Kadıköy kokularının peşinde 9 saat

Kadıköy’de düzenlenen koku turuna katıldım, rehberim burnumdu! Semtimin sokaklarında, kokuların peşinden gittim.

19 Aralık 2014 - 12:53
Gökçe UYGUN

 
Geçen haftalarda yine 2. İstanbul Tasarım bienali kapsamında düzenlenen Kadıköy ses yürüyüşüne katılmış, Kadıköy’ü gözlerim kapalı halde gezmiş ve duyduğum/duyamadığım sesleri siz okurlarımıza anlatmıştım. Bu seferki yürüyüşümüzün teması koku... Koku uzmanı Cansu Şekular’ın yürütücülüğünde gerçekleşen Koku Tasarım Rotası için Aralık ayının 13’ünde, soğuk bir cumartesi sabahı  Kadıköy İskelesi’nde buluştuk. Yürüyüşe gelirken yapmamız, daha doğrusu yapmamamız gereken tek şey, herhangi bir parfüm kullanmamaktı. Yürüyüşümüzün rotası  Yeldeğirmeni/Kadıköy Çarşı ve Moda ekseniydi. Öncelikle şunu söylemek gerek ki bu bir koku yürüyüşüydü ancak yürüyüş boyunca Cansu Şekular’ın verdiği tarihi bilgiler sayesinde kültür turuna çıkmış gibi de hissettik.
REHBERİMİZ; BURNUMUZ!
Cansu Şekular’ın söylediğine göre, koku aşağıdan yukarıya doğru yükselir, hatta köpekler de o yüzden sürekli yerleri koklayarak gezerler. Bu nedenle biz de tur boyunca ‘adeta bir köpek gibi’ Kadıköy’ün kuytularını koklayarak gezdik. Kimi zaman bir okula, kimi zaman bir kiliseye/camiye, kimi zaman da bir kitapçıya girdik. Kapsül mekânlara hapsolmuş kokuları (mesela sahaftaki eski kitap kokusu) hissettik, o mekândan dışarıya çıkınca aniden yüzümüze vuran sokağın kokusuyla yüzleştik. Daha önce hiç fark etmediğimiz kokuları duyumsadık, duyduğumuz kokuları tanımlamaya çalıştık
TAK’TA KOKU OYUNLARI
Yürüyüş duraklarımızdan biri de Tasarım Atölyesi Kadıköy’dü. Burada eğlenceli bir koku oyunu oyandık. Gözlerimiz bağlandı, Cansu’nun yanında getirdiği minik koku şişelerini koklayıp, o kokunun ne olduğunu tahmin etmeye çalıştık. İlginç sonuçlar da ortaya çıkmadı değil; örneğin gruptaki herkesin kötü bulduğu bir kokuya, benim ‘Çok da fena değilmiş’ dememdi!
Kokuyu tanımlamanın, kültürel kodlarla da ilişkisi olduğunu fark ettik. Grubumuzun Belçikalı katılımcısına gülsuyu kokusu ‘babaannesinin bahçesini’ anımsatırken,  biz Türkiyeliler için gülsuyunun hem dini hem gıdasal (güllaç) çağrışımları oldu. Koku ve yemek ilişkisine de eğildik. TAK’ta bize ikram edilen çayları, Cansu’nun önerisiyle önce burnumuzu kapatarak yani koklamadan içtik. Ağzımızın içindeki sıcak bir sıvıydı ama neydi?! Tat alma duygusuyla koku almanın doğrudan ilişkisini de böylece test etmiş olduk. 9 saate yakın süren koku yürüyüşümüz sonladığında Kadıköy’ü bir de kokularıyla keşfetmiş olmanın hazzını yaşıyorduk.
KADIKÖY’Ü KOKLAYAN KADIN!
İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültürel İncelemeler Yüksek Lisans Programı öğrencisi, koku ve kültür üzerine çalışan Cansu Şekular’ın “Koku, Mekân ve Hafıza” üzerine çalıştığı yüksek lisans tezi kapsamında bir “Kadıköy Koku Haritası” bulunuyor. Bu harita ile “Yaşadığımız çevreye atfettiğimiz çeşitli anlamların, sakladığımız anıların ve çevredeki kokusal değişimlerin bizim üzerimizdeki duygusal etkileri nelerdir?” sorusuna yanıt arayan Şekular, açıp kapamanın mümkün olmadığı tek duyu olan kokunun, kenti algılayış biçimimiz ve kent deneyimimiz üzerindeki etkisini inceliyor. Sokaklarını arşınladığımız Kadıköy’ün kokularını, Türkiye’de ilk kez yapılan koku haritası örneği ile ele alan, kendisi de Kadıköylü olan Şekular, “Günde 20-25 bin nefes alıyoruz. Her nefes bir koku demek. Acaba koku duyumuzun ne kadar farkındayız? Her gün kullandığımız parfümün kokusunu içimize çekip, bunun farkındalığıyla yaşarken; ömrümüzü geçirdiğimiz /mekânın/kentin kokusunu bilmememiz bizi neredeyse anozmik (koku körü) hale getirmez mi?” diye soruyor. “Koku, sokaklara hapsolmuş çekilmeyen fotolar demek” tanımını yapan Şekular’ın, ‘Kadıköy’ün kokusu’na dair öznel tespiti ise şöyle: “Kadıköy'ün, bu güzel coğrafyanın, sandığımız kadar romantik ve renkli kokulara ev sahipliği yapmadığını gördüm. Kadıköy mevcut insan sirkülasyonu ve yoğun tüketim sayesinde yaşanmışlık kokuyor. Eğer somutlaştırmam gerekirse bu bir baharat olur. Örneğin,taze çekilmiş karabiber kokusu. Tazelik ve acılığın bir arada olduğu, adeta tamamlayıcı bir aroma gibi…”

SEMTİNİ KOKLA
Koku turunu tek başına yapmak isteyenlere ipuçları;
-Yürüyün! Sokakların/mekânların kokusunu keşfetmek için toplu taşıma/özel araca ihtiyacınız yok.
-Bir sokağın başında durun, nefes alın ve bir koku kaynağı keşfetmeye çalışın. Ve üzerine düşünün; ‘Bu kokuyu ilk nerede duymuştunuz?’, ‘Size anımsattığı duygu nedir?’ gibi.
-Tarihe not düşer gibi sokakların kokularını not alın. Böylece kendinize ait koku haritaları yaratmış olacaksınız.

KOKUNUN SÖZLÜĞÜ
Koku hakkında konuşabileceğimiz ortak bir dilin olmadığından yola çıkan tasarımcı Sissel Tolaas ve Cansu Şekular, 2. İstanbul Tasarım Bienali için, ‘Nasola Koku Sözlüğü’ hazırladı. Bu sözlüğün amacı kokuları tarif etme alışkanlıklarımızı değiştirmek. Kokulara özel yeni bir dağarcık yaratılan sözlükte, örneğin kebap ve parfümün birleşimine “docasa”, metal araba parçalarıyla ter kokusu birleşimine “casca” deniliyor.
 
 
 
 

ARŞİV