İklim değişikliği yalnızca çevreyi değil, aynı zamanda bireysel ve toplumsal düzeyde psikolojik problemleri de beraberinde getiriyor. Son yıllarda artan doğal afetler, iklim krizine dair belirsizlikler ve geleceğe dair kaygılar, özellikle gençler arasında yeni bir ruhsal sıkıntı türü olan Eko-Anksiyete’nin yaygınlaşmasına neden oluyor. Uzman Psikolog Melis Tiftikci, küresel iklim değişikliğinin bireyler üzerindeki psikolojik ve fiziksel etkilerini değerlendirerek, bu kaygı türüyle başa çıkmanın yollarını anlattı.
“GENÇLERDE DAHA SIK GÖRÜLÜYOR”
Eko-Anksiyete hakkında bilgi veren Tiftikci, “Eko-Anksiyete, iklim değişikliklerinin ve olası iklim krizlerinin henüz meydana gelmeden kişi üzerinde oluşturduğu endişe halidir. Umutsuzluk, öfke, suçluluk, yetersizlik gibi duyguları şiddetli biçimde hissedebilirler. Uyku problemleri, yorgunluk, içine kapanma isteği karşımıza çıkabilir. Her yaş grubunda görülebilir; ancak gelecek kaygısını en çok gençlerimiz yaşadığı için bu alanda da en çok gençler risk altında. Üstelik yeni nesil sadece tüketmek istemiyor, içinde bulunduğu dünyada olumlu bir etki de yaratmak istiyorlar. Tüm bunlar bir araya geldiğinde Eko-Anksiyete, daha çok gençlerde karşımıza çıkıyor ve giderek yaygınlaşıyor. Geleceğe dair çeşitli kaygıları olan gençlerimiz ileride karşılaşabilecekleri iklim krizlerine dair de endişe duyuyorlar. Hele ki bulundukları bölgede orman yangınları, toprak kayması, sel gibi doğal afetler yaşanıyorsa yahut kendileri yaşamasalar bile çeşitli medya kanallarından bu tür bilgilere sıklıkla maruz kalıyorlarsa bu risk artıyor. Gerçekleşmiş felaketler ve gerçekleşme ihtimalleri kadar, bu felaketler sonrasında yüzleştiğimiz ihmaller, olası krizlere yönelik alınmayan önlemler ve verilen yanlış kararlar bireylerin Eko-Anksiyete yaşama risklerini daha da arttırabiliyor.” şeklinde konuştu.
Eko-Anksiyete’nin fiziksel sağlık üzerindeki etkilerine de değinen Tiftikci, “Eko-Anksiyete bireylerde uyku sorunları, sindirim problemleri, iştah değişikliklerine bağlı aşırı kilo alma ya da verme, baş ağrısı, bağışıklık sisteminin zayıflaması sonucu var olan sağlık problemlerinin daha da kötüye gitmesi gibi problemlere yol açabilir.” dedi.
“DERDİMİZİ ÜRETİME VE FAYDAYA DÖNÜŞTÜRMELİYİZ”
Ekolojik kaygıyla nasıl başa çıkılabileceği hakkında bilgi veren Tiftikci, “Öncelikle bizi kaygılandıran durumlarla ilgili bilgi edinmek gerekir, çünkü belirsizlik daha da zorlayıcı olabilir; ancak bilgi edindiğimiz kaynaklara ve bilgi edinme süresine sınır koymamız çok önemli. Güvenilir kaynaklardan bilgi edindikten sonra hayatımıza devam etmeliyiz. Özellikle arka planda duygusal müziklere, acıklı konuşmalara yer verilen paylaşımlar bizi daha çok zorlayacaktır. Bu tuzaklara düşmeyelim. İkinci olarak duygularımızı yönetebilmek için onları tanımamız çok önemli. Kaygı da bir duygu. Ben bu duyguyu ne zaman yaşıyorum? Bu duyguyu hissettiğim esnada aklımdan hangi düşünceler geçiyor? Tam bu sırada bedenimin neresinde hangi duyumları hissediyorum? Aklımdan geçen düşünceler ne kadar gerçekçi? Bu konuda yapabileceğim neler var? gibi sorularla yaşadığımız duyguları ve aklımızdan geçen düşünceleri incelemeyi de öneriyorum. Yazarak yaptığımızda daha da iyi oluyor. Bu konuları güvendiğimiz bir arkadaşımızla, yakınımızla ya da terapistimizle de konuşabiliriz elbette. Son olarak ise bize dert olan konuda yapabileceğimiz bir şey varsa o alanda harekete geçmeyi öneriyorum. Çevresel sorunlara karşı gönüllülük faaliyetlerine katılmak, kendi yaşam tarzımızı bu yönde şekillendirmek, bize bu alanda bir şeyler yapabildiğimizi gösterir. Derdimizi üretime, faydaya dönüştürmek her zaman bize iyi gelir. Doğa ile bağlantıda kalmak zaten her zaman önerdiğimiz bir şey. Doğa için doğayla kalmak mutlaka iyi gelecektir. Umudumuzu kaybetmememiz önemli.” ifadelerini kullandı.
“BİLİNÇLENMEK ÇOK KIYMETLİ”
Tiftikci, farkındalığın önemine dikkat çekerek, “Ne yaşadığımı bilirsem ve bu duyguyu anlamlandırabilirsem, onu yönetmem de kolaylaşır. Eko-Anksiyete’nin yalnızca bana özgü olmadığını bilmek, beni yalnızlık hissinden uzaklaştırır. Bu duyguya dair bilgi edinmek, onu kontrol etmenin en önemli adımıdır.” ifadelerini kullandı.