Çıkalım seninle Bağdat Yolu'na...

“İstanbullular onunla ilk kez 1900’lü yılların hemen başlarında, Fenerbahçe-Kalamış’ta tanışır. O, İstanbul’da trafiğe çıkan ilk otomobildir...”

11 Eylül 2013 - 12:17
 
Üstü açık, göz kamaştıran kıpkırmızı elbisesiyle görenleri kendine hayran bırakırken, bir o kadar da kıskandırır cümle alemi. Genç hanımefendiler için söylenen Bağdat Yolu şarkısı, artık onun için söylenecektir...
1600’lü yıllar... Yüzlerce atlı süvari topraklı yoldan geçerken nal seslerinin gürültülü ritmi, toz ve dumanın gökyüzüne yükselen dansıyla yarışıyor adeta. Uzun bir yolculuğun başlangıcı olan o topraklı yol, haftalar sonra gelecek zaferin adıyla taçlanmaya hazır...
Üstü açık, göz kamaştıran kıpkırmızı elbisesiyle herkesin gözü onun üstünde. İstanbullular onunla ilk kez 1900’lü yılların hemen başlarında, Fenerbahçe-Kalamış’ta tanışır. O, İstanbul’da trafiğe çıkan ilk otomobildir. Sunay Akın’ın “Zaro Ağa’nın İskarpinleri” adlı yazısında bahsettiği Mebus üyesi Züheyirzade Ahmet Pa­şa’ya ait olan bu üstü açık, kırmızı renkli afet halkla tanışır tanışmasına da, sevdiremez bir türlü kendini. Ağırbaşlıdır, saatte sadece “20 km” hız yapar. Kavga gürültüden uzaktır; şehrin ilk trafik kazasına bile karıştırmaz adını (Kaynaklara göre ilk kazanın Şişli’de olduğu söylenir). Fakat hepsi nafile, kıskanç bakışlara engel olamaz. Paşanın iki kızı onun sayesinde İstanbul’un ilk kadın şoförleri olarak tarihe geçerler.
Paşanın otomobilinin ünü kısa sürede çevre bölgelere kadar tesir eder. Bir dönem, üzerinden birkaç evin ve tramvay hattının geçtiği Bağdat Yolu da padişahın Kadıköy’deki sarayına yakın olma yarışına giren paşaların tercih ettiği o çevre bölgelerden biri olur. Ve motor gürültüleri yükselmeye başlar çok geçmeden. Zaman içinde yol üzerindeki trafik artmaya başlayınca hız limitleriyle ilgili bir düzenleme de kaçınılmaz hale gelir. Artık otomobiller şehir içinde 10 km’yi geçemeyeceklerdir. Hatta ilgili nizamnamede, dar ve kalabalık yerlerde bu hızın at arabalarıyla eşit olacağına da dikkat çekilir. Şehir dışında ise tam gaz! Saatte maksimum 30 kilometre... Ancak Bağdat Yolu’nun gelişim hızı, üzerinde gezinen fiyakalı otomobillerin hızından kat be kat fazla olur...
Osmanlı ordusu Bağdat seferine giderken ilk o yoldan geçmeseydi, Kadıköy’deki saraya yakın olmak isteyen paşalar o yol boyunca konaklar yaptırmasaydı ve elbette “Hurma Kralı” olarak anılan Bağdatlı Basra Mebusu Züheyirzade Ahmet Pa­şa bir otomobil almasaydı... Kim bilir; belki bugün Bağdat Yolu diye bile anılmayacaktı ünlü “Bağdat Caddesi.”
 
(Bu yazı Yücel Meral imzasıyla www.walkingistanbul.com sitesinde ve Barışkan Yönetim’in Apartments dergisinde yayımlananmıştır.)

ARŞİV