Sabah evden çıktınız. Kişisel aracınızı kullanmayacaksanız, elbette yolunuz İskele Meydanı’ndan geçecek. Gündelik olaylardan haberdar olmak, yani gazete almak için nereye yönelirsiniz?
Eylül BİROL
Kadıköy Rıhtım’da, hemen Karaköy-Eminönü vapur iskelesi karşısında, gözümüzün aşina olduğu iki büfe durmakta. İstanbul kart doldurmak, gazete almak, açlığımızı bastırmak için bir şeyler satın almak istediğimizde bu iki küçük büfe yardımımıza koşuyor. İşte o büfelerin en eskisinin 52 yıllık sahibi Erkal Boztaş, 17 yaşından beri durduğu o meydandan, değişen Kadıköy’ü ve Kadıköylülerin okuma alışkanlıklarını anlattı bize.
52 YILLIK SERÜVEN
1963’ten beri önce tahta tezgâh satışıyla başlayan kendi deyimiyle “gazetecilik” serüveni, 52 yılda bu büfenin kendisine dönüşüyor. Erkal Boztaş, bunca yıldır hep gazete satışı yapmış. “Esasında öbür iskeledeydik. Şimdiki Beşiktaş iskelesinin olduğu yerde... Orası o zaman Karaköy iskelesiydi. Eminönü de bu taraftaydı. Sonradan buraya iskele açıldıktan sonra, meydan daha hareketlendi. Orası Beşiktaş iskelesi oldu.” diye anlatıyor Kadıköy’ün değişim sürecini. Tüm aile beraber gazete satışı yaptıkları için faal olan Boztaşlar, şirketler tarafından tercih edilerek kalabalık meydana, yani şimdi oldukları yere geliyorlar nihayetinde.
“O yıldan bu zamana, satış çeşitliliği biraz daha artsa da; en çok gazete gidiyor büfede.” diyor 69 yaşındaki Boztaş. Büfedeki gazete satışları, saat 7 buçukla 8 buçuk arasında, tam memurların ve işçilerin işe gidiş saatinde en faal anlarını yaşıyor.
GAZETE ALIRKEN ELİ TİTRİYOR
“Gazete okuma oranları düştü mü?” sorusuna yanıtı oldukça net Boztaş’ın: “Gazete okuma oranı düşmedi, ‘çok düştü’” diyor ve ekliyor “Çok şaşırıyorum. Bugün bir camii tuvaleti 1 lira, gazete 50 kuruş. Yani insan 2 dakikalık ihtiyacı için 1 lira veriyor. Nedense gazete alırken eli titriyor. Hâlbuki bir yerden bir şey alırken hiç de eli titremiyor. Yani gofret alan insan daha rahat, gazete alırken kuruşun hesabını yapıyor.”
Bu ilgisizliğe rağmen gazete satmayı, çok para kazanmadığı halde sürdürüyor Boztaş: “Bazen 5 kuruş eksik veriyor insanlar. Bilmiyor ki o gazeteden 5 kuruş kazanmıyoruz. Biz 1 liraya sattığımız bir gazeteden 5 kuruş kazanıyoruz artı bunun vergisi var…”
KADIKÖYLÜ NE OKUYOR?
En çok satılan gazeteleri ise “Burada genelde birinci derecede Sözcü, ikincisi Hürriyet, ondan sonra Posta gidiyor. Ki ona rağmen örneğin eskiden günde bin tane sattığımız Hürriyet, ikinci olmasına rağmen günde 200 satıyor.” diye sıralıyor Boztaş. Gazetelerin hemen yanı başında duran dergilerinse neredeyse hiç satmadığını, sadece dergi almaya gelen müşteri sayısının çok az olduğunu söylüyor.
Ama karikatür dergilerinde durum tam tersi… “Yukarıda fazla sallantı olunca, dergilerin üzerindeki karikatürler de değişiyor. Özellikle o zaman satışı daha fazla oluyor. Mesela gençler en çok karikatür dergisini onlar alıyor.” diyor Boztaş. Gazete almayan, sadece karikatür dergisi alan çok müşteri olduğunu da söylüyor.
TARAFLI BİR DÖNEM
“Gençler çok vurdumduymaz. Mesela içinde spor olmayan, siyaset olmayan, bomboş gazeteleri alıyorlar. Nazım geçenlere sorarım ‘İçinde hiçbir şey yok neden alıyorsun?’ diye. ‘Ne kafamı yoracağım diğerleriyle’ diyorlar” diye yakınıyor.
“Eğer gazete manşetleri önemliyse hemen alınıyor. Hükümet karşıtı veya hükümet yanlısı gazeteler var. 60’lardan beri gazeteciyim bir sürü dönem gördüm, ihtilal gördüm, ama bu kadar taraflı bir dönemi görmedim” diyor siyasetin kendisine 52 yıldır büfesinden bakan Erkal Boztaş. Ayrılırken insanların okuma alışkanlıklarını yeniden kazanması temennisiyle vedalaşıyoruz.