafamızda. Silgi diye bir projeyle başladık. Bu ilk sergimizdi. Ancak sergi öncesi atölye çalışmasını kurgulamaya çalışırken, bir şekilde oturmadı bu iş çocuklarla. Biz de neden bunu orta-lise yaş grubuna yapmıyoruz dedik ve o şekilde değiştirdik. Yani hasbelkader liselilerle  çalışmaya başlamış olduk ve aslında bu alanda ciddi bir ihtiyaç olduğunu da gördük.

“EĞİTİM BİZİ SİLİYOR”

  • Silgi, eğitimde sıkça kullanılan bir materyal. Siz bu kelimeyi metaforik olarak mı kurguladınız?

M. Ayan: Daha önceden yürüttüğüm bir etnografik çalışmadan çıkan bir konsept. Silgi, dünyanın hiçbir yerinde Türkiye'deki okullarda olduğu kadar kullanımı yaygın olan bir şey değil. Pek çok ülkede kurşun kalem yerine tükenmez kalem tercih ediliyor. Bu da şöyle fark yaratıyor; birincisi süreç odaklı değil sonuç odaklı bir eğitim anlayışına işaret ediyor. Çünkü birnevi  süreci siliyorsunuz ve kusursuz bir ürün olarak defter tutuluyor. Bunu da öğrencinin tercih ettiği değil öğretmen için yapılan bir şeye dönüştüğü bir anlayıştan da bahsediyoruz. Ayrıca da hatayı olan yaklaşımı da ortaya koyuyor silgi. Hataların tamamen silinmesini içeriyor, hatalardan öğrendiğimiz bir anlayıştan söz ediyor değiliz. Biz de bu konuları kurcalayalım istedik. Silgi teması gençlerin de ilgisini çekti. Konuyu bir adım öteye taşıyarak ‘Aslında eğitim sistemi bizi siliyor’ diyerek, konuya  daha varoluşsal bir yerden onlar yaklaştılar. Silgi projemizde kapsamında İstanbul’da ilk sergimizi  Karaköy’deki Schneidertempel Sanat Merkezi’nde açtık Ekim 2022’de.

(Schneidertempel Sanat Merkezi’ndeki Silgi sergisi)

  • Dernekleşmeniz nasıl ve ne zamandı?

M. Ayan: Sergiyi Şişli’deki Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde de  açacaktık ki deprem oldu. Silgi ekibindeki gençler, deprem bölgesi için birşeyler yapmak istediler. ‘Biz işlerimizi üretelim, satalım, oradan elde ettiğimiz gelirle deprem bölgesindeki genç arkadaşlarımızla atölyeler yapalım’ dediler. Böylelikle konsepti onalr belirlemiş oldu, adına da ‘Gençler de var!’ dediler. Çünkü deprem zamanı çocuklara, kadınlara yönelik, görece daha hızlı bir aksiyon alındı fakat gençler için pek bir şey yapılmıyordu ilk aşamada.

“GENÇLER YAFTALAMALARA MARUZ KALIYOR”

  • Gençler seslerini duyurmak istediler yani.

M. Ayan: Yetişkinci bir anlayışın hakim olduğu bir toplumdayız. Yetişkinler, gençlerden daha üstün görülüyor. Gençler vurdumduymazdır, apolitiktir vesairedir gibi bir takım yaftalamalara maruz kalıyorlar.

  • Derneğin yapısından, karar alma süreçlerinden bahsedin lütfen.

M. Ayan: 5 kişilik bir yönetim kurulumuz var. Sonel ve ben ekibin ihtiyarlarıyız (gülümsüyor), 3 de genç var. 15-25 yaş arası gençlere hitap ediyoruz, kararları da birlikte alıyoruz.

  • Odağınız sanat değil mi ?

M. Ayan: Derdimiz gençlerin toplumsal meselelere ilişkin kendilerini ifade etmesine alan açmak ama bunu sanat yoluyla yapıyoruz.  Sanatı aslında araç gibi düşünebiliriz.

  • Gençlerin kendilerini ifade etmelerinin engellendiğini mi düşünüyorsunuz?

M. Ayan: Tabi, gençler toplumsal meselelere ilişkin gençler kendilerini yeterince ifade edebilecek alanları bulamıyorlar veya ettiklerinde de ‘Sen benden daha mı iyi biliyorsun, bana saygısızlık ediyorsun’ gibi bir anlayışla karşılaşıyorlar okullarda.

  • Demin gençlere yapıştırılan etiketlerden bahsettiniz. Onalrla çalışan yetişkinler olarak Z kuşağına dair sizin gözlemleriniz neler?

S. Balkan: Biz o kuşak kavramını çok doğru bulmuyoruz. O etiketlerle mücadele ederken, gençleri böyle harflerle gruplandırmak çok doğru gelmiyor.

M. Ayan: Ayrıca gençler derken heterojen bir kitleden bahsediyoruz. Aynı özelliklere sahip homojen bir kitle değiller.

“HER GENÇ BİRİCİK”

  • Bir de yetişkinlerin hep bir geçmiş kıyası vardır.

S. Balkan: Evet, ‘Bizim zamanımızda biz böyle değildik’ denir. Ama o zamanki  dinamiklerle bugünkü gençlerin dinamikleri aynı değil ki. Her bir genç biriciktir, kendine has özellikleri vardır. Onları dinledikçe görüyorum ki hiç de öyle apolitik falan değiller, her şeyin gayet farkındalar ve kendilerini ifade edebilecek bir alan buldukları zaman da çok güzel ifade ediyorlar.

M. Ayan: ‘Biz de genç olduk’ deniliyor. Kendimi de katarak söylüyorum, evet biz de genç olduk ama başka bir sosyoekonomik bağlamda, bambaşka bir politik iklimde genç olduk. Bugün genç olmak da bambaşka bir şey. Şimdi ile kıyas etmenin hiçbir karşılığı yok.

  • Talebeyiz Biz’de başka ne tür etkinlikler yapılıyor?

S. Balkan: ‘Etkileşim çemberleri’ diye bir etkinliğe başladık, yine gençlerden gelen talep üzerine. Alanında uzmanlaşmış kişilerle gençler buluşuyor. Bir yere gelmiş birinin oraya nasıl geldiğini dinlemek, geçler de ‘evet ben de yapabilirim’ duygusu yaratıyor.

(Sanatçı-eğitimci Bakar Akbay’ın ‘Etkileşim Çemberleri’ serisi kapsamında gençlerle buluşmasından bir kare.)

M. Ayan: Güzel sanatlar fakültesindeki öğrencilerle, liselileri de bir araya getirdik ve bunun çok işleyen bir yöntem olduğunu fark ettik. Bir nevi usta-çırak ilişkisiyle akran öğrenmesi oldu.

  • Derneğin bu mekanı tüm gençlere açık mı? Burası nasıl bir yer?

S. Balkan: Malum ekonomi korkunç, gençler dışarıya çıkıp bir yere gidemiyor. Bunun alternatifini burada yaratıyoruz. Gençler burada atölyeler esnasında birşeyler yiyip içebiliyor, dolaptaki malzmeleri kullanabiliyor, kitaplardan yararlanabiliyor. Burası belli bir açılış-kapanış dilimi olan bir mekan değil henüz, daha oraya da gelemedik. Ama öyle bir yere  dönüşmesini istiyoruz. Gençlerin gelip gittiği, sanat ürettiği, sosyalleştiği, sürekli açık güvenli bir alan… Tabi bu noktada bütün mevzu ekonomik döngüye geliyor. Mesela buradaki malzemelerin sürdürülebilirliği de önemli. O nedenle web sitemizde bir ‘bizim dükkan’ var. Gençlerin ürettiği sanat işlerinin satışı mevcut.

(Talebeyiz Biz'li gençlerin 'Gençler de Var!' sergisinden...)

  • Yakın zamanda, deprem bölgelerinden olan Hatay’da bir çalışma yapacaksınız. Ondan da bahseder misiniz?

S. Balkan: Arsuz'da Füsun Sayek Sağlık ve Eğitim Geliştirme Derneği ortaklığıyla "Sanat Elçisi Gençlerle Kültür-Sanata Erişim ve Aktif Katılım: Toplum Tabanlı Bir Model Önerisi" projesi bu. Sivil Toplum için Destek Vakfı ve Turkey Mozaik Foundation iş birliğiyle kurulan Yerel Güçlenmeye Destek Fonu II kapsamında hayata geçiriyoruz. Gençlerin kültür sanata erişimi ve katılımı model önerisiyle çıkacağız sahaya. 15 liseli ve 5 üniversiteli gençle çalıştığımız bir süreç olacak. Hataylı en az 5 gencin sanat elçisi olmasını öngörüyoruz.22 Mayıs’ta oraya gidiyoruz. 1 yıl sürecek bir çalışma olacak.

  • Genç istihdamı konusuda çalışmanız var mı?

S. Balkan: Evet, mesele sadece onlara ihtiyacı olan alanı açmak, gerekli malzemeleri vermek değil. Gençlerin istihdamını da çok önemsiyoruz. Herhangi bir projede, en az bir üniversite öğrencisini istihdam etmek hedefimiz var. mesela Hatay projemizde bir genç burada, İstanbul’da, bir genç de Hatay’da proje asistanlığı yapacak.Ayrıca Bizim Dükkan eğer hayal ettiğimiz gibi giderse orada da gençlere iş imanı yaratmayı istiyoruz.

  • Bugüne değin kaç gençle yolunuz kesişti?

M. Ayan: Açıkçası rakamlarla hiç işimiz yok. Her bir rakamın arkasında bir gencin hikayesi var. Önemli olan onu görebilmek.

S. Balkan: Organik ve yavaş yavaş büyümeyi önemsiyoruz. Burada bir etkinlik yapacağız, hadi reklam verelim de  200 tane genç gelsin’ gibi bir tarzımız yok. Zaten mekanımız küçük, burada 20 kişiden fazla olduğu zaman o etkileşim yitiriliyor. Bizim için çok önemli birbirimizin gözüne bakabileceğimiz, birbirimizi dinleyip anlayabileceğimiz ortamlar kurabilmek.

  • Merkezinizin Kadıköy'de olmasının sürece nasıl bir katkısı var?

M. Ayan:  Gençlerin bulunmaktan heyecan duyduğu bir lokasyon burası. Öte yandan, sanatının erişimin sanata erişimin kısıtlı olduğu diğer İstanbul ilçelerinde de konumlanmak da önemli. Oralarda da var olmak isteriz. Çünkü buraya Bahçeşehir, Gaziosmanpaşa gibi uzak yerlerden gelenler var.

  • Bu röportajı okuyan gençlere ve yetişkinlere bir mesajınız olur mu?

S. Balkan: Bizi takip etsinler. Açık Açık Platform’a üye olduk, bilançolarımızı oradan yayınlıyoruz. Yetişkinler bağışta bulunabilirler, Bizim Dükkan’da alışveriş yapabilirler.

M. Ayan: Gençler bize burada kimleri konuk olarak görmek istedikleri, hangi konularda atölyelere ihtiyaç olduğu konusunda önerilerde bulunabilirler.

 

 

 


ARŞİV