Fotoğraflar: Erhan Demirtaş
İBB, diğer alanlarda olduğu gibi itfaiyede de kadınları işe almaya başladı. Beş aylık eğitimin ardından 37 kadın itfaiyeci, 13 Eylül’deki törenle birlikte görev yerlerine dağıtıldı ve çalışmaya başladılar. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Kadın itfaiyeci olmaz diye bir şey yok. Eşitlikçi anlayışımızın bu teşkilata da yansımasını istiyoruz” demişti.
İstanbul’un itfaiye merkezlerinden sayılan Kadıköy’de de yedi kadın itfaiyeci var. Hilal Nur Kocabaş da onlardan biri. 24 yaşında. Kocabaş, sınava girme sürecini şöyle anlatıyor: “Normalde kendi alanımda iş aradım hep. İtfaiyeye başvurayım diye bir planım yoktu. Doğru düzgün bir ilan bile görmemiştim. Bir kadının itfaiyeci olabileceğini hiç düşünmemiştim. Hiç planım da yoktu. Spora ilgim vardı sadece.”
“KADIN, İLLA HEMŞİRE OLMAK ZORUNDA DEĞİL”
“İtfaiyenin kapısından girene kadar hiçbir şey bilmediğimi fark ettim” diyen Kocabaş, çalışma alanı ve insanların kendilerine yaklaşımına dair şunları söylüyor: “Kadın olduğumuz için ‘olaylara gitmezsiniz, masa başı iş verirler’ gibi bir yargı vardı. Tam istediğim gibi oldu. Kadın, erkek hep birlikte olaylara gidiyoruz. ‘Bu olay büyük siz gelmeyin’ gibi bir şey olmuyor kesinlikle. Erkek egemen bir meslek tabii ki. Uzun zamandır istasyonlarda sadece erkekler olduğu için daha rahat hareket ediyorlarmış. Duşa girmek vs gibi. Şimdi odaları bize göre düzenlediler, tuvalet, banyomuz odamızda. Şu ana kadar sıkıntı yaşamadık. Başka istasyonlar da uygun hale getirilince bu sorun tamamen ortadan kalkacaktır. Bence kadınların itfaiyeye talebi artacaktır. Yolda görünce bizi seviniyorlar. Kızlar, ‘İtfaiye artık erkek mesleği değilmiş’ diyorlar. Bu güzel bir şey. Kadınları temsil ediyorsun, kız çocukları cesaretlendiriyorsun. Kadınlar illa hemşire, öğretmen olmak zorunda değil. Kadın, erkek birlikte çalışabilir mi bunu en iyi itfaiye gösterir ve biz de bunu gösteriyoruz. Bir taksiciye itfaiye personeliyim demiştim, ‘A zabıta mısın?’ diye soruyor. Olaya gittiğimizde de ilk yardım kısmında mısın diye soruyorlar. Bunun olacağını gösterebilirsek iyi bir örnek ve kanıt olur.”
Buse Uluç da Erzincanlı 23 yaşında. Erzincan’dan İstanbul’a sınav için gelmiş. Sınavdan önce “Olabileceğine inanmamıştım” diye düşünüyordu ama ilk kez geldiği İstanbul’da 37 kadın arasına girerek itfaiyede çalışmaya başladı.
ÇOCUKLUK HAYALİ GERÇEK OLDU
Uluç için itfaiyecilik bir tutku ve itfaiye sevgisi ise çocukluğuna dayanıyor: “Küçüklükten beri itfaiyeci olmak istiyordum. Çok küçüktüm, 5-6 yaşlarında oyun oynuyordum. Demirin arasında kafam sıkışmıştı. İtfaiye gelmişti o zaman ve o günkü samimiyeti, kırmızı arabadan inişlerini vs hatırlıyorum. Kahraman gibi gelmişti.”
“Tamamiyle erkek egemen bir yer tabii ki” diyen Uluç, şöyle devam ediyor: “İBB alımlarını gördüm ve açık söyleyeyim, şeffaf olmayacağını düşünüyordum. Teyzem, ‘Gel son kez şansını dene’ dedi, ısrar etti. İstanbul’a bile hiç gelmemiştim. En kötü ihtimal İstanbul’u gezerim diye geldim açıkçası. Kazandığıma inanamadım. Acaba oradaki Buse Uluç ben miyim diye düşündüm. Emek hırsızlığı, torpil vs hiç olmadı. Bunu yaşayarak gördük. Okulumdaki birçok arkadaşım aradı, onlara da cesaret oldu. Çünkü Erzincan’dan sınava gelmek bile kolay değil. Masraf. Onlar da gelip ikinci sınava girdiler ve başlayacaklar. Umut ışığı oluyorsun kadınlara ve bu bile çok mutlu ediyor beni.”
İlk gününde yedi olaya giden Uluç, yaşadıklarını ise şöyle paylaşıyor: “İlk günümde gittiğim olaylardan bir tanesi trafik kazasıydı ve yerler kan içindeydi. Ne yapacağımı şaşırdım, ama ‘Yapma Buse, sen bu insanlara yardım etmek için buradasın’ dedim kendime. Trafik kazasında yaralı teyzeye yardım ettim, elini tuttum. Gözlerindeki ışıltı bile bana yetti. İyi ki bu mesleği yapıyorum gibi hissettim. Kadınların yaklaşımı da çok hoş. Fotoğraf çekilmek isteyen bile oluyor. Fazlasıyla şaşıran oluyor. ‘Siz de gidiyor musunuz yangınlara?’ diye soruyorlar mesela. Bu üniformayı taşıdığım için de çok fazla mutluyum. Küçüklüğümdeki o abinin yerinde ben varım.”
“KADIN İSTERSE HER ŞEYİ BAŞARIR”
Uluç’un son sözü ise “Kadın isterse her şeyi başarır. Yeter ki kadınlar kendine güvensin.”
Özge Arıcı da 29 yaşında. Onu en çok etkileyen ise itfaiye duası. Onun için bir insana da yavru bir kediye de yardım etmek kutsal bir görev.
“Her lamba yandığında insandan tutun da yavru bir kediye kadar canla başla kalkıp olay yerine koşuyoruz” diyen Arıcı’nın düşünceleri ise şöyle: “Bir yerde itfaiye arabası görünce içim kıpır kıpır oluyordu. Hep alımları sürekli takip ediyordum. İstanbul’a da böyle başvurdum. Belediye deyince torpil kelimesi direkt aklınıza geliyor. Ama sınava gittiğimde tüm kameralar kayıt altına alıyordu. Kimsenin aklında soru işareti kalmaması için tüm çaba gösterildi. Avrupa standartlarında altı aylık eğitimimiz oldu. Çevremden çok güzel tepkiler alıyorum. Herkesin ilgisi mükemmel. Sürekli sarılanlar oluyor. Ağırlıklı olarak kadınlar ilgi gösteriyorlar.”
Kadın itfaiyecilerin olmasına toplumun da alışacağını söyleyen Arıcı, şöyle devam ediyor: “Meslek lisesinde okudum zaten erkek oranı fazlaydı. Ortamı çok yadırgamadım açıkçası. İstanbul’da 7/24 göreve hazır şekilde çalışan ilk kadınlarız. Bu da ayrı bir onur veriyor. Kocaeli’ndeki hocamı ziyarete gittim, o da itfaiyede. O bana bir şey anlattı, bir kadın banyoda düşüp belini kırmış. Çok utanmış erkeklerden mesela. ‘Keşke bizde de kadın olsaydı’ dedi. Umarım tüm belediyeler kadın itfaiyeci alır.”
Arıcı’nın son sözü de diğer arkadaşları gibi tüm kadınları cesaretlendiren bir cümle: “Bence kadının olduğu her yer daha güzel.”