Bu sayımızdaki söyleşi köşemizi genç bir arkadaşımıza Sercan Duygan’a ayırıyoruz. Sercan asıl mesleği olan makine mühendisliğini bırakıp sosyal projelerde çalışmaya karar vermiş bir sosyal tasarımcı. Röportajımızda hem kendisini, sosyal tasarımın ne olduğunu hem de şu an yürüttüğü Best Buddies projesini konuştuk.
-İlk olarak sizi tanıyabilir miyiz? Sercan Duygan Kimdir?
Bir keşif yolculuğuna çıkmak istemiştim, sonradan fark ettim ki bu bitmek bilmez bir dönüşüm yolculuğu olacakmış. İşte ben hayatta bu yolculuğun bana taşıdıkları ile benimle yaşam arasındaki hikâyeleri yaşayan biriyim. Mühendisim, ama yıllar önce mühendisliğe bir nokta oyarak, sosyal bilimler de yüksek lisans yaptım, beraberinde sosyal konulara merakım ve son 10 yılda yaşadıklarım, bu süreçte beni bir “sosyal tasarımcı” olarak tanımlandırdı.
-‘Sosyal tasarım’ nedir?
Bu iki kelimeye tasarım tarafından bakmak daha doğru olacak, tasarım fiziki öğeler üzerine bir algılamaya götürüyor aslında bizi, bu haliyle çıktılarımız elle tutulur öğeler ve sosyal hayatımıza dolaylı etki ediyor. Bir mimar bina ya da endüstriyel tasarımcı bir ürün ve yahut reklamcı ile kampanya tasarlıyor, işte burada sosyal kelimesini işin içine kattığımızda; tasarımın doğrudan sosyal etki barındıran haline sosyal tasarım diyebiliyoruz. Sosyal tasarım çalışmalarında ana esas dolaylı değil doğrudan sosyal etki yolu olması. Sosyal Tasarımın ürünü ya da çıktısı bir öğe değil, doğrudan insana ulaşan bir olgu olmalı. Sosyal tasarımcı ise, yaratım, işletim, geliştirme ve de yenileme başlıklarında sosyal projeyi yöneten kişidir.
-Türkiye’de sosyal çalışmaları bu yönüyle nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye'nin sosyal etkileşimdeki en büyük artısı, sosyal çalışma içerisinde yer alan halkımızın kültüründen gelen samimi özverisi. Gönüllüleri bütün enerjisiyle işin içinde koşulsuz yer almaları, çalışma saatlerine bakmadan bunu yapmaları farklı. 1. Dünya ülkesi ilkelerde gönüllü de olsanız zaman gönüllü taahhüt ettiğiniz süreyi aşınca çalışmalara devam etmezsiniz. Robert Kolej'in CIP programlarında, sıcak havada saate ve yoğunluğa bakmadan saatlerce çalışan öğrencileri görmüştüm, oldukça etkileyiciydi. Bunun yanında geleneksel kültürümüzün bir eksisi var; o da yüzyıllarca han, kağan ve padişah, bunun yanında ağa, aşiret ve aile büyüğü kavramlarının etkisini gözlemliyorum. Haliyle kültür, bireyin temsil yeteneği, bireyin teslim gerekliliğine dönüştürüyor. Yönetim boyutunun yanında işin içerik boyutu var ki bence en zorlandığımız kısım. İçerikli çalışma yapmak için birçok dinamiği gözler önüne seriyoruz, fakat bu kadar yoğunluğun içinde içerik kaybolabiliyor. İçerik kaybolunca da sonuçların etkisini ölçmemiz mümkün olamıyor. Türkiye 20 yıl öncesine göre sosyal konularda çok iyi durumda ancak, etkili ve toplumda yön verici ilerleyişi kazanmak da bir süreç. Burada en büyük etki bireyden gelecek katkı, her bireyin sosyal çalışmalara, girişimlere ve de tasarımlara başlarken birikimlerini, bilinçli adım atma yetisini birleştirilmeli. Dünya örnekleri ve yapılandırmaları bu nedenle çok değerli, yurt dışından gelen gönüllüler, yurt dışı ile yapılan ortak çalışmalar, Türkiye'nin dinamiklerini koruyarak oturtulmuş olan sistemlerle kurgulanan girişimler sosyal konuların gelişiminde büyük etki yaratacak. Sosyal konulara haftada 2-3 saat zaman ayrılan bir TV yayıncılığının yanında, dünyada bazı ülkelerde 24 saat sosyal konularla ilgili yayın yapan kanalların hizmet etmesi, bu farka bir başka örnek.
-Sosyal Tasarım Projelerinde ne tür deneyimler edindiniz?
Deneyimler sadece hikâyelerden oluşan bir sıralama değil ancak, kişi hikâye ile olayları algılıyor, burası çok önemli geliyor bana. Ben 10 senede sosyal konularla uğraşan 800 üzerinde kişi ile karşılaştım, zaman geçirdim, evimi, zamanımı hatta soframı paylaştım. Bu haliyle deneyimlerden edindiğim aslında hayatta adım attığım yolları oluşturdu. Hindistan Ulusal Gençlik Projesi başındaki S.N. Subba Rao bizim yürüttüğümüz sosyal çalışma için gelmişti, onunla bir hafta çalıştık. İki nokta aktarmıştı bize, ilki; yaptığımız çalışmada bir şeyin değiştiğini gözle görelim idi, bir diğeri bir arada olduğumuz insanlara hayalleriyle ilk adımı atacaklarını hissettirelim demişti. Bu her şeyin bir düşle başladığını, ancak bitiminde de geride bir etki görmemizin değerini işaret ediyordu. Bir başka çalışmada Fransızlar gelmişti 4 kişi, tarım arazileri ve permakültür üzerine çalışıyorlardı. Türkiye'yi karış karış gezmişler, otostop, otobüs, tren ne buldularsa gitmek istedikleri noktaya ilerlemişler, onların topladığı bilgilerden ve toplama azimlerinden çok etkilenmiştim, zira bizlerin bilgi toplama ve derlemede tıkanıklık yaşadığımız alanlarda, o adamların engelsiz bu yolda dere tepe attıkları adımlar hep aklıma gelir.
-Hedefleriniz nelerdir?
Ben birey odaklı çalışmaları destekliyorum. Bu şu anlama geliyor, bireyin yaratacağı sosyal etkide önce kendi üzerinden çalışması ve de o etkiye inanarak yollar açacak en büyük gücün kendi olduğuna inanması. En büyük hedefim de, kendimde bu adımları tamamlama yolculuğumu sonuna kadar sürdürmek. Benim kendime olan faydam, topluma toplam fayda olarak etkiyor ve bireyleri dönüştürüyor. Sorunun genel bir cevabı olsun derseniz de onu şöyle açıklamak yerinde olacak: Sosyal bir tasarım yaptığımda, tasarımı kendimin de uygulayacağı ve etkisini hissederek yürüteceğim, bir örnek birey olabilmek.
-Yakın zamanda Best Buddies Turkey projesinin Koordinasyonunu üstlendiğinizi biliyoruz? İnsanların ilgisi nasıl, nasıl başladı çalışma ve bize Best Buddies’den bahseder misiniz?
Best Buddies Turkey bu yılbaşında AYDER (Alternatif yaşam Derneği) tarafından Türkiye’ye getirildi ve hayata geçti. Best Buddies Amerika’da Miami’de merkezi bulunan Zihinsel ve Gelişim Engelli kişilerle, bu engellere sahip olmayan kişileri biraraya getiren program. 1989 yılında Amerika’da kurulmuş. Türkiye Best Buddies programın 50. uygulama noktası oldu. Best Buddies Merkezi, bu programın Türkiye uygulamasına ile işletimine sürekli ve sistemli bir destek veriyor. Hazırda yazılmış 160’ın üzerinde resmi doküman ve belge bunlarında yanında, 23 yılda 700 bin kişiye ulaşılmış projeler var. Best Buddies’e ilgi, programın oldukça kolay anlaşılır ve rahatlıkla işletilir olmasından ayrıca, güçlü etkisinden dolayı büyük boyutta. Projenin amacı, projeye dahil olan her BUDDY için toplumda sosyal birey olarak kabul etme ve kabul görme yolunda adım atmalarını sağlamak.
-Nasıl bu programın içinde yer alınıyor ve neler yapılması gerekiyor?
Best Buddies içinde yer almak için; zihinsel ve gelişim engelli birey (BUDDY) ile eşleştirilen GÖNÜLLÜ ile 1 yıl süresince belli programları uygulama yönünde söz veriyor. Gönüllü ve Buddy ile yüz yüze görüşmeler yapıyoruz. Herkesin ilgi alanları, oturdukları yer, yaşları bilgi olarak toplanıyor. Sonra bu kişiye en uygun arkadaş kim olabilir diye ekip olarak çalışıyoruz ve eşleştiriyoruz. Programa herkes dahil olabilir, yeter ki karşısına kendisinin mevcut yerleşim, ilgi alanı ve yaş gurubu şartlarında biri bulunsun. Arkadaş olanlar haftada 1 kez telefon, e-posta, kısa mesaj ya da sosyal medya iletişim araçlarından biri ile iletişim kuruyor. Ayda da en az iki kere yüz yüze görüşüyorlar. İlk eşleştirme çok heyecanlı oluyor, 20 gönüllü ve 20 buddy bir aradalar ama kim kiminle eşleşti belli değil, sonra sırayla anons edip eşleri tanıştırıyoruz.
-Proje nasıl devam edecek?
Best Buddies Turkey olarak, okulların açılmasıyla liselerdeki öğrencilere bir eşleştirme yapacağız. Bu konuda şu anda Kabataş Erkek Lisesi ve Eyüoğlu Koleji ile gönüllü olmak istiyorlar. Ardından pilot uygulama başlattığımız kurumsal sektör firmaları; REDEVCO ve VODAFONE’a hem yeni firmalar eklemek, hem de pilot proje firmalarındaki artan gönüllü taleplerini karşılamak için çalışma yapacağız. Internet sitesini yapan gönüllü arkadaşlarımız var, onu da yaz sonuna tamamlayacağız.
-Ne tarz organizasyonlar yapıyorsunuz?
Best Buddies organizasyonunda eşleştirme yapıldıktan sonra, arkadaş olmuş ikili kendi programlarını yapıyor, ancak biz de yılda bir kaç kez toplu olarak bir araya gelmeyi hedefliyoruz. Mart ayı Best Buddies ayı olarak tüm dünyada kutlanıyor. Yazınsa Best Buddy’leri bir hafta Alternatif Kamp Edremit’e davet edeceğiz. Bunun dışında önümüzdeki eğitim yılında, bir büyük İstanbul Turu’nu özel arabalarla yapabiliriz, burası şimdilik sürpriz olsun…
-Projede karşılaşılan zorluklar neler?
Bence en zoru önyargı, her iki tarafta da kuvvetli ön yargılar var, gönüllüler kendilerini engelli kişiler için sorumluluk yüklenecek bireyler sanıyorlar, aslında tam aksi, iki bireyde kendi sorumluluğunu alıyor. Ailelerde biz çocuklarımızı nasıl bırakacağız diyorlar, ikinci ayında iki önyargılar ortadan kalkıyor. İkisi yalnız geziyorlar ve iki arkadaş olarak zaman geçiriyorlar.
Projenin en büyük ihtiyacı bu algıları yıkmak yönünde, bir de dünyada bu konuya çok ciddi destekler geliyor. Best Buddies Merkezi’nin desteği AUDI tarafından sağlanıyor. Bizde otomotiv markaları bu konularda çok geri duruyorlar. Aslında bizim için mobil olabilme en önemli güç kaynağı, araba firmaları bu kavramlara alışmak engellileri kapsamak için özel araçlar tasarlıyorlar. Ben Türkiye’deki otomotiv sektörünün engellilerle ilgili çalışan sivil girişimlere gerçek destek sağlamak da geri durmasına anlam veremiyorum. Engelliler konusundaki girişimlere el uzatmaları ve destek olmaları için otomotiv sektöründen net adımlar bekliyorum.
-Projeye dâhil olmak isteyenler nasıl iletişime geçecekler?
Bize, sonbahardan itibaren www.bestbuddiesturkey.org sitesi üzerinden kayıt olabilirler. Bunun öncesinde de kendilerini tanıtan yazıları [email protected] adresine gönderirlerse onlara iletişime geçeriz.
Ofisten arayıp bilgi almak için 0 216 688 31 53 numaradan bize ulaşabilirler.