İstanbul'un doğal anıtları

Kadıköy başta olmak üzere İstanbul'un çeşitli bölgelerinde bulunan ve canlı kültürel miras olarak kabul edilen anıt ağaçlar her türlü olumsuzluğa rağmen yaşamını sürdürüyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin “Anıt Ağaç” projesi ile kentin tarihine tanıklık eden asırlık ağaçların korunması ve gelecek nesillere aktarılması amaçlanıyor

08 Ağustos 2024 - 14:05

Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan, kültürel ve doğal miras açısından son derece zengin bir şehir olan İstanbul’un sahip oldukları bunlarla sınırlı değil.  Bu mirasın önemli bir parçasını çeşitli semtlerde kök salmış asırlık ağaçlar oluşturuyor. Anıtsal nitelik taşıyan ve canlı kültürel miras olarak kabul edilen bu kadim ağaçlar tüm olumsuzluklara rağmen hayata tutunuyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Park Bahçe ve Yeşil Alanlar Dairesi Başkanlığı, bu yeşil hazinelerin korunması ve gelecek nesillere aktarılması amacıyla 2022 yılında kapsamlı bir proje başlatmıştı. Proje, İstanbul genelindeki anıtsal ve korunmaya değer ağaçların tespit edilmesi, konumsal bilgilerinin belirlenmesi ve sağlık durumlarının değerlendirilmesini kapsıyor.  Bu adım hem kültürel mirası koruma hem de 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu çerçevesinde yükümlülükleri yerine getirme amacını da taşıyor.

Görsel Kaynağı: Eski İstanbullu Ağaçlar- Volkan Yalazay

SERVİLER, SAKIZ AĞAÇLARI, ÇINARLAR…

İstanbul bulunduğu coğrafya ve sahip olduğu topografya nedeniyle biyolojik çeşitlilik bakımından çok zengin. Bu zenginlik ağaç türlerine de yansıyor. İstanbul’un çeşitli semtlerindeki, yol, koru, park, okul, cami, meydan, üniversite, kadim mezarlıklar içerisinde tarihi ve kültürel mirasın elçisi olan asırlık ağaçları görmek mümkün. Eşsiz bir kültür hazinesi barındıran İstanbul’da, mevcut olan anıt ağaçlar incelendiğinde ve bunlara korunmaya değer nitelikteki ağaçlar da eklendiğinde ölçümü yapılmış toplam 62 ağaç türü bulunuyor. Bu ağaçlardan başta çınar olmak üzere, meşe, sakız, atkestanesi, dişbudak, ıhlamur, servi, fıstıkçamı, sedirler olduğu ve bunları az sayıda sekoya, manolya, erguvan ve mabet ağaçları görülebiliyor. 1856 yılında ilk cadde ağaçlandırması olarak tarihe geçen Dolmabahçe çınarları, Beykoz Çayırı tarihi çınarları, Topkapı Sarayı servileri, Bebek Parkı çınarları, Moda sakız ağaçları, Fenerbahçe Parkı sakız ağaçları ve Karacaahmet Mezarlığı servileri gibi ağaçlar, bulundukları yöreye ayrıcalık katan simgesel ağaçlar olarak kabul ediliyor. İstanbul haritası üzerinden anıt ağaçların bulunduğu noktaları seçip, her ağacın yaşını, çapını ve diğer özelliklerine buradan ulaşmak mümkün.

ANIT AĞAÇ ROTALARI

Anıt Ağaçlar, “Eko-Turizm Rotaları“için önemli bir değere sahip. Proje kapsamında anıt ağaçları görebileceğiniz rotalar da oluşturuldu. Bu rotalarda daha çok İstanbul’un korularında yer alan ağaçlar yer alıyor. Anıt Ağaç Rotaları, İBB’nin sorumluluk alanlarında bulunan anıt ağaçların fiziksel özellikleri ve görsel ayrıcalıklarını tanıtmaya yönelik bir çalışma. Rotalar ile bilgi edinmek isteyen ziyaretçiler web sitesi üzerinden gerekli bilgilere erişebiliyor. 

KADIKÖY’ÜN ANIT AĞAÇLARI

İstanbul’da yer alan anıt ağaçların kayda değer kısmı Kadıköy’de bulunuyor. Moda, Fenerbahçe, Göztepe ve Kozyatağı'ndaki anıt ağaç varlığı konusunda zengin mahalleler. Yeşil alanların ve ağaçların önemli ölçüde korunduğu Kadıköy’ün de bu canlılarla özdeşleştiği bir gerçek. Semtin karakterini belirleyen bu ağaçların başında çınarlar, sedirler, çamlar ve en çok da sakız ağaçları geliyor. Peki Kadıköy’deki anıt ağaçları tanıyor musunuz? İşte semtin anıt ağaçlarından bazıları ve özellikleri.

AKDENİZ SERVİSİ

Fenerbahçe Kalamış Caddesi’nde yer alan bu anıt ağaç yaklaşık olarak 360 yaşında.  Korunmaya değer statüsünde olan bu ağacın boyu ise 17 metre, çapı ise 114 cm. Bu devasa canlının gövdesi ise 358cm. Ağacın yaşı ve tarihi onu korunmaya değer ağaç statüsüne yerleştiriyor.

Cupressaceae familyasında yer alan Akdeniz servileri, 40 m’ye kadar boylanabilen düzgün ve dik büyüyen ağaçlardır. Genel coğrafi yayılışı, Kuzey Afrika, Doğu Akdeniz, Batı Asya ve Hazar Denizi’nin güneyidir. Türkiye’de Akdeniz Bölgesi ve Batı Anadolu’da asıl Akdeniz ikliminin egemen olduğu alanlarda doğaldır. Bu alanlarda saf ya da çoğunlukla kızılçamla karışık ormanlar kurar. Mezarlıklarda yoğun olarak kullanılmasından dolayı mezarlık servisi olarak da adlandırılır.

DOĞU ÇINARI

Bostancı Mahallesi’nde yer alan ve yaklaşık 260 yaşında olan bu ağaç devasa büyüklüğe sahip. Yerleşim alanın içinde kalan bu anıt ağacın boyu 18 metre. Tarihi ve yaşı itibariyle korunması gereken canlı varlık olarak kabul ediliyor.

Anavatanı Türkiye, Balkanlar, İran, Hindistan olan bu ağaç 55 metre boya, 8,5 metre gövde çapına ulaşabiliyor. Ortalama 2000 yıl yaşar. Yaklaşık 6 metre gövde çapı ile Türkiye’nin en kalın Çınar Ağacı İznik’te bulunuyor. Uzun bir sap üzerinde 2-6 adetten oluşan küre biçimli meyve verir. Meyveleri önceleri yeşil, sonbaharda olgunlaştığında açık kahverengiye döner. Yaprakları ve kabuğu tıbbi alanlarda ve sanatçılar tarafından yaprak oymacılığı için de kullanılır. Türkiye’de Milli ağaç olarak bilinir.

SAKIZ AĞACI

Fenerbahçe Kalamış’ta bulunan bu ağaç yaklaşık olarak 340 yaşında. Tarihi, yaşı, gövde çapı ve boyu bu ağacın anıtsal değer olmasını belirliyor. 21 metre boyundaki bu ağacın gövdesinin çevresi ise 420 cm.

Sakız ağacı 20 metreye kadar boylanabilen geniş ve yuvarlak tepeli bir ağaç türüdür. Asıl yayılışını Kuzey Afrika’da gösterir. Ege ve Akdeniz ormanlarında doğal olarak yetişir.  Koyu kırmızı çiçeği salkım şeklindedir.

FENER’DE SERVİLER VE SAKIZ AĞAÇLARI

 “Eski İstanbullu Ağaçlar” kitabında Kadıköylü sakız ağaçlarının öykülerine yer veren Volkan Yalazay, 1861 yılında bölgeyi ziyaret eden M. Felix Bourquelot’ın Fenerbahçe Yarımadası’nı nasıl tasvir ettiğini şu sözlerle aktarıyor: “Seyyah, Fenerbahçe peyzajının o dönemlerden iki nebati mimarı olan serviler ile sakızları da anlatır. Önce yarımadanın tasvirini yapar; çimenlerinden, üç tarafının denizlerle çevrili oluşundan, her yanındaki farklı manzaradan bahseder. Boğaziçi’nin girişini, İstanbul tepelerini, adalarını görür. Bu düzlüğün servi ve sakız ağaçlarıyla dolu olduğunu, gölge verdiklerini ama gökyüzünü tamamen kapladıklarını yazar ve sonra da servilerle sakızları karşılaştırır. Servilerin düz ve uzun olup gemi direkleri gibi durduklarını, koyu yeşil oluşlarını, sakızların ise güçlü geniş yapılarını, yapraklarının açık ve yumuşak renklerini güzelce betimler. M. Felix Bourquelot Fenerbahçe’yi ziyaret ettiği sıralarda belki orada olan 1850 doğumlu Leyla Saz ise çocukluk anılarına karışan eski Fenerbahçe’yi anlattığında da servilerden ve sakız ağaçlarından bahseder. Tenha bir kenarda denize girdiklerini, suda biraz çırpındıktan sonra büyük sakız ağaçlarından birinin gölgesinde denize karşı yemek yediklerini ve türlü oyunlarla koşturup durduklarını anlatır ve ‘o zamanlar Fener’de çok serviler ve sakız ağaçları vardı.’ diye yazar.”

 

 


ARŞİV