‘Heredot’un prensesine veda…

Kadıköy’ün tarihine yazdığı kitaplarla ışık tutan Dr. Müfid Ekdal’ın eşi Celile Ekdal hayatını kaybetti

24 Ekim 2019 - 13:06

Kadıköy’ün tarihini yazarak gelecek kuşaklara büyük bir bilgi ve belge bırakan Dr. Müfid Ekdal’ın eşi Celile Ekdal yaşamını yitirdi. Bundan 5 yıl önce 96 yaşındayken yitirdiğimiz, “Kadıköy’ün Heredot’u” olarak anılan Dr. Müfid Ekdal’ın ardından, 22 Ekim günü sabah karşı da Celile Ekdal, 95 yaşında hayata gözlerini kapadı. Birkaç aydır yaşlılığa bağlı şikâyetleri nedeniyle hastanede tedavi gören, 4 çocuk ve 7 torun sahibi olan Erdal’ın cenazesi aynı gün Karacaahmet Şakirin Camii’nde ikindi namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından aile mezarlığına defnedildi.

BİR ÖMÜR, BİR DEVİR, BİR KADIN: CELİLE

Dr. Müfid Ekdal ile birlikte Kadıköy’le ilgili pek çok araştırmaya katılan ve katkı veren Celile Ekdal, yüzlerce belge ve bilgi içeren hazineyi Kadıköy Belediyesi Tarih Edebiyat ve Sanat Kütüphanesi’ne (TESAK) bağışlamıştı.

Aslında bir gazete haberine sığamayacak kadar renkli ve uzun bir hayat yaşamıştı Celile Hanım. Bu öyküyü kitaplaştıran ise gazeteci-yazar Neşe Doster oldu. Ekdal ailesinin aynı zamanda dostu olan Doster’in 2015’te yayınlanan kitabı “Celile-Halep’ten İstanbul’a Bir Ömür, Bir Devir, Bir Kadın”, onun ne kadar çarpıcı ve sıra dışı bir hayatı olduğunu gözler önüne seriyor...

(Neşe Doster, Celile Ekdal, Şule Özçelik; Feneryolu'ndaki Ekdal köşkünde...)

SURİYE’DEN FENERYOLU’NA…

Celile Hanım, Feneryolu’ndaki dedesi Ali Rıza Paşa’nın köşkünde 1927 yılında doğdu. Yaşamını Suriye-Halep’te sürdürdü bir süre. Günümüzde bile dünyada en başarılı üniversiteler arasında sayılan Beyrut Amerikan Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi okudu. Bu okuldan mezun olan ilk Müslüman kız olması nedeniyle Halep Radyosu’nda günlerce haber yapıldı! Halep’te bir okulun kuruculuğunu ve yöneticiliğini yaptı, hatta aynı zamanda öğretmenlik yaparak öğrenciler yetiştirdi. Kadın sürücünün nedense hiç olmadığı 1950’li yıllarda Celile Hanım kendi kullandığı arabayla, karayoluyla Halep’ten İstanbul’a gelip gidiyordu. Bu şehirde dönemin meşhur ailelerinden Jabrilere gelin oldu, bu evliliğinden 2 çocuğu doğdu. Eşi Zahir Jabri’nin ani vefatı üzerine genç yaşta iki çocuğuyla dul kalınca yaşadığı yoğun yas döneminden uzaklaşmak için dedesinin Feneryolu’ndaki köşküne geldi. Ve burada Dr. Müfid Ekdal’la tesadüfen tanışıp evlendi. Bu evlilikten de 2 çocuğu oldu.

DOKTOR-HASTA AŞKI

Celile Hanım, eşi Müfid Bey’in ölümünden yaklaşık bir yıl sonra Gazete Kadıköy’ü Feneryolu’ndaki köşklerinde ağırlamıştı. Gazetemizin o zamanki Yazı İşleri Müdürü Şule Özçelik’in yaptığı röportajda Celile Hanım, “Kendimi çok eksik ve yalnız hissediyorum.  Müfid son derece özel bir insandı, birlikte geçirdiğimiz hiçbir anı unutmuyorum. Böylesine özel bir insanla bir hayat yaşadığım için kendimi çok şanslı hissediyorum” demişti. 55 yıllık mutlu bir evlilik yaşayan Celile Hanım, Müfid Bey ile nasıl tanıştıklarını da şöyle anlatmıştı;  “Feneryolu’nda Müfid Beylere komşu sokakta Ali Rıza Paşa Köşkü’nde doğdum. Annem de bu köşkte doğmuş büyümüş, sonra Halep’in eşrafından bir aileye gelin gitmişti. O zamanlar Türk kızları, Suriye’de güzellikleri ve görgüleri ile çok sevilirdi. Annem, beni doğurmak için baba evine geri döndü… Ardından tekrar Halep’e gitmişiz. Babam ileri görüşlü bir adamdı. Beni bugün de eğitime devam eden Beyrut Amerikan Üniversitesi’ne yazdırdı. Uluslararası Politika bölümünden mezun oldum. Ardından genç yaşta Halep’in önde gelen ailelerinden birine gelin gittim. Eşim benden 35 yaş büyüktü. Bu evlilikten bir kız bir erkek iki çocuğum oldu. Ancak eşimi erken yaşta kaybettim. Suriye’de yas dönemi çok uzundu. Annem de bana ‘Gel bir süreliğine İstanbul’a gidelim, bir değişiklik olur’ dedi bunun üzerine Feneryolu’ndaki köşke geldik. Kısa bir süre sonra çocuklarım hastalanınca annem ‘Yan köşkteki Dr. Müfid Bey’i çağıralım, gelsin çocuklara baksın’ dedi. Kaderin garip bir cilvesi işte o zamana kadar aynı mahallede olmamıza rağmen hiç karşılaşmamıştık. Müfid geldi, çocuklara baktı, kucağına aldı, sevdi, genç yaşta babalarını kaybettikleri için üzüldü. Çok duygusal bir kişiydi. Ardından ben hastalandım, bana da geldi baktı. Sonra bir gün bana ‘Sizi ailece yemeğe çıkarmak istiyorum. Biraz değişiklik olur’ dedi. Fenerbahçe Belvü’ye götürdü. Sonra ‘Artık seninle baş başa bir yemeğe çıkabilir miyiz’ diye sordu. Ben de ‘evet’ dedim, anlaştık ve evlenmeye karar verdik. Evliliğimizde bir kız bir erkek iki çocuğumuz oldu. Müfid, çok iyi bir babaydı, ilk eşimden olan iki çocuğuma da iyi bir baba oldu. Çocuklarım da onu çok sevdi.”


ARŞİV