Uzmanı olduğu alanda iş bulamayan, ülkenin değişen ekonomik ve siyasi koşulları nedeniyle çok sevdikleri mesleklerini yapamayan binlerce insan... Sosyal hizmet uzmanı Canan Atay da mesleği dışında başka bir iş yapmak zorunda kalan gençlerden biri. Canan Atay 27 yaşında ve dört yıldır Kadıköy’de yaşıyor. İlk olarak ODTÜ Fizik Öğretmenliği Bölümünü kazanan Atay, tekrar sınavlara hazırlanıp İstanbul Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümünü kazanmış. Ancak Atay’ın hayalleri istediği gibi olmamış ve mezun olduktan sonra uzun süre işsiz kalmış.
UZUN SÜREN İŞSİZLİK
Canan Atay iş arama sürecini şöyle anlatıyor: “Ben bu bölüme isteyerek girmiştim. Okula başladığımda sadece üç üniversitede bu bölüm vardı. Mezun olduğumda ise açık öğretim dahil onlarca okuldan yüzlerce insan mezun oldu. KPSS’den 85 puan aldım ama yığılma oldu ve işe alım sürecine bir de mülakat eklendi. Sıralamaya girmeme rağmen sınavın filan bir kıymeti kalmadı. Referans da olmayınca giremedik bir yere. Bu süreç yaklaşık altı ay sürdü. Daha sonra özel yerlere de başvurdum ama sonuç çıkmadı. Bir dönem milli eğitimde ücretli öğretmenlik deneyimim oldu, zihinsel engelli öğretmenliği yaptım. Ama bilirsiniz geçici ve çok az geliri olan bir iş. Bu sırada yüksek lisansa başladım çalışırken. Aynı zamanda bir vakıf üniversitesinin araştırma görevliliği sınavına girdim. Kazandım. Ama ne hikmetse bir türlü almadılar beni. ‘Ne için okuyacağım’ deyip, yüksek lisansı da bıraktım. Tekrar iş aramaya başladım ama çok az maaş ve çok zor şartlar sundular, zaten almadılar da.”
“ABİ BENİ DE ALIN”
Uzun çabaları sonucu alanında iş bulamayan Atay, çocukluğunda keşfettiği müzik yeteneğini kullanmaya karar vermiş. Atay’ın müzisyen olma hikâyesi şöyle başlamış:“İş aradığım dönemde Kadıköy’de ablamla yaşıyordum. Bu benim içim büyük şanstı gerçekten. Kadıköy’de müzisyen bir çevre edindim. Bir arkadaşla grup kurduk ve konserler verdik. Kendisi de vapurda müzik yapıyordu. Hatta benim için de sormuştu vapurda müzik yapmam için ama yetkililer olumsuz cevap vermişlerdi. Bir yerde garson olayım yavaştan canlı müzik yapmaya başlarım, daha çok çevre edinirim filan diye düşünüyordum. Bir gün bir iş görüşmesinden dönüyordum ve artık güzel bir şey olsun diye evrene mesaj gönderdim resmen. Yarım saat öylece durduğumu hatırlıyorum. İstiklal’den Kadıköy’e dönerken vapurda, müzisyenlerden sorumlu yetkili kişiyi gördük. Ben yine sordum umutsuzca, ‘Abi beni de alın’ dedim. ‘Tamam, şu şu belgeleri getir gel’ dedi. Belgeleri hazırladım ve iki ay sonra da vapurda müzik yapmaya başladım.14 Şubat 2018 itibariyle yeni bir hayata adım attım.”
“MÜZİKTEN KAZANMAYI DÜŞÜNMÜYORDUM”
İlkokuldan üniversiteye kadar müzikle ilgili etkinliklerde yer aldığını ve şarkı söylediğini belirten Atay, aslında müzikten para kazanmayı hiç düşünmemiş. Onun hayali daha standart bir meslekle hayatını sürdürmek olmuş. Ancak hayaller ve gerçekler yer değiştirmiş.
“Müzik hep içimdeydi, hep sevdim. Ama meslek olarak müziği seçmekten korktum. Çünkü daha ‘tekin’ bir meslek arıyordum. ‘Memur olayım, işe gidip geleyim, kazanacağım para belli olsun ama yine müzik yaparım’ diyordum. Biraz garantici ve üşengeçmişim. Ama şimdi bu hayallerle girdiğim bölümden iş bulamayıp, müzikten para kazanıyorum. Yani hem şans hem de komik bir durum benimkisi. Mesleğimi yapma fırsatım olmadı. İnsanlara dokunacağım ve haksızlıklara karşı geleceğim bir meslekti sosyal hizmet uzmanlığı. Bana da uygundu ama muhtemelen Türkiye’de bu mesleği yaparak mutlu olamazdım.”
“BİRÇOK İNSANA DOKUNUYORUM”
Atay bu sözleriyle üzüntüsünü belli etse de müzik yaparak da birçok insana dokunduğunu söylüyor ve ekliyor: “Çok mutluyum. Her gün yüzlerce memnuniyet dolu bakışla karşılaşıyorum, iyi dilekler alıyorum. Güzel bir his bu. Tabii arada memnuniyetsiz, mutsuz insanların kötü davranışlarına da maruz kalıyoruz ama bu bizim için bir anı olarak kalıyor sadece. Ayrıca özgürce müzik yapabildiğimiz için yıllarca yasak olduğu halde direnen müzisyen arkadaşlarıma teşekkür ederim. Şu an izinli çalıyoruz. Müziğe hep devam etmek istiyorum. Mümkün olduğunca ilerlemek istiyorum. Fazla ileriyi de düşünmüyorum açıkçası. Çünkü hiçbir şey düşündüğüm gibi olmadı şu ana kadar. Kadıköy’ü çok seviyorum. Sevmekten de ziyade buraya ait hissediyorum.”