Kadıköy Belediyesi Ekolojik Yaşam Merkezi her yaş için düzenlediği atölye çalışmalarına devam ediyor. 10 Şubat’ta emekli tarih öğretmeni Nebahat Kavak tarafından verilen el yapımı kâğıt atölyesinde Kadıköylüler hem kâğıdın binlerce yıllık tarihini hem de çevreye zarar vermeden geri dönüşüm gibi doğal yöntemlerle, kâğıt yapımını öğrendi.
NEDEN EL YAPIMI KÂĞIT?
El yapımı kâğıdın en büyük özelliğinin yıllara meydan okuması olduğunu söyleyen Kavak, “10 yıl önce aldığınız kitaba bugün baktığınızda renginin değişip sarardığını göreceksiniz. Hatta sonrasında öbek öbek kahverengi noktalar oluşmaya başlayacak. Çünkü kâğıdın içindeki asit onu yavaş yavaş tüketiyor” dedi. 50 yıl önce basılan kitapların koptuğunu kaydeden Kavak, “El yazmalarının olduğu kütüphaneye gidin, arşive girin sayfaları açın sanki bugün yazılmış, kâğıt bugün kullanılmış gibi. Neden, çünkü her şey doğal o yüzden el yapımı kâğıt” şeklinde konuştu. Kavak, ayrıca 1 el yapımı doğal kâğıt üretimi için 1 litre su kullanılıyorsa, fabrikada 10 litre su kullanıldığını vurguladı.
GERİ DÖNÜŞÜM
Kâğıdın çöp olmadığını ve mutlaka geri dönüşüme atılmasını gerektiğinin altını çizen Kavak, geri dönüşüme uğrayabilecek kağıtları söyle açıkladı: “İçerisinde plastik olan hiçbir ürünü geri dönüştüremezsiniz. Bir kâğıdı buruşturduğunuzda hemen eski formuna geri dönmüyorsa onda plastik vardır. Ama kâğıt, olduğu gibi kalıyorsa o lif üretimidir, kullanabilirsiniz. Okulda dağıtılan kitaplar, öğrencilerin kullandığı defterler, yumurta kolileri ve A4 kağıtları da geri dönüşüm için idealdir.”
“ÜLKEMDE KAĞIT FABRİKASI KURACAĞIM”
Atatürk’ün aklını en çok kurcalayan konulardan birinin kâğıt olduğunu vurgulayan Kavak, Türkiye’de kâğıdın gelişimini şöyle anlattı: “Cumhuriyetin ilk yıllarında, kağıt tamamen yabancıların elinde ve asla formülleri verilmiyor. Bir mühendis çıkıyor ve ‘ben bunu yapacağım’ diyor ve Avrupa’ya kâğıt yapımını öğrenmeye gidiyor, atölyelerde çıraklık yapıyor. Kâğıt yapımını iyice öğrenince ona Avrupalılar ‘gitme yeni kurulan bir ülke sana ne kadar maaş verebilir’ diyor. O ise ‘ben gideceğim ve ülkemde kâğıt fabrikası kuracağım’ diyor. Gelip İsmet Paşa ve Atatürk ile konuşuyor, Sümerbank ve arkasından SEKA (Türkiye Selüloz ve Kâğıt Fabrikaları) kuruluyor. Gece gündüz uyumadan çalışıyor, bu mühendis Mehmet Ali Kağıtçı. İlk defa gerçek bir gazete kâğıdı 18 Nisan’da basılıyor. O dönem gazeteler dört gün önceden basıldığı için 23 Nisan’ın gazetesini basıyorlar ve Atatürk’e sunuyorlar. Atatürk gazeteyi alıyor, seviyor ve yanağına koyuyor o kadar mutlu oluyor ki ve ‘işte bu gördüğünüz medeniyetin hamurudur’ diyor.
“EL YAPIMI KAĞIDIMI YAPMAK ÇOK GÜZELDİ”
Caddebostan mahallesinden, Zeynep Erberdi, “Atölyeyi çok verimli buldum, kendi el yapımı kağıdımı yapmak çok güzeldi. Halk Eğitim’de linol baskı kursuna da gidiyorum, onları kendi yaptığım kâğıda basmanın çok güzel olacağını düşünüyorum” dedi.
“BENİM İÇİN KADIKÖY’ÜN AYRI BİR YERİ VAR”
Kavak, Kadıköy Belediyesi ile yolunun kesişmesini şöyle anlattı: “Yedi sene önce, Taksim Meydanı’nda 4007 TÜBİTAK Bilim Fuarı’nı yapıyorduk, o gün canlı yayın yapıldı ve o yayını dönemin Kadıköy Belediye Başkanı Aykut Nuhoğlu izlemiş. Çevre Müdürlüğü beni aradı ve ‘3-4-5 Haziran’da Çevre Festivali’miz var katılır mısınız’ diye sordu. Festivalde üç gün boyunca, sabahtan akşama kadar atölye yaptım. İnanılmaz bir ilgi oldu sanatçılar ve ressamlar geldi. Benim için Kadıköy’ün ayrı bir yeri var. Burada çok büyük bir ilgi var, atölyelere katılım hemen doluyor. Bunun Kadıköy’ün sanatçı alt yapısıyla da doğrudan bir bağlantısı var. Ama bizim çıkışımız, Kadıköy Belediyesi’nin yaptığı Çevre Festivali ile başladı ve ondan sonra bir iş fikrine dönüştü”.