WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler, küresel araştırma ve saha deneyimine dayanan sürdürülebilir kent içi ulaşım ve kentsel gelişim uygulamalarına odaklanan bir sivil toplum kuruluşu. Merkezi Kadıköy’de bulunan bu kuruluşun çalışmalarını ve İstanbul’un temel sorunlarını kurumun direktörü Dr. Güneş Cansız ile konuştuk. Cansız, İstanbul’da raylı sistemlerin mesafesinin artırılması ve entegre ulaşım alternatiflerinin yaratılması gerektiğine işaret ediyor.
WRI Türkiye’yi tanıtır mısınız?
WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler, 2005 yılında Washington DC merkezli bağımsız bir araştırma enstitüsü olan Dünya Kaynakları Enstitüsü (WRI) altında, kent içi sürdürülebilir ulaşım çözümlerini incelemek amacıyla “EMBARQ” olarak adlandırılan ulaşım programının altında kuruldu. İlk kurulduğumuzda adımız EMBARQ Türkiye idi, 2015’te çalışma alanlarımızı genişleterek WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler adını aldık.
WRI’ın Şehirler Programı, “Kent içi Hareketlilik”, “Arazi ve Ekonomik Kalkınma” ve “İklim Değişikliği” başlıkları altında bağımsız araştırmalar yürütüp son teknolojiye dayanan yeni fikirler ve öneriler geliştiriyor. Araştırmalar, kamu politikalarını, şirket stratejilerini ve sivil toplum eylemlerini etkilemek amacıyla kullanılıyor.
Ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?
Yerel ve merkezi yönetimlerle birlikte çalışarak kentlere yönelik sürdürülebilir ulaşım, kentsel planlama ve enerji verimliliği politikaları ve iyi uygulamalar geliştirilmesine destek veriyoruz. Türkiye’de 14 şehir için bisiklet, yayalaştırma, yol güvenliği, hava kalitesi, toplu taşıma ve binalarda enerji verimliliği konularında projeler üretip bu kentlerin sorunları için çözümler geliştirdik. Metrobüsün Türkiye’ye getirilmesine öncülük eden kurumuz.
“GÜNLÜK ULAŞIM SÜRESİ 91 DAKİKA”
Sizce İstanbul gibi büyük bir şehrin en temel problemleri neler?
Bir kent, ancak odağında insan var ise yaşanabilir ve sürdürülebilirdir. Bir şehir kompakt ve kapsayıcı olmalı, orada yaşayanlar çeşitli hizmet ve imkanlara kolaylıkla erişebilmeli. Kent sakinleri, gitmek istedikleri yere ulaşmak için çok uzun mesafeler kat etmek zorunda kalmamalı. Bisiklet, yürüme gibi hem aktif hem de herkes için erişilebilir ulaşım alternatiflerine sahip olmalı.
Ulaşım temel problemlerden biri sanırım.
Toplu taşıma rehberi Moovit’in araştırmasına göre İstanbul için ortalama günlük yolculuk süresi 91 dakika. İstanbul’da toplu taşıma kullanan yolcuların yüzde 66’sı bir, yüzde 30’u ise iki saatten fazla yolculuk yapıyor. Aynı şekilde, İstanbul’da bir günde durakta bekleyerek geçirilen ortalama süre 19 dakika iken, yolcuların yüzde 23’ü 6-10 dakika, yüzde 30’u 11-20 dakika ve yüzde 22’si 21-30 dakika arasında durakta bekliyor.
ÇÖZÜM YOLLARI NELER?
Bu problemlerin onarılması için ne tür çalışmalar yapılmalı?
İstanbul özelinde, raylı sistemlerin kilometre olarak artırılması, entegre ulaşım alternatifleri, akıllı ulaşım sistemleri gibi sürdürülebilir ulaşım çözümleri, kentsel dönüşüm çalışmaları her ne kadar büyük önem taşısa da, sosyo-ekonomik şartlar ve yoğun göç göz önünde bulundurulduğunda, ana çözümden ziyade geçici çözümler olarak kalıyor. Asıl yapılması gereken ekonomik ve sosyal anlamda dengeli bir yapı sağlamak amacıyla yatırımları Türkiye geneline yaymak. Her kent kapasitesi ve potansiyelleri doğrultusunda kendi bölgesinin çekim merkezi haline getirilmeli, yük İstanbul’un üzerinden kaldırılmalı.
Sizin özellikle bisiklet çalışmalarınız var, İstanbul bisiklet kullanımında dünyada nerede?
2018 yılında hazırladığımız raporumuza göre, Türkiye’nin 17 ilindeki bisiklet yollarının toplum uzunluğu 1048 kilometreyi buluyor. Ama birçok şehirde bisiklet yolları bulunmasına rağmen, kent içi ulaşımda toplu taşıma araçlarıyla entegre bir şekilde kullanılamayan bu yollardan istenilen fayda sağlanamıyor. Ekim ayında düzenlediğimiz 6. Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu’na katılan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kurumsal Gelişim ve Yönetim Sistemleri Daire Başkanı Ramazan Özcan Yıldırım, 2023 için hedeflerinin 155 km’lik bisiklet yolunu 1.050 km’ye çıkarmak olduğunu söylemişti.
“BİSİKLET ULAŞIM ARACI OLMALI”
“Haydi Türkiye Bisiklete!” adlı bir kampanya çalışmanız var. Nedir bu projenin amacı?
10 yıl önce Türkiye’de bisiklet sadece karne hediyesi olarak algılanıyordu. Bu konuda çok mesafe kat edildi. 1 Haziran 2019’dan itibaren, imar uygulaması görmemiş alanlar için hazırlanacak yeni imar planlarında, bisiklet yolları ile bisiklet park istasyonları zorunlu hale geliyor. Pek çok belediyede gerekli altyapı da oluşturulmaya başlandı. Bu konuda eksik olan tarafsa toplumun farkındalığı. İnsanlar, bisikleti günlük hayatın bir parçası, otomobil, metro, otobüs gibi bir ulaşım aracı olarak görmeli. ‘Haydi Türkiye Bisiklete!’ kampanyası ile de bu farkındalığı yerleştirmeye çalışacağız.
“KADIKÖY İLK SIRALARDA”
Merkeziniz Kadıköy’de, Kadıköy’ü nasıl bir semt olarak tanımlıyorsunuz?
Kadıköy, İstanbul’un çok önemli bir merkezi konumunda. İlçede aktif yeşil alan kullanımı da oldukça yaygın ve miktar olarak diğer ilçelere kıyasla nispeten iyi durumda. Özellikle sahil bandı sadece Kadıköylülerin değil tüm İstanbullunun gelip dinlenip eğlendiği, bisiklete binip spor yaptığı bir çekim merkezi konumunda. Kadıköy ilçesi pek çok araştırmanın yaşanabilirlik sıralamalarında da ön sıralarda yer alıyor. 2017’de yayınlanan “İnsani Gelişme Endeksi”nin genel sonuçlarına bakıldığında, Türkiye’de araştırmaya dâhil edilen 161 ilçe arasında ilk sırayı Beşiktaş’ın aldığı görülüyor. Beşiktaş’ı Kadıköy izlerken, Ankara’nın Çankaya ilçesi üçüncü sırada yer almış.
Kadıköy iyi bir konumda olsa da elbette yapılacak, geliştirilecek pek çok uygulama da bulunuyor. Örneğin sadece sahil bandına ve belirli mahallelere odaklanmayıp ilçenin her mahallesinde büyük yeşil alanlar ve parklar oluşturulmalı. Engelli ve yaya erişimini kolaylaştıracak altyapı uygulamalarının ve kültürel kampanyaların geliştirilmesi de ilçeyi gelişmişlik anlamında farklı bir düzeye taşıyacaktır.