Gruda'ya veda

​Yeşilçam'ın ünlü aktörü Yılmaz Gruda (94) hayatını kaybetti. Bir süredir sağlık sorunlarıyla mücadele eden şair, tiyatro yazarı ve yönetmeni Gruda, 25 Temmuz'da yaşamını yitirdi. Sanatçının anısına, 2018 yılında kendisiyle yaptığımız röportajı yeniden yayınlıyoruz.

27 Temmuz 2023 - 11:48

Sanat hayatına pek çok tiyatro oyunu, sinema, dizi film ve reklam filmleri sığdırmış olan usta oyuncu Yılmaz Gruda, 70. sanat yılını sahnede yeni oyunuyla kutlamaya hazırlanıyor. Gruda, ‘Gülmeye Geldik Dünyaya’ adlı oyununda, kendi deneyimleri ışığında tiyatronun ülkemizdeki gelişimini mizahi bir dille anlatacak. Biz de bu vesilesiyle Yılmaz Gruda’yla söyleştik.

  • Ankara’da banka memurluğu ve muhasebecilik yaparken istifa edip tiyatroya yönelmişsiniz 25 yaşınızdayken. 88 yaşınızdan 25’indeki Yılmaz’a bakınca ne görüyorsunuz? Aldığınız bu karardan memnun kaldınız mı hayatınız boyunca?

Bankacılık babamın -ışık içinde yatsın!- tiyatro bağlamında -kendince- koyduğu ‘yasak’tan ötürü bir ‘vitrin’di (diyelim)! Fakat tiyatroculuğum, ondan ‘habersiz’ Halkevi’nde devam ediyordu. Diğer büyükler -tabii benim ısrarımla da- izin koparınca, tiyatro’ya ‘alenî’ olarak geçtim! Bu bir sevdâydı. Hiç pişman olmadım!

  • Sizce tiyatro/oyunculuk nasıl bir meslek? Tiyatroculuğun nesi sizi mutlu ediyor?

Büyük bir sevdânın sarıp-sarmaladığı, uyku-durak bırakmayan bir‘meslek! Çok sevdiğim halkımın mutluluğuna tiyatronun sağladığı olanaklarla, şu ya da bu ölçüde, katkıda bulunduğum düşüncesi beni de mutlu ediyor.

  • Geleneksel Türk tiyatrosunun bir temsilcisi olarak yeni tiyatro anlayışını, akımları, yeni oyunları takip ediyor musunuz? Yorum ve gözlemlerinizi merak ediyorum.

Geleneksel Türk tiyatrosunun birebir temsilcisi değil, sevdâlısıyım. Elbette ki izliyorum oyunları; amma ki, yeni bir anlayış, yeni bir akım göremiyorum! Hep Batı’nın öteden beri varolan oyunları ve benzerleri sergileniyor! Tiyatro sanatında bir ‘Türk tavrı’nın/bir Türk Tiyatrosu’nun hiç değilse, ipuçlarını taşıyan bir yaklaşım göremiyorum! Oysa, bu yönde yol-yordam taşıyan, temel alınacak örnekler var.

  • Klasik sorudur sizin gibi usta bir isimle röportaj yapılınca sorulur; genç tiyatroculara tavsiyeleriniz neler?

Yazara, oyuna, birlikte çalıştıkları insanlara saygı göstermeleri. Ezberleri provalarda, sette değil; evde yapmaları. Zaman denen o gömüyü har-vurup savurmamaları. Hiç kimseyi bekletmeye hakları olmadığını. Ve bir de prova ve sette, o akıllı cep telefonlarını kapatmayı unutmamaları!

  • Gelelim röportajımızın ana konusu Gülmeye Geldik Dünyaya oyununuza. Nasıl bir oyun olacak bu?

Bu oyun, halkımızı, tiyatro eylemiyle ‘mutlu-etme’ iyi niyeti taşıyor! Bu gösteri, tarihi hizmete alarak, tiyatro eyleminin kıssahan, meddah, Karagöz-Hacivat, ortaoyunu, drama gibi aşamalarını ve kimi toplumsal zaafları da sergileyen 10 adet kıssadan, turne anılarından oluşuyor… ‘O fethettiği harap Costantinopolis’i, bir kuyumcu gibi, her biri mücevher, 700’ü aşkın mimarî eserle donatıp, İstanbul adıyla bize bırakan Fatih Sultan Mehmet, şimdi İstanbul’a gelse idi, ne der idi aceba?’ sorusunu cevaplamaya çalışıyor.   

  • Oyunda en iyi bildiğiniz şeyi yani tiyatro’yu anlatıyorsunuz değil mi? Neden başka bir tema değil de tiyatro’yu seçtiniz?

İnsana ilişkin tüm temaları içerdiği, eğitici, bilgilendirici yönünden ötürü, kimi ‘ezberleri bozma’ gücüne sahip olduğu için seçtik! 

  • “Bu ülkede ilk stand up yapan benim’’ diyorsunuz. Ne zaman ve neredeydi bu ilk gösteri?

Stand-up’ı ilk defa Ankara-Yeni Sahne’de ‘Tek Kişilik Gösteri/Büyüklere Masallar’ başlığı altında 1958’de sundum. Sonra bu gösteriyi, taa petrol kuyularına, kasabalara, köy meydanlarına götürdüm. Sonra da TRT’nin ilk yıllarında ekrana, sonra da sahnelere taşıdım.

  • Peki bu oyun neden stand-up değil de ‘sit-down’ komedi? Bu kelime oyunu ile seyirciye nasıl bir mesaj veriyorsunuz? 

Halkımız bir de kendisine hep ‘stand’ bakan oyuncu değil; sit-davn/yüz be yüz bakan, kendisiyle sohbet eyleyen iki oyuncu görsün diye… Amma ki ve elbette ki, dünyada eşi benzeri olmayan geleneksel tiyatromuzu da görsün ve giderek sahip çıksın diye! 

  • İlk temsili Kadıköy’de verecek olmanızın özel bir nedeni var mı?

Var! Çünkü Kadıköy’de yıllardır, yıl boyunca tiyatroya, sanata, deyiş yerindeyse, 7/24 değer veren sevdâlılar yaşıyor! 

  • Oyun öncesi seyirciye nasıl bir mesajınız olur?

29 Eylül gecesi seyircilere ‘Hoş geldiniz, onur verdiniz! Yürekten dileğimiz, yıllar boyu tiyatroculara verdiğiniz bu onuru, bu desteği yine 7/24 sürdürmeniz!’ diyeceğiz.


ARŞİV