"Hasanpaşa kabuk değiştiriyor"

​Hasanpaşa’yı inceleyen sosyolog Doç. Dr. Cenk Özbay, “Kentsel dönüşüm ve Hasanpaşa’nın mutenalaşması süreci, kadın/LGBTI+ bireylere olumlu biçimde yansıyor” tespitinde bulundu.

21 Aralık 2022 - 12:53

Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Sosyolog Doç. Dr. Cenk Özbay ile 4 yıl evvel röportaj yapmıştık. Kendisi, kent sosyolojisi ve toplumsal cinsiyet çalışmaları alanına odaklanan bir akademisyen. 30 yıla yakındır da Kadıköy’de yaşıyor. Onu yeniden sayfalarımıza konuk ediyoruz zira bir süre ikamet ettiği Hasanpaşa Mahallesi’ne dair bir makale kaleme aldı.  “Cinsiyet ve Kendine Özgü Bir Mutenalaşma Hikâyesi: Hasanpaşa, Kadıköy” başlıklı çalışmasını Özbay’a sorduk.

  • 2015'te Hasanpaşa'ya niye taşınmıştınız?  

6 yıldır oturduğumuz Fenerbahçe’deki kira evimizin olduğu bina için bir anda yıkım kararı alındı. Biz de apar topar karar vermeye çalıştık; ev mi alsak, yine kiraya mı çıksak, kredi almadan nereden yeni alabiliriz diye bakınmaya başladık. Kadıköy’ün çeşitli noktalarında 7-8 ev gezdikten sonra, bir tanesinde karar kıldık. Dolayısıyla Acıbadem diye taşındığımız ve Hasanpaşa Mahallesi ile sınır olan sokaktaki o evi aldık. 60’larda inşa edilmiş 3 daireli/katlı küçük bir apartmanın yıkılıp yerine 6 daireli daha geniş bir versiyonun inşa edilmesiyle oluşan bir kentsel dönüşüm apartmanı bu. 

  • Dönüşüm sürecinin Hasanpaşa’da nasıl yaşandığına ilk elden tanıklık etme fırsatı buldunuz, değil mi?

Bizim, bize özgü zannettiğimiz bu sürecin aslında Acıbadem ve Hasanpaşa’da çok kereler tekrarlandığını gördüm, duydum. Yani Kadıköy’ün daha müreffeh bölgelerinde kiracı olarak oturan (ya da ev sahibiyken apartmanları yıkılan, yeniden yapılmasını beklerken 2 yıllığına kiraya çıkan) pek çok insan buralara (ve Fikirtepe’de o sırada ilk inşa edilmiş konutlara) geçici/kalıcı olarak taşındılar. Bir nevi, Kadıköy’ün içinde bir kentsel dönüşüm-yenilenme göçü ya da hareketliliği oldu diyebiliriz buna. Büyük kısmı hala o evlerdeler. Kendi evleri bitenler geri döndü. Bizim gibi 5-6 yıl kalıp yeniden taşınanlar da vardır.  

  • 7 yıl evvel nasıldı buralar? Her manada soruyorum.

Radikal bir fark yoktu aslında ne Acıbadem Caddesi’nin güney ucunda ne de Hasanpaşa’da. Yavaş yavaş kentsel dönüşüm, yıkılıp-yeniden yapılma hareketi ivme kazandıkça insanlar taşınmaya, gelmeye-gitmeye başladılar. Mesela bu bahsettiğim bölgedeki Starbucks da o süre içinde açıldı. Öncelikle Acıbadem’in batısı ve güneyi (yani Kadıköy’e doğru olan kesimi), ardından da Hasanpaşa yavaş yavaş kabuk değiştirmeye, tip değiştirmeye başladı. Acıbadem eskiden beri bir orta sınıf mahallesi olduğu için bu değişim daha az görünürdü. Hasanpaşa o sebeple daha büyük farklılık yarattı.  

“KADIKÖYLÜLER, HASANPAŞA’YI BİLMİYOR”

  • Bu makaleyi  kaleme almaktaki motivasyonunuz neydi?

Aklımda özellikle Hasanpaşa'da şahit olduğum ve aslında parçası da olduğum kentsel dönüşüm hakkında bir araştırma yapayım gibi bir fikir yoktu açıkçası. Olsa, bunu daha planlı programlı bir araştırma olarak tasarlayıp yürütmek için kaynak da arardım ama maalesef çok geç olgunlaştı. 

Birinci sebep şu olabilir, kentle ilgilendiğim, kent üzerine ders verdiğim için, her gün gördüğüm dönüşüm hakkında istemsizce fikir yürütüyordum. Mahalledekilerle, komşularla, bizim apartmanı yapan müteahhit aile ile konuşurken, kent sosyoloğu meslektaşlarımdan okuduğum kavramların burada da ama biraz başka şekillerde yaşanmakta olduğunu fark ettim. Mahalleyi çalışma fikri ilk kez böyle oluştu.

İkinci bir nokta; Kadıköylülerin - ki ben de kendime Kadıköylü diyorum- Hasanpaşa hakkında pek bir fikri olmaması. Sahip oldukları fikirlerin de pek güncel ve doğru olmaması idi. “Sizin bildiğiniz gibi değil,” demek istedim. Son olarak da 2015’te pek önemli bir gelişme gibi durmayan Gazhane ve Salı Pazarı inşaatlarının zaman içinde mahalle gündeminin en tepesine tırmanması ve insanların mekanla kurdukları ilişkiyi etkileyen bir kuvvete erişmesiydi, beni etrafıma daha dikkatle bakmaya zorlayan. 

  • Hasanpaşa'daki dönüşümü 'kendine özgü' yapan özellikler hangileri?

Çok farklı faktörlerden bahsedilebilir ama en önemlileri, bence, buranın ne Fikirtepe gibi tümüyle yıkılıp tümüyle başka bir karaktere bürünecek şekilde bir dönüşüme girmemiş olması, ne—örneğin Yeldeğirmeni gibi—konut stoku büyük oranda sabit dururken ticari mutenalaşma yaşamış, kültürel olarak popülerleşmiş olması, ne de Bağdat Caddesi etrafında gördüğümüz gibi zaten refah içinde yaşayan toplum kesimlerinin evlerinin yenilenmesi ve bu arada müteahhitlerin büyük karlar etmesi hevesi idi. 

Mahalle ölçeğinin ve toplumsal ağların, bu arada ekonomik hayatın, büyük oranda korunarak, “yerinde” diye tabir edilen bir dönüşüm, yani hak sahibi insanların oradan kovulmaması veya gitmek zorunda hissetmemesi, ve özellikle belediyelerin öncülüğünde mahallenin güzelleşmesi, değerlenmesi çabası, Hasanpaşa’yı diğer örneklerden farklılaştırdı ve kendine özgü kıldı diyebilirim. 

  • Mahalle sakini sayılabilecek bir sosyolog olarak Hasanpaşa'ya kuşbakışı baktığınızda neler gözünüze çarpıyor?

Aslında öyle hemen göze çarpan bir etken değil ama bir diğer nokta (ki benim konuştuğum insanlar da buna sıklıkla atıfta bulundular) var, o da şu ki Kadıköy’ün kalanında istenmeyen binalar, hizmetler, sektörler kendilerine bir şekilde burada yer bulmuşlar. Gazhane, otobüs garajı, belediye binası, sabit pazar yeri, araba tamircileri ve hatta artık pek kalmamış olsa da Kurbağalıdere’ye yakın imalathaneler, yıllarca boş kalmış araziler. vb. Bunlar yavaş yavaş çıkıyor buradan, ya da işlev değiştirerek etrafı daha mutlu eden kullanımlara kavuşuyor. Gazhane bunun en bariz örneği. Ama bu değişim henüz bitmedi, diğerleri de elden geçecek.   

  • Siz bu yazıyı yazdığınızda ve burada yaşarken Müze Gazhane henüz açılmamıştı. Bu noktada kendimden referans vereyim, 12 yıldır Hasanpaşa’da yaşayan biri olarak, gazhanenin yenilenmesinin mahallenin çehresini değiştirmeye başladığını söyleyebilirim. Sizin gözlemleriniz neler? 

Müze Gazhane’ye geldim ama etraflıca inceleme, mahalledeki etkisini gözlemleme şansı bulamadım. Ama eski komşularımla ve tanıdıklarımla konuşuyorum. İnsanlar Gazhane’den genelde çok memnunlar fakat onların yıllarca kendilerini hazırladıkları bir “Hasanpaşa’nın kurtuluşu” anlatısını sağlayacak bir etkinin henüz ortaya çıkmadığını da hafif hayal kırıklığı ile fark ediyorlar diye görüyorum. Ancak elbette bu işler zamana yayılır ve Türkiye de ciddi bir ekonomik krizde. Bir günde Gazhane çevresinin mutenalaşıp, değerlenip, her yerin lüks kafelerle ve lokantalarla dolması beklenemez.   

“HASANPAŞA’NIN KADIKÖY’LEŞMESİ”

  • Tüm bu süreci cinsiyet ve cinsel kimliklerle nasıl bağdaştırıyorsunuz? 

Burada bir çelişki var. Hasanpaşa genelde daha muhafazakar ve aile-odaklı bir yer gibi biliniyor. Bu da hem aileleriyle yaşayan hem de yalnız yaşayan kadınlar için her zaman iyi bir haber değildir. Keza kuir’ler için de. Öte yandan, Hasanpaşa aslında marjinal de bir yer, bunun için de ucuz. Dolayısıyla her zaman da başka yerlere (mesela Caddebostan’a ya da Erenkoy’e) gücü yetmeyen insanların, bu arada yalnız orta-sınıf kadınların ve erkeklerin de taşındıkları bir yer olmuş. Bu insanlar kiracıysa ve yenilenen binalarda ya da genelde yükselen değerler içinde ev tutamayacak hale gelirlerse buradan gitmek zorunda kalırlar. Belki Ünalan’a, belki daha uzaklara. Görüştüğüm kişiler arasında böyle öyküler duymadım pek. Yani bu olası tehlike haricinde kentsel dönüşümün ve Hasanpaşa’nın mutenalaşması sürecinin kadınlara ve gay’lere genelde olumlu biçimde yansıdığını, onların etraflarındaki gelişmelerden memnun olduğunu, hatta bunu “Hasanpaşa’nın Kadıköy’leşmesi” olarak gördüklerini belirtebilirim.

HASANPAŞA DİŞİLEŞİYOR MU?

  • Hasanpaşa (ki adını da bir erkekten alıyor) daha 'erkek' bir semt iken, 'kadınsılaşmaya başladı' denilebilir mi?

Bunu söyleyenler var. Ben de alıntıladım hatta. Ama bence biraz spekülatif bir laf. Şundan dolayı: Kurbağalıdere Caddesi eksenindeki Hasanpaşa’nın ticari ve kamusal yüzü biraz erkektir evet. Erkeklerin çalıştığı ve erkeklere hitap eden dükkânlar ağırlıktadır, işte döner büfesi, araba tamircisi,  kıraathanesi filan. Ama caddeye sırtınızı dönüp Acıbadem’e doğru gittikçe, sokaklar ve apartmanlar bir kadın, çocuk ve aile alemine dönüşür. Dükkânlar da o doğrultuda değişir. Berberler, ağdacılar, terziler, yufkacılar, seramikçiler falan çoğalır. Dolayısıyla cinsiyet ve mekan ekseninde tek bir Hasanpaşa’dan bahsedemeyeceğimiz için bu laf biraz havada kalıyor. Ama o ticari bölgenin (benim pek şahit olmadığım) erkek-egemen ya da baskıcı havası kırıldı-kırılıyor. 

 

ARŞİV