Hayat Ağacı'yla bağımlılıkla mücadele
Türkiye Barolar Birliği’nin madde bağımlılığı ile mücadele etmek için kurduğu “Hayat Ağacı Projesi”, Kadıköy Belediyesi ev sahipliğinde düzenlenen toplantıyla tanıtıldı
Erhan DEMİRTAŞ
Türkiye Barolar Birliği (TBB) tarafından uyuşturucu ile mücadele etmek ve madde bağımlılarına yardım etmek için 24 Aralık 2014 yılında kurulan Hayat Ağacı Projesi’ne Türkiye Soroptimist Kulüpleri Federasyonu da katıldı. İki kurum arasında imzalanan protokolün tanıtım toplantısı Kadıköy Belediyesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşti. 30 Mart Çarşamba günü Kadıköy Belediyesi Brifing Salonu’nda düzenlenen toplantıya, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, TTB Hayat Ağacı Projesi Başkanı Avukat Sema Aksoy, Avukat Tülay Bekâr ve Düzce Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Bora Düken katıldı. Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu ve Kadıköy Belediye Başkan Yardımcısı Bahar Yalçın’ın da katıldığı toplantıya, Kadıköylülerin ilgisi yoğundu.
BİR YILDA YÜZLERCE ÖLÜM
Toplantının açılış konuşmasını Hayat Ağacı Projesi Başkanı Avukat Sema Aksoy yaptı. Uyuşturucuya bağlı ölüm haberlerine çok sık rastladığı için rahatsız olduğunu ifade eden Aksoy, projenin kuruluş hikâyesini şöyle anlattı: “ İki yıl önce tatildeyken televizyon izliyordum. Bonzai içtiği için ölen gençlerin haberlerine denk geldim. Bu haberleri daha sonra gazete haberlerinde de okudum. Kendi kendime bir şey yapmalıyım dedim ve avukat arkadaşlarımla fikirlerimi paylaştım. Onların da desteği ile projede ilk adımı attık”
Hayat Ağacı Projesi ile madde bağımlılığının önüne geçmek ve bağımlı olan gençlere yardım etmeyi amaçladıklarını ifade eden Aksoy, “Madde bağımlılığı Türkiye’de maalesef asayiş sorunu olarak algılanıyor. Ama bu tamamen toplumsal bir meseledir. Çözümü de toplumsal birliktelik ve dayanışmadan geçer. Bu sorununun çözümünü emniyet güçlerine bırakırsak, kalıcı bir çözüm bulamayız” dedi. Hayat Ağacı Projesi’nde her meslekten bireylerin gönüllü çalıştığını kaydeden Aksoy, avukatların projedeki önemini ise şu şekilde açıkladı: “Çünkü avukatların ‘sır saklama yükümlülüğü’ var. Bize başvuran kişinin hattın ucundaki avukata vereceği her bilgi meslek sırrı olarak kalacak. Avukatın sır saklama yükümlülüğü gereğince aldığı bilgiyi ihbar etmesi mümkün değil. Bu sebeple, kişinin içinde bulunduğu durumu güven duygusu içinde rahatlıkla anlatması daha kolay oluyor.” Geçtiğimiz yıl 634 kişinin uyuşturucu kullandığı için öldüğü bilgisini paylaşan Sema Aksoy, bu sayının daha yüksek olma ihtimalinin olduğunu da ekledi.
“BİYOLOJİK SOYKIRIM”
Sema Aksoy’un konuşmasının ardından, sözü Hayat Ağacı Projesi Koordinatörü Avukat Tülay Bekâr aldı. Türkiye’deki uyuşturucu bağımlılığının 2001 yılından sonra hızlıca arttığını söyleyen Bekâr, “Türkiye nüfusunun büyük bir kısmı gençlerden oluşuyor. Bu nedenle uyuşturucu tacirleri ülkemiz gençlerini hedef seçmiş durumda” dedi. Bonzai gibi ucuz uyuşturucu maddelerinin son yıllarda çok fazla yaygınlaştığını ifade eden Bekâr, “Özellikle bonzai çok tehlikeli bir madde. Son yıllarda birçok ölüm bu maddenin kullanımından kaynaklandı. İçinde sentetik madde var. Bu yüzden bedende ya kalıcı hasar bırakıyor ya da kısa sürede öldürüyor” dedi. “Toplum olarak el ele verirsek bu sorunun üstesinden gelebiliriz” diyen Bekâr, son olarak şunları söyledi: “Bu sorunu çözmek için akademisyenlerin, psikologların, avukatların ve duyarlı herkesin gönüllü olması gerekiyor. Gençler üzerinde biyolojik bir soykırım var. Bunun önüne geçmek zorundayız.”
BİR YILDA YÜZLERCE ÖLÜM
Toplantının açılış konuşmasını Hayat Ağacı Projesi Başkanı Avukat Sema Aksoy yaptı. Uyuşturucuya bağlı ölüm haberlerine çok sık rastladığı için rahatsız olduğunu ifade eden Aksoy, projenin kuruluş hikâyesini şöyle anlattı: “ İki yıl önce tatildeyken televizyon izliyordum. Bonzai içtiği için ölen gençlerin haberlerine denk geldim. Bu haberleri daha sonra gazete haberlerinde de okudum. Kendi kendime bir şey yapmalıyım dedim ve avukat arkadaşlarımla fikirlerimi paylaştım. Onların da desteği ile projede ilk adımı attık”
Hayat Ağacı Projesi ile madde bağımlılığının önüne geçmek ve bağımlı olan gençlere yardım etmeyi amaçladıklarını ifade eden Aksoy, “Madde bağımlılığı Türkiye’de maalesef asayiş sorunu olarak algılanıyor. Ama bu tamamen toplumsal bir meseledir. Çözümü de toplumsal birliktelik ve dayanışmadan geçer. Bu sorununun çözümünü emniyet güçlerine bırakırsak, kalıcı bir çözüm bulamayız” dedi. Hayat Ağacı Projesi’nde her meslekten bireylerin gönüllü çalıştığını kaydeden Aksoy, avukatların projedeki önemini ise şu şekilde açıkladı: “Çünkü avukatların ‘sır saklama yükümlülüğü’ var. Bize başvuran kişinin hattın ucundaki avukata vereceği her bilgi meslek sırrı olarak kalacak. Avukatın sır saklama yükümlülüğü gereğince aldığı bilgiyi ihbar etmesi mümkün değil. Bu sebeple, kişinin içinde bulunduğu durumu güven duygusu içinde rahatlıkla anlatması daha kolay oluyor.” Geçtiğimiz yıl 634 kişinin uyuşturucu kullandığı için öldüğü bilgisini paylaşan Sema Aksoy, bu sayının daha yüksek olma ihtimalinin olduğunu da ekledi.
“BİYOLOJİK SOYKIRIM”
Sema Aksoy’un konuşmasının ardından, sözü Hayat Ağacı Projesi Koordinatörü Avukat Tülay Bekâr aldı. Türkiye’deki uyuşturucu bağımlılığının 2001 yılından sonra hızlıca arttığını söyleyen Bekâr, “Türkiye nüfusunun büyük bir kısmı gençlerden oluşuyor. Bu nedenle uyuşturucu tacirleri ülkemiz gençlerini hedef seçmiş durumda” dedi. Bonzai gibi ucuz uyuşturucu maddelerinin son yıllarda çok fazla yaygınlaştığını ifade eden Bekâr, “Özellikle bonzai çok tehlikeli bir madde. Son yıllarda birçok ölüm bu maddenin kullanımından kaynaklandı. İçinde sentetik madde var. Bu yüzden bedende ya kalıcı hasar bırakıyor ya da kısa sürede öldürüyor” dedi. “Toplum olarak el ele verirsek bu sorunun üstesinden gelebiliriz” diyen Bekâr, son olarak şunları söyledi: “Bu sorunu çözmek için akademisyenlerin, psikologların, avukatların ve duyarlı herkesin gönüllü olması gerekiyor. Gençler üzerinde biyolojik bir soykırım var. Bunun önüne geçmek zorundayız.”
AİLELERİN TAVRI ÖNEMLİ
Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Bora Büken de “Uyuşturucuyla mücadele ve önleme stratejileri” konulu bir konuşma gerçekleştirdi. 17-25 yaş aralığındaki gençlerde madde bağımlısı olma ihtimalinin daha güçlü olduğunu ifade ederek konuşmasına başlayan Büken, madde bağımlısı olan bireylerin gördüğü rahatsızlıkları şu şekilde sıraladı: “En başta bireyin özerkliğini ve özgürlüğünü ortadan kaldırır. Madde bağımlısı olan iletişim kurmada güçlük yaşarlar. Belli bir süre sonra kişilik bozuklukları, ortaya çıkar. Suç ve şiddete daha fazla yönelirler.”
Uyuşturucu bağımlısı bireylerde HIV ve AIDS gibi ciddi bulaşıcı hastalıkların ortaya çıkacağı bilgisini paylaşan Büken, bağımlıların akciğer rahatsızlıklarını da daha kolay yaşayabileceklerini söyledi. Madde bağımlısı olan genç bireylerin tedavisi için ailelere büyük görevler düştüğünü belirten Büken, “Uyuşturucu kullananların yüzde 86’sı aileleriyle yaşıyor. Eğer çocuğunuz bağımlı olduysa ya da böyle bir yönelimi varsa onunla konuşun ve ikna yöntemlerini kullanın. Çocuğunuzla çatışma yaşarsanız, sorunun daha da büyümesine neden olursunuz” dedi.
Toplantının kapanış konuşmasını ise Prof. Dr. Metin Feyzioğlu yaptı. Sosyal sorumluluk projelerine devam edeceklerini söyleyen Fevzioğlu, “ Avukatlar yaşamın her alanında var. Bizim işimizin temelinde insan var. Bu nedenle insanı ve toplumu ilgilendiren her konuda proje üretmeye, sorumluluk almaya devam edeceğiz” dedi.
Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Bora Büken de “Uyuşturucuyla mücadele ve önleme stratejileri” konulu bir konuşma gerçekleştirdi. 17-25 yaş aralığındaki gençlerde madde bağımlısı olma ihtimalinin daha güçlü olduğunu ifade ederek konuşmasına başlayan Büken, madde bağımlısı olan bireylerin gördüğü rahatsızlıkları şu şekilde sıraladı: “En başta bireyin özerkliğini ve özgürlüğünü ortadan kaldırır. Madde bağımlısı olan iletişim kurmada güçlük yaşarlar. Belli bir süre sonra kişilik bozuklukları, ortaya çıkar. Suç ve şiddete daha fazla yönelirler.”
Uyuşturucu bağımlısı bireylerde HIV ve AIDS gibi ciddi bulaşıcı hastalıkların ortaya çıkacağı bilgisini paylaşan Büken, bağımlıların akciğer rahatsızlıklarını da daha kolay yaşayabileceklerini söyledi. Madde bağımlısı olan genç bireylerin tedavisi için ailelere büyük görevler düştüğünü belirten Büken, “Uyuşturucu kullananların yüzde 86’sı aileleriyle yaşıyor. Eğer çocuğunuz bağımlı olduysa ya da böyle bir yönelimi varsa onunla konuşun ve ikna yöntemlerini kullanın. Çocuğunuzla çatışma yaşarsanız, sorunun daha da büyümesine neden olursunuz” dedi.
Toplantının kapanış konuşmasını ise Prof. Dr. Metin Feyzioğlu yaptı. Sosyal sorumluluk projelerine devam edeceklerini söyleyen Fevzioğlu, “ Avukatlar yaşamın her alanında var. Bizim işimizin temelinde insan var. Bu nedenle insanı ve toplumu ilgilendiren her konuda proje üretmeye, sorumluluk almaya devam edeceğiz” dedi.
HAYAT AĞACI PROJESİ NEDİR?
İki yıl önce Türkiye Barolar Birliği tarafından kurulan Hayat Ağacı Pojesi, uyuşturucu bağımlılığını önleme ve mücadele etmeyi amaçlıyor. Projenin tanıtım bülteninde şu ifadeler yer alıyor: “Amacımız, uyuşturucu madde kullanımının zararları konusunda farkındalık yaratmak, yardım çağrısı yapan uyuşturucu bağımlıları ve yakınlarına hukuki ve sosyal destek vermek, mümkün olduğunca da tıbbi yardım alacağı kişi ve kurumlara yönlendirmektir. Bu proje ile temel amacımız, bağımlıların yeniden topluma kazandırılmasına katkı koymaktır. Temel insan haklarından biri olan “sağlığa erişim hakkına” ulaşmalarını sağlamak ve Anayasamızda ifadesini bulan “sosyal devlet” anlayışının işletilmesi için ilgilileri göreve davet etmektir.”
Türkiye’nin her yerinden 7 gün 24 saat ulaşılabilen 444 84 98 numaralı ALO HAYAT AĞACI HATTI ile yardım talep eden her bireye, iletişim psikoloji ve sosyoloji alanında uzman akademisyenler ve avukatlar yardım ediyor.
Türkiye’nin her yerinden 7 gün 24 saat ulaşılabilen 444 84 98 numaralı ALO HAYAT AĞACI HATTI ile yardım talep eden her bireye, iletişim psikoloji ve sosyoloji alanında uzman akademisyenler ve avukatlar yardım ediyor.