Kadıköy sokaklarında keşfe çıkan bir grup insan... Belirli periyodlarla farklı semtlerde yürüyor, gözlemliyorlar, fotoğraflar çekip, notlar alıyorlar. Sonra bir araya gelip gözlemlerini paylaşıyorlar. Elde edilen veriler de kamuoyuna sunuluyor. Amaç şehre yönelik farkındalık yaratmak.
‘’Uzun Yol’’ adlı bu etkinlik serisini 34728 Mimarlık ve Tasarım Atölyesi Kadıköy (TAK) birlikte düzenliyorlar. Detayları, Caddebostan’da yaşayan iki komşu olan mimarlar Tolgay Keskin ve Tarık Emre Kırhallı’ya sorduk.
Tolgay: Farklı mimari tasarım ofislerinde çalıştım. İTÜ Mimari Tasarımda Bilişim Yüksek Lisans Programı’nda eğitim aldım. Aynı zamanda Bahçeşehir Üniversitesi Caz Okulu mezunu bir caz vokaliyim, İstanbul’un çeşitli caz mekanlarında konserler veriyoruz. “Yaratan Disiplinler” isimli konuşma ve açık sohbet serisini Kadıköy kafelerinde ücretsiz ve halka açık olarak düzenliyorum.
Emre: Işık Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak çalıştım. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Bina Bilgisi Yüksek Lisans Programı’nda akademik eğitimimi sürdürüyorum. Tolgay ile birlikte geleneksel mimari projelendirme ve uygulama amacının yanında, çeşitli ölçeklerde araştırmalar, analizler ve atölye çalışmaları da yürütmek amacıyla 2016 yılında kurulan 34728 Mimarlık/Tasarım’ın kurucu ortaklarıyız.
Mahallelerle tanışma yolunda özgün bir haritalama deneyimi. Gezerek fark ettiklerimizi başkalarıyla paylaşarak çevremize yönelik farkındalık arttırma çalışması. Mahallelerimize taze, özgün ve bilinçli bir bakışa sahip olmak için hafta sonları düzenlenen, bilgilendirme, keşif ve sunum aşamalarından oluşan 4 saatlik bir gezi etkinliği.
Küçük ebatlı başladı, evrimleşerek devam ediyor. İlk aşamalarda, katılımcıların belirlenen mahallelerde yaptıkları yürüyüşlerin ardından, fark ettiklerini birbirlerine aktaracakları bir kaynaşma etkinliği olarak düşünüldü. Sonra, bu yürüyüşlerden gelen görsel öğeler, ses kayıtları veya somut nesneler halinde toplanıp arşivlenmesi ve herkesin anlayabileceği bir şekilde sunularak herkese açık bir veri tabanına dönüştürülmesi fikriyle de gelişti.
Bugün Uzun Yol, 100’ün üzerinde katılımcıya sahip bir Facebook topluluğu haline geldi. Şimdi de Tasarım Atölyesi Kadıköy ailesinden Özlem Serdar ve Burçin Çevik ile birlikte çalışıyoruz. Bu ortaklık sayesinde daha da gelişme yolunda ilerliyoruz.
MAHALLELERİ FARKETMEK…
Amacımız, bir hafta sonu gününü keyifli geçirerek, yeni kişilerle tanışarak, çevremize ve mahallelere karşı farkındalık kazanmak, bir mahalleye ilgilerimiz doğrultusunda özgün şekilde bakabilmek ve bulgularımızı belgeleyebilmek, başkalarına aktarabilmek ve sonunda da önyargılarımızı kırarak etraflıca ve nedensellikler çerçevesinde bulgularımızı değerlendirebilmek.
Öncelikle, seçilen semtin, katılımcılara dağıtılacak bir krokisi hazırlanıyor. Facebook üzerinden etkinlik açılıyor ve duyuruluyor. Bir hafta sonu, seçilen mahallede bir kafede veya Tasarım Atölyesi Kadıköy’de toplanıyoruz. Ön bilgilendirmeden sonra, katılımcı belirlenen alan içerisinde gezeceği rotayı ve araştıracağı konuyu özgürce seçiyor. Gezi süresince fark ettiklerini, karşılaştıklarını ve keşiflerini fotoğraf, video, ses kaydı, analizler, nesne toplama vb. yöntemlerle belgeliyor. Bir yandan da rotalarını, keşiflerini ve fikirlerini onlara verilen haritalara işliyorlar. Belirlenen süre sonunda, belirlenen mekânda toplanılıyor. Her katılımcı topladıkları veriler üzerinden (ses kayıtları, toplanan malzemeler, fotoğraflar, yazılı notlar…) fark ettiklerini sunuyor. Görüşler bildiriliyor, üzerine konuşuluyor. Katılımcılı etap bitiyor.
MAHALLENİN GÖNÜLLÜ DEDEKTİFLERİ!
Katılımcılar, keşiflerinin dijital dosyalarını bize aktarıyorlar. Böylece ham bir dijital havuz oluşuyor. Ardından bu havuzdaki görsel ve işitsel belgeler üzerinden katılımcı serüvenini anlatıyor. Bu sırada katılımcılara konu ve rotalarını seçme nedenlerini, belgeleme yöntemlerini, keşif öncesi beklentilerinin ne olduğunu, keşifte ne bulduklarını ve bulguları sonucundaki duygularını ve yorumları soruyoruz. Hep birlikte bu konuşmaya katkıda bulunup arada olabilecek bilgi eksikliklerimizi gideriyoruz; yani çevremizden öğrendiğimiz kadar birbirimizden de öğreniyoruz. Nihayetinde de, önyargılardan sıyrılıp nedensellikler üzerinden bir mahallenin yaşamını bir detektif gibi gözlemliyoruz.
Dijital havuzumuzda toplanan verileri de biz çeşitli tablolar ve analiz grafikleri ile sunum haline getiriyoruz. Sunum haline getirilen tüm bulguları, haritaları, grafikleri ve yorumları da Facebook’ta Uzun Yol grubunda paylaşıyoruz. İnsanlar isterlerse etkinlik dışında da bu rotaları tekrar edebiliyor, değişiklikleri belirleyip güncellenmesini talep edebiliyor.
Tolgay: Bu haritanın özgünlüğü katılımcının inceleme konusunu ve rotasını kendisinin özgürce belirlemesinden kaynaklanıyor. Böylelikle, örneğin, sokaktaki mama kaplarının gözlendiği noktalar bir haritada yer bulabiliyor veya sokaklardaki mozaik kaplama cepheli binaların işaretlendiği bir harita ortaya çıkabiliyor. Öznel bir duygu haritasından tutun bir koku haritasına kadar potansiyel bir yelpaze var. Bütün bu haritaların toplamı da mahalle ve hatta sokakların yaşantısı hakkında yaşam ile iç içe veriler barındıran bir veri tabanı sunuyor.
Emre: Hem fiziksel hem de zihinsel, mecazi bir harita… Verilen krokinin üzerine yürünen rotaların, araştırılan konuların, yapılan keşiflerin, toplanan içeriklerin ve toplandıkları yerlerin işlendiği, yalnızca yön ve konum bilgisini aktarmaktan öteye geçen bir harita…
Katılım her yaş ve meslekten kişiye açık ve ücretsiz. Bir şekilde etkinlikten haberi olan, çok çeşitli meslek ve yaş grubundan kişiler geldi. Böylece, çok zengin bakış açıları, ilginç fikirler ve uzmanlık bilgileri ile, değerlendirme sunumlarımız başarılı geçti. Zaten önemli olan bir hafta sonu gününün hiçbir katılımcı için işkence haline gelmemesi. Bu yüzden katılımcılar 2 saat keşif süresi içinde istedikleri kadar mola verebilirler, istedikleri zamanda keşfi bitirebilirler, istedikleri kadar gezebilirler. Önemli olan kendi ritimlerinde çevrelerini incelemeleri...
İlk etkinliğimizi geçen yaz Haziran’da yaptık. Bostancı-Caddebostan mahalleleri arasında Bağdat Caddesi ile Çetin Emeç Bulvarı sınırlarında iki kere, Yeldeğirmeni mahallesinde üç kere, Karaköy’de ise bir kere olmak üzere, üç farklı keşif sahasında toplam altı etkinlik yaptık. Bu 6 farklı geziye de çok farklı yaş ve mesleklerden toplam 30 katılımcı dahil oldu.
Gezmek için daha uygun hava koşulları olması amacıyla gezilerimizi Mayıs, Temmuz ve Eylül aylarında düzenledik. Ancak, olumsuz nitelendirilebilecek çevresel koşulların da analizlere farklı girdiler olarak dönebileceğini düşünüyoruz. Örneğin Yeldeğirmeni’nde yağmura yakalanmadan yürünebilecek yaya rotaların belirlenmesi…
Şimdiye kadar yapılan 6 adet keşiften ilk 5’ini biz düzenlemiştik. Tasarım Atölyesi Kadıköy’ün ROTA programı ile ortak olarak 21 Ocak’ta 6. etkinliğimizi Yeldeğirmeni’nde gerçekleştirdik.
İlginç konular üzerine keşifler yapıldı: kiralık daire sayıları, inşaat şirketi vaatleri, fırtına sonrası yıkılan ağaçlar, kaldırım ve yol cepheleri, mozaik cepheli binalar, bayraklar, kafe isimleri ve logoları, han girişleri, grafitiler, yerlere atılan çöpler, kent mobilyaları ve teknik aksesuarları, sanayi ve yapı ürünü dükkanları…
Tasarım Atölyesi Kadıköy’de yapılan etkinliğimize de, içlerinde mütercim tercüman, mimar, torna ustası ve şehir plancı gibi çeşitli meslek dallarından, cinsiyet ve yaş gruplarından bireyler katıldı. Mahallenin eski sakinlerinin mahallenin güncel durumlarıyla ilgili görüşlerini ortaya koydukları ses kayıtları toplandı. Değişim halindeki mekanlar, yeni açılan dükkanlar belirlendi. Mozaik cepheye sahip yapıların tespiti ve sınıflandırılması gerçekleşti. Tabii ki bunlar kişisel rotalar ve mesafeler çerçevesinde oldu.
KADIKÖY’ÜN ÇEŞİTLİLİĞİ
Bazı öğelerin çok fazla olabileceğini düşünüp, sonra inceleyip keşfedince o kadar da çoğunlukta olmadığını, ancak stratejik konumlanış veya kişisel algı nedeniyle etkisinin büyük olduğunu keşfedebiliyoruz. (Bir yürüyüş sırasında Bağdat Caddesi yaya yolunda karşılaşılanlar, kırmızıyla işaretlenmiş)
Örneğin mozaik kaplama cepheye sahip yapıların diğer mahallelere oranla daha çok olduğu, ancak mahalle içinde de diğer türde cephelere kıyasla bir baskınlık göstermediği keşfedildi. Veya grafiti türlerinin tarz ve mesaj içeriklerinin mahalleler arasındaki değişimi belgelendi. Nitekim eski konutlardaki yaşam belirtileri sokaklardan incelendi.
Yapılan röportajlarla mahallenin kültürel zenginliği, tespit ve fotoğraflamalarla da yapı stokunun çeşitliliği bir daha ortaya kondu. Değişim halindeki mekanlar, dükkanların belirlenmesiyle mahalle çeperindeki an itibariyle aktif noktaların yerleri açığa çıktı. Bunlar yabancı olduğumuz başlıklar ve detaylar olmamakla birlikte, bu kadar belirgin bir analizlerinin de daha önce yapılmadığına inanıyoruz.
Semtin bünyesindeki inanılmaz kültürel, fiziksel ve değer yönündeki çeşitliliğin ve zenginliğin biraz daha farkına vardık. Bu farkındalık, etkinlik katılımcılarının, bolluğuyla doğru orantılı oldu. Kadıköy’de şu konular gözlemlendi: İnşaat şirketi vaatleri, mama kapları, fırtınada yıkılan ağaçlar, bayraklar, zemin kat kullanım işlevlerine göre sokakların puanlanması, kiralık daireler, yerdeki çöpler, Yeldeğirmeni’nde bir yaşam tarzı analizi, apartman önü kullanımları, boşaltılmış zemin kat ticari işlevleri…
Emre: Ben, Caddebostan-Bostancı rotasında, kentsel dönüşüm firmalarının ilginç denilebilecek vaatleri ve mevcut yapıların açık alan kullanımları (bahçe mi, açık otopark mı, bina altındaki dükkânın kullanımına ait sert zemin mi…) ve haritalarda gözükmeyen gizli yaya geçişleri-yolları; Yeldeğirmeni’nde de mahalle çeperinin değişim dinamikleri ve yapı adaları ortalarında kalan boş alanların kullanımları (büyük oranda tahminen kayıtlı(?) otopark) hakkında kapsamlı bir bilgi birikimine sahip oldum.
Tolgay: Benim incelediğim konulara yönelik önemli bir gözlemim, yapıların zemin kat kullanımının sokak canlılığına katkısında ne kadar etkili olduğu. Konut işlevi ile kullanılan zemin katlar sokağa güvenli ve sıcak bir his veriyor. Uzun saatler açık kalabilecek ve kamuya açık ticaret işlevleri ise sokak canlılık ve dinamiğini sağlıyor. Ofis ve apartman lobisi kullanımları ise belli saatlerde sokağın canlılığını öldürüyor. Sokağın canlılığını asıl bitiren ve tehlike hissi oluşturanlar ise boş bırakılan daireler ve inşaatlar…
DÖNÜŞEN KADIKÖY’Ü BELGELİYORLAR
Tolgay: Caddebostan ve Kadıköy benim İstanbul’da yaşadığım 16 senenin büyük çoğunluğunu geçirdiğim yer. Sokaklar, mahalleler ve kentler insan yaşamlarının sahnesi, nesnesi, aktörü ve hele ekmek teknesi olan bir organizmadır ve doğal olarak insanlarla birlikte yaşar, değişir ve evrimleşir. Yapılı çevrenin inşası ve sorumluluğu her ne kadar tamamen mahallede yaşayan komşuda olmasa da oradaki canlılık ve hatıra imgelemini (buna mahallenin ruhu diyebiliriz) oluşturacak kişiler oranın sakinleri ve ziyaretçileridir. Bir yapılı çevre mahalleliye bazı davranış şekillerini dikte edebilir veya bazı şeylere imkân vermeyebilir. Yine de ben bu tip durumlarda aksiyon seçimlerinin ve çözüm fikirlerinin mahalleli ve ziyaretçilerin niyetinde olduğuna inanıyorum. Yani ne şekilde inşa edilmiş olursa olsun, her mekân kullanıcısının tercihlerine göre her türlü ruha bürünebilir. Bu onun o zamanki yüzüdür, maskesidir. O çağlar ve koşullardaki yaşam tarzıdır ve bu bence doğa kanunları kadar doğaldır. Biz de bu proje ile aslında kente bakarken bu çağ ve koşulların ruhunu tarihsel süreç, bağlam, öznel tercihler ve yönelimler dahilinde araştırıyoruz ve geleceğe de aslında mahalle yaşantısına dair ayna niteliğinde bir envanter sunuyoruz. Belki de ileride de bizim belgelerimize bakıldığında bazı şeylerin değişmiş olabileceği, ancak (bizim de her keşifte de fark ettiğimiz gibi) bazı şeylerin de özünün aynı kalıp daha da zenginleştiği gözlemlenebilecek. Bu da aslında değişimin belki de her zaman çizgisel veya yozlaşan biçimde değil, döngüsel (hele bazen dikey) ve evrimleşen/farklılaşan bir şekilde olduğuna yönelik bir ipucu verecektir.
Emre: Projenin ortaya çıkma sebeplerinden biri de böyle bir değişimin belgelenmesiydi. Maalesef Kadıköy, kentsel dönüşüm nedeniyle karakterini yitirme tehdidiyle yüz yüze. Deprem riski olan veya çeşitli nedenlerle olduğu öne sürülen pek çok yapı yıkılıp yerlerine hızlıca yenileri yapılmakta, bu arada da yapılı çevrede, bağlamdaki çeşitlilik, özgünlük de yitirilmekte. 28 senedir içinde bulunduğum Bağdat Caddesi yakın çevresinden bir örnek verirsek: Bu bölgede yakın bir zamana kadar büyük oranda 4-5 katlı, kiminin altında mahalle ölçeğinde ticari alanların, manavın, bakkalın, kırtasiyenin yer aldığı, bahçe içerisinde yapılar bulunmaktaydı. Şimdi ise bunların yerlerinde 10-15 katlı, bahçesi dahi olmayan, altlarında kimi durumda tekil büyük ticari alanlar olan, görünüşleri, malzemeleri ve kurguları birbirleriyle neredeyse tıpatıp aynı yapılar bulunuyor. Hem mahallelerin karakterlerini oluşturmada büyük oranda etkili olan yapılı çevreye ait öğeler fiziksel anlamda yok oluyor, hem de, bunun ardından, beraberindeki hatıralar ve değerler zamanla yerleşimcilerin ve ziyaretçilerin zihinlerinden siliniyor, ortada bir şey kalmıyor. Böyle bir haritalama, keşfetme ve arşivleme hareketi ve buna yönelik bir bilincin, bakışın kazandırılması, hevesin uyandırılmasıyla, bir değişim kaçınılmazsa bile bazı şeyler yitirilmeden, tekdüzeleşmeden gerçekleşmesi mümkün hale gelebilir.
Yeldeğirmeni’nde her ay etkinliklerimiz sürecek. Ön kayıtlı ve kontenjanlı olacak bu etkinliklere katılımcı olarak başvurulabileceği gibi keşif sonrası değerlendirme konuşmasına da herkes izleyici ve bilgilendirici olarak davetlidir. Ayrıca Koşuyolu-Altunizade, Fenerbahçe-Kızıltoprak, Fener-Balat ve yine Bostancı-Caddebostan arası Bağdat Caddesi ile demir yolu sınırlarındaki bölgede keşifler yapmayı planlıyoruz. Diğer semtlerde olabilecek etkinlikler için Facebook sayfamız (https://www.facebook.com/groups/736990589710776/) takip edilebilir. Ayrıca Tasarım Atölyesi Kadıköy ile bu süreci gelecekte daha da çeşitlendirip geliştirmek ve sonunda da bir yayın ve mobil uygulamaya dönüştürme çalışmalarımız sürüyor.