Öğrenci Sendikası: Geleceğimizi kurtaralım

Alınması gereken kitaplardan yemek ücretine kadar birçok konuda sorun yaşayan üniversite öğrencileri “Geleceğimizi kurtaralım” sloganıyla Öğrenci Sendikası kurdu

17 Ocak 2020 - 12:26

Evin ARSLAN - Simge KANSU

Çoğumuz, meslek örgütlerinin sendikalaşmasına aşinayız. Peki, öğrencilerin de bir sendikaya ihtiyaç duyabileceğini hiç düşündünüz mü? Öğrenciler, üniversitelerinde yaşadıkları sorunlara karşı taleplerini belirtmek için sendikalaşmaya gidiyor. “Geleceğimizi kurtaralım” sloganıyla Kasım 2019’da kurulan Öğrenci Sendikası’nda Türkiye’nin birçok şehrinden öğrenci yer alıyor. İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Bölümü 3. Sınıf öğrencisi ve aynı zamanda Öğrenci Sendikası’na üye olan Özgür Büyüktaş sendikayı “öğrencinin hayatının her noktasında, yaşadığı zorlukların tamamına dokunabilecek bir yapı” olarak yorumluyor.

Sendikanın sözlükteki anlamının “hak için örgütlenmiş insanlar” olduğunu söyleyen Büyüktaş, sendikalaşma sebeplerini şöyle anlatıyor: “Öğrenci Sendikası, Avrupa’nın birçok yerinde var. Fransa’da gördüğümüz üzere öğrenci sendikası baya geniş bir kitle içerisinde ve bütün öğrencilere temas etmiş durumda. Devlet, öğrencilerin hayatına etki edecek bir şey yapacağı zaman, sendikanın oradaki ezici üstün gücünden dolayı sendikayla temas halinde olmak zorunda kalıyor. Sendika bütün öğrencilerin bir özgücü olduğu için doğrudan devletle veya hukukla iletişimini çok daha basit bir şekilde sağlayabiliyor. Parti bir ideolojiyi temsil eder ve bu ideolojinin temsilcisi olarak üyeleri vardır. Sendika aslında bunun biraz daha üzerine çıkıyor. Burada parti üzerinden bir söz söyleme değil, bir sendika olarak öğrencilerin sorunlarına değinen bir yapı var.”

“EN BÜYÜK SORUN İŞSİZLİK”

Doğrudan bir talep listesi olmadığını söyleyen Büyüktaş, farklı fakültelerde okuyan öğrencilerin farklı sorunları ve talepleri olduğunu söylüyor. İstanbul içerisinde bir kuruluş etkinliği düzenleyeceklerini belirten Özgür Büyüktaş “Sendikayı kuranlar olarak sadece kendi isteklerimiz ya da kendi hayatımıza değen sorunları ortaya koyup, bunlara bir çözüm talep etmek yerine bu sendikanın çağrısını yapıp gelen arkadaşlarla beraber ‘hangi fakültelerde hangi öğrencilerin hayatında ne gibi sorunlar var’ bunları görmek istiyoruz.” diyor.

Büyüktaş, gazetecilik bölümlerinin en büyük sorununun eğitimin niteliksiz oluşu ve pratiğe dönük eğitimlerin verilmeyişi olduğunu söylüyor. Gazetecilerin en büyük sorununun işsizlik olduğunu belirten Büyüktaş “Hem okulda yaşadığımız sorunlara hem de işsizliğe karşı bir çalışma yapmayı planlıyoruz. Okulda yapamadığımız pratik eğitimi, gazetecilik örgütleri ile temasa geçip bir alternatif akademi yaratarak kuracağız. O gazetecilerle beraber, hayatın içinde bir pratikle gazetecilik bölümünde alternatif bir akademi yaratmış olacağız. Keza yine aynı şekilde hukuk öğrencileri, mimarlık öğrencileri, mühendislik öğrencileri de meslek örgütleri ile iletişim sağlayıp bunlarla beraber kendi mesleklerine katabileceklerini beraber planlayacak.” diye anlatıyor.

300 ÖĞRENCİ BAŞVURDU

Sendikalı olmak için aynı iş kolundan en az 20 sigortalı üyeye ihtiyaç duyuluyor. Sigortasız çalışma veya okul süresince çalışmama sebebiyle öğrencilerin sendikalaşması daha zor olabiliyor. Büyüktaş, resmi evrakları teslim ettiklerini ve dönüş beklediklerini aktarıyor. Ancak sendikada yer almak için üye olmak şart değil. Büyüktaş “Üye olamayan kişilerle doğrudan bir üyelik değil de bir kitle hareketi gibi çalışmaya hazırız. Öğrenci Sendikası’nın web sitesine girildiği zaman minik bir iletişim formu var. Kişi, o formu doldurduğu zaman,  okulundaki sendika temsilcisi arkadaşlar onlara ulaşıyor. Onlarla birlikte üye olmadan da çalışma yapabiliyorlar.” diyor. Büyüktaş, sendika kurulduğunda çeşitli şehirlerden 300’e yakın kişinin sendikayla iletişime geçtiğini söylüyor.

“BERABER GERİ ADIM ATTIRDIK”

İstanbul Üniversitesi’ndeki yemekhane eylemlerinde de yer alan Büyüktaş, eylemde sendikanın önemini şöyle anlatıyor: “Öğrencilerin güncel hayatına dokunan yakıcı sorunlardan bir tanesi, çok yakın zamanda sendikamız kurulduktan hemen sonra İstanbul Üniversitesi’nde önümüze çıktı. Bir öğün iptal edildi, ikinci öğün de 18 küsur liraya çıkarıldı. Burada aslında sendikanın gerekliliğini gördük. Okulda ben yemek hakkına karşı tek başına ne yaparsam yapayım bunun değişmeyeceğini biliyorum veya üç-dört arkadaşımız bir şeyler yapmak istediği zaman değişmeyeceğinin farkındaydık ama hep beraber olduğumuz zaman, hep beraber bu işe bir çözüm ürettiğimiz zaman, bunun nasıl geri adım attırabileceğini ortalama üç gün içerisinde gördük. Üç gün boyunca her gün gittik, orada mücadele için bir adım attık. Nihayetinde de bir gece yarısında bu yemek zammını geri çektirmeyi başardık.”


ARŞİV