Kırk yılı aşkın bir süre Anadolu’nun ve Kadıköy’ün tren istasyonlarında görev yapan 105 yaşındaki Rasim Bozkurt Atalay ile Kadıköy’ü ve istasyonları konuştuk
Erhan DEMİRTAŞ
lk olarak 1969 yılında hizmete açılan Haydarpaşa-Pendik banliyö tren seferleri hızlı tren projesi kapsamında 19 Haziran 2013’ten beri durduruldu. Yaklaşık 3,5 yıldır çalışmayan hattan artık tren sesleri duyulmuyor. Bir asır boyunca trenlerin kalktığı Haydarpaşa Garı da yeniden trenlerin gelmesini bekliyor. İstasyonlar da gar da şu günlerde sessiz olsa da, Kadıköy ile bütünleşen, semtin ayrılmaz bir parçası olan tren yolları ve istasyonlar insan hikâyeleri ile dolu.
Şimdilerde şantiye görünümünde olan istasyonlar, yıllar öncesinde onlarca demiryolu emekçisinin iş yeriydi. Kadıköy’deki tüm istasyonlarda ve Haydarpaşa Garı’nda uzun yıllar çalışan Kadıköylü Rasim Bozkurt Atalay da bunlardan biri. 105 yaşında olan ve 90 yıldır Kadıköy’de yaşayan Atalay, ilkokul yıllarında Kadıköy’e gelmiş. Lise eğitimini ise dönemin en iyi okullarından biri olan Kayseri Lisesi’nde tamamlamış. Liseyi bitirdikten sonra Devlet Demir Yolları’nda işe başlamış. Anadolu’nun birçok şehrinde ve kasabasında istasyon müdürlüğü yapan Atalay, 1952 yılında ise Kadıköy’de çalışmaya başlamış. “Söğütlüçeşme’den Pendik’e kadar tüm istasyonlarda görev yaptım” diyen Atalay son olarak da Haydarpaşa Garı’nda müdürlük görevinde bulunmuş.
“KOCA BİR TARİH VAR”
1974 yılında emekli olan Atalay, uzun yıllar görev yaptığı Kızıltoprak İstasyonu’nun yakınındaki evinde hayatını sürdürüyor. Vagonların, tren seslerinin, yolcuların, ayrılıkların ve kavuşmaların içinde bir ömür geçiren Rasim Bozkurt Atalay ile geçmişten ve trenlerden konuştuk. Demiryolu çalışanı olmaktan mutlu olduğunu ifade eden Atalay, “Her zaman işimin en iyisini yapmaya çalıştım. Disiplinli ve titiz bir iş yaşamım oldu. Aslına bakarsanız çok zor bir işimiz yoktu. Ama önemli bir görev yapıyorduk. O yıllarda demir yolu ulaşımı çok önemliydi” diyor.
Banliyö tren hattının kapalı olmasından üzüntü duyduğunu belirten Atalay, duygularını şöyle dile getiriyor: “Benim trenlerle artık bir bağım kalmadı. Ama istasyonların kapalı olması ve trenlerin gelmemesi beni kötü etkiliyor. İnsanlar nasıl seyahat edecek? Bunları düşünüyorum. Eski yol iki hatlıydı. Şimdi yapılmak istenen üç hatlı bir yol. Bu durumda hem istasyonlar hem de tren yoluna yakın evlerin yıkılması gerekiyor. 2018’de bitecek deniliyor ama ben bu tarihte biteceğini düşünmüyorum.”
Uzun yıllar Haydarpaşa Garı’nda görev yapan Atalay için Gar başka bir anlam taşıyor. Haydarpaşa Garı’nın çatısı yandığında büyük üzüntü yaşadığını söyleyen Atalay, “Ben uzun yıllar Almanya’da yaşadım. Oradaki mimari yapıların güzelliğini gördüm. Haydarpaşa Garı da Alman mimarisinin en önemli yapılarından. Hem Kadıköy hem de İstanbul’un en önemli tarihi simgelerinden aynı zamanda. Bir dönem otel yapılmak isteniyordu. Haydarpaşa Garı’nın ne otel ne de başka bir şey olmasını istemem. İçinde anılar, yaşanmışlıklar ve koca bir tarih var. Yeniden trenler Haydarpaşa’ya gelir umarım” sözleriyle Haydarpaşa Garı’nın kendisi için ne anlam ifade ettiğini anlatıyor.
İSMET İNÖNÜ İLE TANIŞMA
Rasim Bozkurt Atalay 40 yılı aşkın meslek hayatını Kadıköy’de noktalamış. Ancak Anadolu’da bulunan birçok istasyonda görev yapmış. “Erzincan, Sivas, Kars ve Erzurum’da görev yaptım. Anadolu’daki koşullar daha zordu tabii. İstanbul kadar kolay değildi” diyen Atalay, İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanlığı görevine başladığı İlk günleri şöyle anlatıyor: “Erzincan’da görev yaptığım zaman İsmet İnönü yeni Cumhurbaşkanı olmuştu. Mustafa Kemal Atatürk’ün “beyaz treni” vardı. Onunla Ankara’dan yola çıkmış Anadolu’yu geziyordu. Bizim istasyonumuza da uğradı. Bütün istasyon çalışanları tek sıra olup İsmet İnönü’yü karşıladık. Teker teker elimizi sıktı. Halimizi hatırımızı sordu. Kısa bir sohbet geçti aramızda. Bizimle vedalaştıktan sonra tekrar “beyaz trene” binip yola çıktı.”
Atalay, Varlık Vergisi’nin çıktığı yıllarda Erzurum’un Aşkale ilçesinde görev yapmış. İstasyon müdürü olduğu Aşkale’ye 100 gayrimüslim vatandaşın getirildiğini söyleyen o yılları şöyle anlatıyor: “ Ben o zaman Aşkale’de istasyon müdürüydüm. Varlık Vergisi yasası çıktığı için gayrimüslim vatandaşlardan vergi toplanıyordu. Ödeyemeyenler ise Aşkale’ye kar temizleme işine gönderildi. Çok zor yıllardı. Metrelerce kar yağardı. Temizlemek de kolay değildi.”
KÖKÜNDEN KOPMAYAN KADIKÖYLÜ
Kırşehir doğumlu olan Rasim Bozkurt Atalay, kendisini kökünden kopmayan bir Kadıköylü olarak tarif ediyor. Çalışma yaşamında çok fazla iş arkadaşı edindiğini söyleyen Atalay, neredeyse tüm arkadaşlarını kaybetmiş. Arkadaşlarıyla beraber eski Kadıköy’ü de kaybetmiş Atalay. Kadıköy ile olan bağını ise şu sözlerle ifade ediyor: “ Kadıköy eskiden çok sakin bir yerdi. Sokağa çıktığımda herkesi tanırdım. Birbirimize selam verirdik. Şimdi çok fazla inşaat yapılmaya başlandı. Sokaklar, caddeler insanlarla doldu. Kalabalık yoruyor artık beni. İkizler Sineması vardı o zaman Kızıltoprak’ta. Çoluk çocuk ailece sinemaya giderdik. Salona girdiğinizde herkesin birbirine selam verdiğini görürdünüz. Kasaba gibiydi tabi o zamanlar. Yıllarca çalıştığım istasyonu tanıyamıyorum. Kapısında kilit olan bir istasyon…Buna üzülüyorum.”