İstanbul’da kadın taksi şoförü olmak

Sosyal medyada yaptığı paylaşım nedeniyle hayatı birdenbire değişen Şenay Küçükalp ile İstanbul’da kadın taksi şoförü olmayı konuştuk

22 Temmuz 2022 - 08:38

Bazı işler için ‘erkek işi’ denir. Bunlardan biri de araba kullanmak. Çocukken eline bez bebek verilen kız çocuklarından, ellerine araba verilen ve ayakları yere değmeden direksiyon kullanmayı öğrenen erkek çocuklarından daha iyi araba kullanması beklenir. Trafikteki her olumsuzluğun sebebi kadınlardır mesela. Ama nedense kazaların büyük çoğunluğunu erkekler yapar. Olur olmaz yere park edip başka araçların geçmesini engelleyen de, sollamayı bırakın sağlayanlar da genellikle erkeklerdir. En azından istatistikler böyle diyor. Bütün bunlara rağmen kadınların sürücü olma kararlılığı sürüyor. Kadın sürücü sayısı da her geçen gün artıyor. Ve bazı kadınlar sürücü olmayı bir adım daha ilerletip meslek haline getiriyor. İstanbul’un taksi şoförlerinden Şenay Küçükalp bunlardan biri. Sosyal medya sayesinde tanıdığımız Küçükalp ile hem Kadıköy’ü arşınladık hem de taksicilik yolculuğunu konuştuk.

  • Taksiciliğe ne zaman ve nasıl başladınız?

Bir buçuk yıl önce başladım. Taksicilik uzun süre işsiz kaldıktan sonra aklıma gelen çözüm oldu. Ama çok gençlik yıllarımda “ben erkek olsaydım kesin taksici olurdum, başka bir iş yapmazdım” diyordum. Gençliğimde de bu işi çok heyecanlı ve maceralı buluyordum. Fakat bu işi erkeklerin yaptığına dair bir kodlanma nedeniyle hiç ihtimal vermediğim bir şeydi. 

Cumhurbaşkanına hakaretten tutuklu yargılanmam ve yargılanma süresinin uzun sürmesi nedeniyle bir çözüm arayışına girdim.

  • Cumhurbaşkanına hakaret davası neden açıldı?

15/16 Temmuz 2016’da sosyal medyada yazdığım iletiler nedeniyle 2018 yılında Anadolu Adliyesi’nde ifadeye çağrıldım. Savcılığa verdiğim ifadede “evet ben yazdım çünkü böyle düşünüyorum” dedim. Ve tutuklu yargılanmam talep edildi. Aynı günün akşamı soluğu Bakırköy Kadın Cezaevi’nde aldım. Cezaevinde bir buçuk ay kaldım. Çok değişik bir tecrübeydi. İstinaf Mahkemesi’ne başvurduk. Çünkü biraz yüksek bir ceza verdiler.

“NEDEN ERKEK OLMAM GEREKSİN?”

  • Ne kadar ceza verdiler?

İki yıl beş ay beş gün ceza verdiler. Yatarı yedi ay yirmi bir günü buluyormuş. Bir buçuk ay cezaevinde kaldığım için altı ay altı gün daha cezam vardı. Bu yüzden İstinaf Mahkemesine başvurduk. Amacımız beraat değildi. Beraat olmayacağını biliyorduk ama iki yıla düşürülürse erteleme olabilir, paraya çevrilebilir diye düşündük. Kabul edilmedi. O arada bizim davalara Yargıtay yolu da açıldı. Süreç biraz daha uzamış oldu. Benim işsizlik sürecim de doğal olarak uzadı. Sonra pandemi patladı. Tüm dünya kasıp kavruldu. Pandemide gerçekten zor zamanlar geçirdim. “Ne yapacağım, nasıl bir çözüm bulacağım?” diye düşünür “erkek olsam taksici olurdum, ne güzel olurdu.” derken “neden erkek olmam gerekiyor?” dedim. “Olur mu?” diye düşünmeye başladım. Dışarı çıktığımda taksiye binip taksicilere danıştım. Karşıma da seçilmiş gibi adamlar çıktı.

  • Ne dediler?

“Sen ekmek parası peşinde olduktan sonra neden olmasın bacım. Az sayıda var ama var.” dediler. “Eğer araba kullanmana güveniyor, uzun saatler araç kullanabilirim diyorsan, bizim işimizin de eski keyfi kalmadı ama kimseye muhtaç olmadan ekmeğini kazanırsın.” şeklinde yaklaştılar. Ben de o yüreklenmeyle hemen evrakları çıkarmak üzere harekete geçtim.

  • Taksi şoförü olmak için ne gibi evrak gerekiyor?

Şoför kartı diye bir karta sahip olmak gerekiyor. Ehliyet elbette gerekiyor. Bunun dışında sağlık raporu, psikoteknik raporu, ruh ve sinir hastalıkları hastanesinden alkol ve uyuşturucu kullanmadığınıza dair bir rapor aldıktan sonra belediyeye harç ödüyor ve şoför kartına sahip oluyorsunuz. Bu kartla ticari bütün araçlarda çalışabilme şansınız oluyor.

  • Şoför kartını aldıktan sonra nasıl ilerlediniz? Bu iş herhalde herhangi bir taksi durağına giderek “ben bu işi yapacağım” diyerek olmadı…

Tabii ki değil. Tanıdığım taksi durağı yoktu. Şoför karta sahip olduktan sonra araba nasıl bulacağım süreci başladı. Sektöre girdiğimden beri en büyük sıkıntı yaşadığım kısım araç bulmak. Eş dost aracılığıyla arayışlara başladık. Çok sevdiğimi bir abinin aracılığıyla bir bey bana araba vermeyi kabul etti. Bir akşam saat 23.00’Te arabayı bana teslim etti. İlk maceram öyle başladı.

“ÇOK ÖZGÜR BİR İŞ”

  • Yani işe gece 23.00’te mi başladınız?

Araç gece geldi ama o gece başlamadım. O beyefendiyi bir taksi durağına götürdüm. Mesaiye sabah başladım.

 

  • Daha önce ne iş yapıyordunuz?

Daha önce çok farklı sektörde satış- pazarlama alanında çalıştım. Cezaevi sürecinden önce başka bir sektöre geçmek üzereydim.  O arada ifade vermeye gittim. İfade süreci maalesef hayatımın akışını değiştirdi. Aslında artık “maalesef” demiyorum. Her şerde bir hayır vardır. Çok sıkıntılı günler geçirdikten sonra bu işi yaparken çok keyifliyim. Çok özgür bir iş. Her gün evden çıkarken bakalım bugün kimleri nerelere götüreceğim heyecanıyla çıkıyorum.

  • Elbette çok ilginç olaylarla da karşılaşıyorsunuzdur…

Aslında belki not almak lazım. Arada düşünüyorum sonra unutuyorum. Başınıza enteresan bir sürü şey geliyor. Çok şükür negatif hiçbir şey yaşamadım.

  • İnsanların tepkisi nasıl?

Çok pozitif. Kadın, erkek, genç, yaşlı herkes çok memnun oluyor. Özellikle çocukların tepkileri çok ilginç.

  • Nasıl?

Gerçekten şoka giriyorlar. Hep bu sarı arabalarda amcalar, ağabeyler olurken bir kadın, bir abla, bir teyze görüyorlar. Birkaç dakikalık donakalma durumları var. Ben genelde çocuklar için balon taşıyorum. Onu veriyorum. Sonra alışıyorlar. Belki arabama binen bazı kız çocukları içinden “büyüyünce taksi şoförü olacağım” diyordur.

  • Kaç yıldır araç kullanıyorsunuz?

1994 yılında ehliyet almıştım. Ondan sonra neredeyse hep araba kullandım. Hiç kendime ait aracım olmadı ama çalıştığım şirketlerde pazarlama- satış departmanında olduğu için hep araç kullandım. 

  • Çevrenizde insanlar satış- pazarlamadan taksi şoförlüğüne geçişinize nasıl tepki gösterdi?

Herkes çok takdir ediyor. Sadece annem biraz huzursuz. Özellikle geceleri biraz korkuyor. Ben de geceleri çalışmayı çok tercih etmiyorum. Ama çalıştığım zamanlar da oluyor.

  • İstanbul’da kadın olmak zor, İstanbul’da kadın taksici olmak daha zor olmalı. Nelere dikkat ediyorsunuz?

Aslında dikkat edebileceğiniz çok fazla bir şey yok. Güvenlik açısından durak yolcularını alıyorum. Bir durağa ait olmak bana iyi hissettiriyor. Bir durakla bağlantınız oluyor. Sıranızı bekliyorsunuz. O vakit de keyifli geçiyor. Benim çalıştığım durakta benden başka kadın taksici yok. Bu arada biz kadın taksiciler çok yeni organize olmaya başladık. Bir WhatsApp grubumuz var. Bir araya gelmeye çalışıyoruz.

“ERKEK İŞİ OLARAK GÖRÜLÜYOR”

  • Şu anda kaç kadın taksici var?

Şu anda grubumuzda 14-15 kişi var. Ulaşmaya çalıştığımız isimler de var.

  • İstanbul’da değil mi?

Evet İstanbul’da. Şu anda grubumuzda sadece Antalya’dan bir kadın arkadaşımız var. Orada tek başına mücadele ediyor (Gülüyor). Onun dışında diğer arkadaşlar İstanbul’da çalışıyor. İlk kahvaltı organizasyonumuzu gerçekleştirdik. Belki gelecekte daha organize olup kadınlara destek olabiliriz. İşsizlikten yakınan pek çok kadın var ama erkek işi olarak gördükleri için taksicilik akıllarına gelmiyor.

  • Taksicilik neden erkek işi gibi geliyor?

Bizde öyle kodlanmış. Arabaya binen yurtdışı deneyimi olan insanlar ya da turistler “Türkiye’de ilk kez görüyorum” şeklinde tepki veriyor. Dünyanın pek çok ülkesinde bu işi yapan kadınlar var. Ve bu çok normal bir durum. Bizde bir şekilde erkek egemen olmuş. Bunda kadınların cesaret edememesinin etkisinin olduğunu elbette düşünüyorum. Mesela “ben asla cesaret edemezdim” diyenler oluyor ama “sizi gördükten sonra ben de cesaretlendim, ben de düşünebilirim” diyen kadın yolcularım da oldu. Umarım sayı yükselir. Neredeyse her durak bünyesinde bir kadın şoför olsun istiyor.

Durakta bir kadın şoförün olması durağın imajı açısından çok pozitif bir şey. Bölgedeki insanların durağa bakış açısı da değişiyor. Duraktaki dil ve tavır değişiyor.

  • Taksici jargonu diye bir jargon var. Argo konuşulur. Sizin bulunduğunuz durakta bu jargon ne durumda?

Benim şu anda çalıştığım durak çok kalabalık bir durak. Küfür, argo bitti. Bazen arada ağzından kaçıran oluyor ama mutlaka özür diyor. Arada “Şenay Hanım sen de bizdensin artık” diyenler de oluyor. Ben de inatla “hayır” diyorum. Elbette durakta durduğunuz zamanlar kısıtlı. Benim orada olduğum vakitlerde herkes gayet keyifli.

  • Günde kaç saat araç kullanıyorsunuz?

Bu işte üç çeşit çalışma sistemi var. Tek çalışan şoförler var. İlk başladığımda ben de öyle çalıştım. Bir galeri arabasıyla çalıştım. Sabah erken çıkıyor, akşam belli bir saatte eve gidip dinleniyordum. Başka bir şoförle değişim diye bir şey yoktu. 6 aydır şimdiki patronumla birlikte çalışıyorum. İki kişi çalışıldığında sistem 12 saat ya da 24 saat oluyor. Biz 24 saat çalışıyoruz. Yani araç 24 saat bende, 24 saat patronumda. Öğle 12.00’de aracı alıyorum ertesi gün 12.00’de teslim ediyorum. Genelde gece 11.00- 12.00’ye kadar çalışıyor, gidip dinleniyorum. Sabah erken saatte çıkıp 12.00’ye kadar çalışıp arabayı teslim ediyorum. Bir de 12 saat çalışılan sistem var. Değişim saati yolcuların da çok mağdur olduğu 14.00-15.00 arası oluyor. Genellikle hakkaniyetli olmak için o saat kullanılıyor. O yöntemi çok kısa bir süre denedim. Bana göre gelmedi. Çünkü değişim saatleri şoför için de çok stresli bir şey.

  • Neden?

Prensip olarak yolcuya nereye gittiğini asla sormuyorum. Ama o süreçte son saatte yolcuya “nereye gideceksiniz” demeye mecbur kalıyordum. Çünkü eğer ters bir yön olursa araba yetişmeyecek o zaman da diğer şoförün hakkını alıyorsunuz. Mümkünse güzergâh üstü yolcu almaya çalışıyorsunuz.

Gece çalıştığım hatta arabada bir iki saat dinleneyim dediğim zaman da oluyor. Çünkü randevulu müşterilerim olmaya başladı.

  • Randevulu müşterilerin çoğunluğunu kadınlar mı erkekler mi oluşturuyor?

Tabii ki kadınlar kendilerini güvende ve huzurlu hissettikleri için bu talepte bulunuyor. Bir de kadın dayanışması da var. “O yolu zaten gidecek ve taksiye bineceğim, hem yolda sohbet ederiz hem de siz kazanın.” diyorlar.

“EN ÇOK KADIKÖY’E YOLCU ALIYORUM”

  • Bundan bir yıl öncesine kadar taksi yolcusuydunuz, şimdi taksi şöförüsünüz. Yolcuların taksilere dair dertlerini, sitemlerini biliyorsunuz. Diğer tarafa geçtiğinizde o sitemlere dair neler değişti?

Taksici arkadaşlarla paylaşıyorum. Mesela yolcu olarak yaşamak istemediğim şeyleri elbette yolcularıma yaşatmıyorum. Nereye gideceğini sormak, kısa mesafede surat asmak ya da bozuk para bulundurmamak gibi. Yolcu bozuk para taşımak zorunda değil ama biz bozuk para taşımak zorundayız. Bazen taksici profiline uygun olmayan insanlar da çalışıyor. Sonuçta erkek egemen bir meslek alanı. “Kadın yolcularla dikiz aynasından göz teması kurmayın” diyorum. Ben de yolcularımla sohbet ediyorum ama ben taksi şoförüyüm yol ve trafikle ilgilenmek zorundayım. Dolayısıyla kadın olduğum için değil şoför olduğum için bunu yapmalıyım. Sen erkeksen sen hiç yapmamalısın. Hiçbir kadın rahatsız olmasın istiyorum. Bir buçuk yıl içinde çok şeyle karşılaştım. Ciddi taksi fobisi olan kadınlar var, asla tek başına taksiye binmeyen kadın yolcularım oldu. Yanında biri yoksa üç-dört aktarmayla toplu taşımayla gitmeyi göze alıyor ama taksiye binmiyor. Arabama bindiğinde “oh be ilk defa anneme, eşime plaka bildirmeden, konum atmadan eve gideceğim ve çok şaşıracaklar” diyen yolcum da oldu. İnsanlar yolculuk esnasında kendini güvende ve huzurlu hissetmek istiyor.

  • Taksicilerin yaşadığı sorunlar neler?

İşin içine girince her şeyin çok başka olduğunu görüyorsunuz. Galeriler çok yüksek yevmiyelerle çalıştırıyor. Galericiler bir anlamda tarla, çiftçi ile tüketici arasındaki kabzımal gibi. Bu sistemde çalışan şoförler belli bir saat içinde çalışıyor ve o saat içinde tekerin dönmesi ve kilometrenin atması gerekiyor. Kısa mesafe ve yoğun trafiğe girdiğiniz zaman yolcuyu bıraktıktan sonra da o trafikten çıkamıyorsunuz. Zamanın geçmesi demek cironun düşmesi demektir. Bunun yanında akaryakıt zamları şoföre yansır. Zam geldikçe şoförün kazandığı para düşer.

  • Kadıköy’e çok yolcu alıyor musunuz?

Durağım Örnek Mahallesi’nde ama en çok Kadıköy’e yolcu getiriyor ve Kadıköy’den yolcu alıyorum. Her gün Kadıköy’e birkaç kere geliyorum. Bazen de iki gün falan gelmediğim oluyor. O zaman da eksiklik hissediyorum.


ARŞİV