Korona günlerinde hem Gazete Kadıköy’den hem de okuduğu kitaplardan etkilenerek haftalık gazete çıkarmaya başlayan Eren Güleç’in Çılgın Gazete’si 90. sayıya ulaştı. Henüz 8 yaşında olan Eren Güleç son sayısında Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı ile röportaj yaptı. Eren’in Odabaşi ile yaptığı röportajı gazetemizde yayımlıyoruz.
Biliyorsun ben Kadıköy Belediye Başkanı’yım. Ben Kadıköy Belediye Başkanı olmak istediğimde bana bu soruyu çok sordular, ben de hep şu cevabı verdim. Ben Kadıköy’e hizmet etmek istiyorum. Kadıköylüye Kadıköy’de yaşayanlara, Kadıköy’e gelenlere, Kadıköy'de gününü geçirenlere, vaktini geçirenlere daha rahat huzurlu, mutlu, daha çevre ile uyum içerisinde, ağacın yeşilliğin bol olduğu, havanın temiz olduğu, insanların evlerine işlerine rahat ulaşabildikleri bir Kadıköy’de yaşamalarını istiyorum. Birinci önceliğim bu ve Kadıköy Belediye Başkanlığı görevini bıraktığım zaman da, buraya bir adam geldi, uzun boylu birisi, iyi şeyler yaptı denmesini istiyorum. En büyük arzum bu.
Evet Kadıköy’de yaşayanların, Kadıköy’e gelenlerin daha rahat olmalarını, daha huzurlu olmalarını, daha temiz bir Kadıköy’de yaşamalarını istiyorum. Daha fazla sinemaya, tiyatroya gitmelerini, senin geldiğin gibi festivaller yapılmasını istiyorum. Süreyya’da İdil Biret konserine gelmiştin, farklı konserlerin yapılmasını istiyorum. Mesela yeni bir tiyatro binası açtık. Koşuyolu’nda Alan Kadıköy.
Evet mesela Alan Kadıköy Türkiye’nin en modern tiyatro binası, en fazla ışığın kullanıldığı, sesin kullanıldığı koltukların hareket ettiği bir tiyatro binası. Onun altında bir resim sergisi açtık. Türkiye’nin ünlü 20 sanatçısının eserlerini sergiliyoruz.
Fikret Mualla, Abidin Dino, Burhan Doğançay, Mübin Orhon, heykeltraş İlhan Koman. Orayı da gezmeni isterim. Orayı da bir gezip eserleri görmeni isterim.
Çok sevinirim ben de. Sinematek açtık yeni. Charlie Chaplin’in filmlerini normal bir sinemada gidip izleyemezsin, onu göstermiyorlar.
Evet çok eski filmler. Bu eski filmleri gösterebileceğimiz onlara uygun mekanların olması gerekiyor. Sinematek’i bu yüzden açtık. 160 kişilik bir sinema salonumuz var. Orada sinema günleri yapacağız. Senin yaşına da uygun filmler haftası yapacağız. Orada da izlersin. Orayı da tanıtmanı isterim, gazetende.
Erdal İnönü’yü tanıyor musun?
İsmet İnönü’nün kim olduğunu biliyor musun?
Aynı zamanda 2. Cumhurbaşkanımız. İsmet İnönü Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Mustafa Kemal Atatürk’ten sonraki önder kadronun içerisinde olan birisi, Erdal İnönü de çocuğu. Fakat Erdal İnönü babasının o gücünden, imkânlarından yararlanmak istememiş. Bir fizik profesörü ve çok mütevazı. Kendi yaşamını kendisi kuran birisi. O mütevaziliği içerisinde Başbakan yardımcılığı yaptı, Sosyal Demokrat Halkçı partinin genel başkanlığını yaptı. Dışişleri Bakanlığı yaptı, bu dünyadan olan insanlar genelde tek başlarına dolaşmazlar, hep yanlarında birileri olur, korumaları olur, insanlarla görüşmelerini engellerler. Erdal İnönü bunların hiçbirini yapmadı, ben Erdal Bey ile sokakta çok karşılaştım. Ankara’da dershaneye giderken, bir gün sırtıma dokundu, döndüm, Mülkiyeliler Birliğinde konuşması varmış, “Mülkiyeliler Birliğine nereden gideceğim?” dedi, bunu şu anda o makama gelmiş siyasetçiler ne yazık ki yapmıyorlar, yapmaları gerekiyor. Ama Erdal Bey bunu yapıyordu, dünyaca ünlü fizik profesörlerinden birisiydi, kitapları var. ODTÜ’yü bilir misin, Orta Doğu Teknik Üniversitesi?
ODTÜ onun rektör olduğu dönemde Avrupa’nın sayılı üniversitelerinden birisiydi. Biraz evvel söyledim İsmet Paşa’nın oğlu, ama fizik profesörü ve halkın içerisinde birisi. Ben o yüzden onu çok severim, çok seviyordum, rahmetli oldu. Allah gani gani rahmet eylesin.
Çok saygı duyduğum, çok sevdiğim sohbetlerinden çok şey öğrendiğim birisiydi.
Büyük abim, babam, babamın amcası.
Biraz önce anlatmaya çalıştım. Kadıköy’e gelenlerin, Kadıköy’de yaşayanların, daha huzurlu, mutlu, çevre ile uyum içerisinde havası temiz trafiği rahat, kültür ve sanat etkinliklerinden hemen yararlanabilecekleri farklı alanlarda kendilerini geliştirebilecekleri, çocukların parklarda oynayabilecekleri, Belediyenin yapacağı anaokullarında okuyabilecekleri ve kendilerini yetiştirecekleri bir Kadıköy hayalim var.
Teşekkür ederim
Daha çok Kadıköy. Kadıköy’ü kimse olduğu yerden başka yere taşıyamaz. Ama Kadıköy’ü Kadıköy yapan bazı değerler var. Ben Kadıköylüyüm dediği zaman daha çevrecidir, Kadıköy’de yaşayanlar.
Evet. Kadıköylü aydınlıkçıdır, Atatürkçüdür, laiktir, kadın haklarına daha saygılıdır görece olarak diğer yerlere göre, daha fazla sorgular, araştırır, ben bu ve buna benzer değerleri Türkiye’nin başka yerlerinde de görmek istiyorum, onun için daha çok Kadıköy dedim. Kadıköy’ü bir coğrafi mekan olarak düşünmeyip, biraz önce saydığım değerleri fazlalaştırmak. Mesela İstanbul’da sadece çalışan opera binası Kadıköy’de var, neden Üsküdar’da yok, Ümraniye’de yok, Esenler’de yok? Sadece Kadıköy’de var. Sinematek, bizim kadar sahnesi tiyatrosu olan kültürel alanlara destek veren başka belediye yok, niye yok? Onlarda olsunlar, bunları çoğaltmak için daha çok Kadıköy dedim.
Evet, evet.
Çevre için çok şey yapıyoruz. Mesela Türkiye Cumhuriyeti devletinin yeni imzaladığı Paris İklim Anlaşması var, biz bu Paris İklim Anlaşması’nı hükümet imzalamadan önce kendi belediyemizde kendi ilçemizde uygulamak için bazı hamleler yaptık, önlemler aldık. Mesela sana çok basit anlamda anlatayım, bir çok şey yapıyoruz ama senin ilgini çekecek şekilde yağmur yağar değil mi? O su ne olur? Yağmur suyu?
Evet, biz o yağmur suyunu topluyoruz, depoluyoruz ve sonra kullanıyoruz. Ne yapıyoruz? Yolları yıkıyoruz, parklarımızı bu sularla suluyoruz, bunu niye yapıyoruz?
Aynen. Biz temiz suyu, üretilen musluktan açtığımızda akan suyu kullanmak istemiyoruz. Çünkü dünyada su kaynakları azalıyor. Dünyada su kaynakları bitiyor. Bizim bu temiz su kaynaklarını korumamız gerekiyor. Bizde bunun için bu suya karışmayalım, bu su kalsın, bizim ihtiyacımız var bu suya dedik, bu tür kullanacağımız suları yağmur sularından alıyoruz. Mesela şu anda Kadıköy’de bir bina yapmak istersen binanın üstüne yağmur suyu hasadı makinesi koyman gerekiyor. O binanın üzerindeki yağmur suyunu alacak o bina bahçesini onunla sulayacak, böylece temiz suyu kullanmayacak.
Evet, mesela gri su diye bir metod var. Orada da sen suyu açıyorsun, elini yıkıyorsun, dişini fırçalıyorsun, o su aşağıda bir depoya inecek, o depoda kalacak, ufak bir filtreden geçtikten sonra..
Tuvalete gelecek tuvaleti temizleyecek. Geri dönüşümlü su diye düşün. Bir suyu bir sefer değil, iki değil hatta üç sefer kullanmayı hedefliyoruz. Çünkü suyu ne kadar az tüketirsek geleceğe, sizlere o kadar temiz bir dünya bırakırız.
Beğendin mi?
Başarı demeyelim de başarısızlıklarımdan ders aldım. Ben avukatım. Kaybettiğim davalarda daha çok şey öğrendim, kazandıklarımdan. Belediye Başkanı olarak da yaptığım tüm hizmetler değerli. Çünkü insana, sizlere dokunuyor ve sizlerin bazen hayatını değiştiriyor. Bunlar arasında bir ayrım yapamam kolay kolay. Çünkü bizim çok fazla çok farklı alanlarda hizmetlerimiz var. Mesela Kadıköy’deki devlet okullarında başlayan birinci sınıf öğrencileri, okuldan alınıyor, Ağız ve Diş Sağlığı merkezimize getiriyoruz, dişlerini kontrol ediyoruz ve diş fırçalama eğitimi veriyoruz. Bu çok değerli bir şey benim için, çok önemli. Çünkü diş fırçalamayı, diş bakımını bilmeyen çocuklara bunu öğreterek gelecekte dişlerinin çürümesini engelliyoruz. Bu çok özel bir şey.
En çok sevdiğim kitap demeyeyim de çocukken okuyup en etkilendiğim kitabı söyleyeyim. Çocuk Kalbi kitabını ilk okuduğumda çok etkilendim. Yine çocukla ilgili Şampiyon diye bir film vardı. Bir boksörün çocuğunun gözünden hayatını anlatıyordu. Baba çocuk ilişkisinde etkileyen filmlerden biriydi.
Sana çizgi roman ile ilgili bir şey anlatayım. Baban sana harçlık veriyor mu bilmiyorum, belki biraz daha büyüyünce baban sana bir harçlık verecek. Sen o harçlığınla haftalık olarak okula gittiğinde ihtiyaçlarını gidereceksin. Benim iki tane harçlığım vardı, bir ihtiyaçlarımı okula gitttiğimde alacağım su, tost ve benzeri gibi, bir de kitap almam için babam bana harçlık verirdi.
Bende o zaman Milliyet Çocuk diye bir dergi vardı, bilmiyorum şimdi var mı, ben Milliyet Çocuk alırdım her hafta. İçinde çizgili hikâyeler vardı. Sonra birçok ailenin yasakladığı ve bende serbest olan Teksas, Tommiks, Kızıl Maske gibi çizgi karakterler vardı, bana bunları okumak serbestti. Ben oralarda çizgi roman okudum, çünkü babamla şöyle bir anlaşmamız vardı oku da ne okuyorsan oku, yeter ki oku. Gazete oku, çizgi roman oku, dergi oku kitap oku. O şekilde bir anlaşmamız vardı ve benim okumam için iki harçlık verirdi, sen de babandan bunu alabilirsin. Bir normal ihtiyaçların için, bir de kitap almak için veya bu tür çizgi roman almak için.
Olabilir değil mi? iyi bir öneri, babanla büyüyünce bunları konuşursun. Çizgi roman benim çocukluğumda da, gelişme çağımda da sürekli okuduğum, mesela mizahın en güzel yansıtıldığı yerlerden birisidir çizgi romanlar ve çizgi karakterler. Ondan dolayı da severek izledim.
Az önce söylediğim gibi Alan Kadıköy'ü, Sinemateki hizmete soktuk. Ve uluslararası festivaller düzenliyoruz, Özgürlük Parkı içinde iki sahne kurduk. Tiyatro izleyemeyen çocuklara göre tiyatrolar kurduk. Bu ve buna benzer aktiviteler ile Kadıköy'de sanatı geliştirmeye çalışıyoruz, bir de var olan yerlerimizi daha işlevsel hale getirmeye çalışıyoruz. Mesela Süreyya Operası'nda opera dinleyebiliyorsunuz, Yeldeğirmeni Sanat’ta caz, new age tarzı müzikler dinleyebilirsin, Alan Kadıköy’de farklı tiyatrolar izleyebilirsin, Caddebostan’da klasik müzik tiyatrolarını izleyebilirsin, ayrıca Halis Kurtça binamız var, sadece çocuklara hizmet eden, çocuk sanat merkezimiz var, iki çocuğum da oraya gidiyor dört yıldan beri, mesela ne izlemek isterseniz o en azından bir yerde izlenebilir.
Teşekkür ediyorum.
Başkanımız Şerdil Dara Odabaşı’na bana zaman ayırdığı ve benimle ilgilendiği için teşekkür ediyorum.