Her evde Dali, Monet, Picasso…

Kadıköy’ün en müstesna mekânlarından Akmar Pasajı’nda 23 yıldır poster satan Ersin İncesu “Galata Kulesi varken Eyfel Kulesi posterlerini alıp evlerine asanları anlamıyorum” diyor

05 Şubat 2016 - 09:29
Kadir İNCESU
Kadıköy’ün en çok bilinen ve ziyaret edilen yerlerindendir Akmar Pasajı... Sahafları, cd ve plak satan dükkânlarıyla her zaman çekim merkezi olmuştur. 1980’li yılların başında bir kolejin olduğu bina, 80’li yılların sonuna doğru onlarca dükkânın olduğu bir pasaj haline getirildi.
O günlerde yalnızca sahafların yer aldığı pasaj da değişime uydu. Önce sahaflar azaldı. Ders ve test kitabı satanlar çoğaldı. 90’lı yıllarda ise Akmar Pasajı underground bir mekan olarak dikkat çekmeye başladı. Rock ve metal müziği dinleyicilerinin önemli bir buluşma merkezi oldu. Her türlü baskıdan bunalan gençlerin rahat ettiği bir mekân olarak öne çıktı.

23 YILLIK POSTERSHOP
Akmar Pasajı, Kadıköy’ün soluk alan, simge mekânlarından bir tanesi hala...
Pasajın alt katında yüzlerce çeşit resmin görsel şölen sunduğu bir mekân dikkat çekiyor.
1993 yılında Ersin İncesu tarafından postershop olarak kurulan Ritmo’dan söz ediyoruz..
Ersin Bey, bir yandan sorularımıza yanıt vermeye çalışırken bir yandan da misafirlerinin -kesinlikle müşteri demediğini ifade ediyor- isteklerini, yerine getirmeye çalışıyor.
Ersin İncesu anlatıyor: “90’lı yıllarda camlı çerçeveler revaçtaydı... Daha çok dekoratif amaçlı röprodüksiyonlar ilgi görüyordu. Dali, Monet, Picasso, Vangogh gibi klasik ressamların eserlerini tercih ederlerdi. Avrupalı röprodüksiyon firmalarının bol çeşit sunmasına karşın, fazla bir tercih şansları da yoktu. Ağırlıklı olarak yabancı pop kültürüyle ilgili çalışmalar ilgi görüyordu. Şehirli, orta gelir grubundan ve yeni ev kurmuş insanlar daha çok alışveriş yaparlardı. Öğrenciler fiyatları uygun olduğu için poster alırdı daha çok. Müzik grupları ve film afişlerini tercih ederlerdi.”

EN ÇOK AHMET KAYA POSTERİ…
İncesu, ilk yıllarda sürrealist, empresyonist ressamların resimlerinin daha çok ilgi çektiğini, günümüzde ise daha çok dekoratif özelliği olan, görsel yanı güçlü resimlerin tercih edildiğini söylüyor. Son yıllardaki gelişmelerle birlikte dijital baskı seçeneğinin artması çok daha fazla görsel seçeneği, çok daha uygun fiyatlarla edinebilme olanağını yaratmış. İstenilen her görselin istenilen ebatta ve malzemeye basılabilmesi duvarları şenlendirmiş haliyle.
Ersin Bey, on dönemde ise özellikle hem renkleri çok canlı göstermesi hem de fiyat avantajları nedeniyle kanvas (tuval) baskının revaçta olduğunu belirterek son dönemlerde en çok nelerin tercih edildiğini anlatıyor: “Misafir profili olarak üniversite öğrencilerini, orta sınıfa mensup insanları sayabiliriz. Daha çok dekoratif yanı olan resimler, figüratif ve canlı renkleri olan görseller seçiliyor. Poster olarak film afişleri, müzik grupları tercih ediliyor. Ülkemize ait poster olarak en çok Ahmet Kaya, Deniz Gezmiş, Yılmaz Güney, Türkan Şoray, Türk filmleri afişleri ve Nazım Hikmet tercih ediliyor.
Kadınlar, evlerinin duvarlarına resim tercihlerini erkeklere pek bırakmıyorlar. Alışverişte kadınlar tercih yaparken daha çok duvar renklerini, koltuk takımının renklerini, odasının hâkim rengini gözeterek tercihte bulunuyorlar. İşyerleri için yapılan tercihlerde ise İstanbul temalı görseller daha çok öne çıkıyor.”

GALATA KULESİ VARKEN…
Ve gelelim dizi furyasının sektöre yansımasına... Bu konuyla ilgili olarak da ilginç açıklamalarda bulunuyor Ersin Bey. Tercihlerde kişisel beğenilerin öne çıkmasına karşın, son yıllarda sayısı oldukça artan diziler de etkilemiş istekleri...
İzledikleri dizilerdeki mekânlarda yer alan tabloları isteyenler de çoğunluktaymış bir aralar. Şimdi de tek tük de olsa çıkıyormuş “Şu dizideki tabloyu istiyorum” diyenler.
Bir dönem Aşk-ı Memnu’da Behlül’ün odasındaki Eyfel’in bir fotoğrafı çok rağbet görmüş.
İsteklerle ilgili olarak “Dizi furyasıyla birlikte insanlar izledikleri dizilerdeki mekanlarda bulunan tablolara çok dikkat etmeye başladılar. O dizilerle kendilerini özdeşleştiren insanlar o dizilerdeki evleri, işyerlerini kendilerine model olarak almaya başladılar. Sonuçta popüler kültürün bir etkisi... Eyfel kulesinin fotoğrafını duvara asanları pek anlayamamışımdır. Ruhu olmayan bu mühendislik eserinin yerine bizim Galata Kulesini tercih etmemelerini anlamamışımdır. Sonuçta bizim kulenin bir ruhu ve öyküsü var” şeklinde konuşuyor.
Ersin İncesu, son söz olarak “Kültür ve sanatın gerekliliği gittikçe kendini daha çok hissettiriyor. Günümüzde ise bunları hayatımızdan soyutlamak için her şey yapılıyor. Dükkânımızda güler yüzümüzle, hiç susmayan
müziğimizle dostlarımızı bekliyoruz” diyor.

ARŞİV