Kadıköy'ün Adanalı davulcusu

Kadıköy’ün Adanalı davulcusu Hasan Çeler ile Kadıköy sokaklarında davul çalmaya çıktık…

16 Haziran 2016 - 10:45
Gökçe UYGUN
Fotoğraf: Tolga Can ŞİŞMAN
Ramazan gecelerinde, niyetli olanlar güvenli evlerinde sahura kalkarken onlara sokaklardan yükselen nağmelerle eşlik eden Ramazan davulcularını hiç merak ettiniz mi? Ramazan ayını yaşadığımız şu günlerde, sizleri bu ayın vazgeçilmezlerinden olan Ramazan davulcusu ile buluşturuyoruz.

Otomobilli davulcular!
Ramazan davulcusu arayışımız bir sahur vakti Kadıköy sokaklarında başlıyor. Amacımız davulcunun bir gecesine tanıklık etmek. Ama nafile… Neden derseniz? Devir değişmiş de ondan! Artık davulcuların çoğu, sırtta asma davul elde davul sopası sokakları adım adım tabana kuvvet arşınlamak yerinde bir motosiklet yahut arabanın arkasına binerek çalıyorlar davullarını. Hal böyle olunca, biz yayan gazeteciler davulcuyu yakalamakta zorlanıyoruz. Kadıköy sokakları kazan, biz kepçe yürüyoruz. Bir davulcu ile röportaj hayalimizden vazgeçmek üzereyken, az ileriki sokaktan bir davul sesi daha geliyor. Koşarak sesin geldiği yöne gidiyoruz ve davulcu Hasan ile karşılaşıyoruz. Neyse ki Hasan geleneksel bir davulcu. İşini yürüyerek yaptığı için işini, onu yakalamamız zor olmuyor. Bir çay molası veriyor bizim için ve başlıyor anlatmaya…

Mevsimlik işçi; davulcu Hasan
Hasan Çeler, Adanalı. Henüz 19 yaşında. Genç yaşına rağmen evli ve üstelik 2 çocuk da babası. Toplam 9 kardeşler. Yaşı nispeten büyük olan 5 kardeş, yanlarına eşlerini ve çocuklarını da alıp İstanbul'a gelmişler. 1 aylığına Ramazan davulculuğu yapmaya. Bir nevi mevsimlik işçiler yani onlar. Kadıköy İtfaiyesi’nin yakınlarında boş bir binada kalıyorlar yaklaşık 15 kişi, başlarını 1 aylığına da olsa sokacak düzgün bir ev bulana dek.

Davul sonrası sahur
9 senedir davulculuk yapan Hasan bu işe nasıl başladığını anlatıyor; “Davulculuk bizde aile mesleği. Babam da davulcuydu. Yaklaşık 15 sene burada Kadıköy’de çaldı o, şimdi biz çalıyoruz. Adana’dan buraya 1 aylığına halkımıza hizmet için geldik…’’ Belki biz şehirliler için Ramazan davulcusu sadece ‘nostaljik’ bir gelenek. Hasan ve daha niceleri için ise ‘ekmek kapısı’. Zira bakması gereken bir ailesi ve ameliyat olmayı bekleyen hasta bir babası var. Bu nedenle Hasan, bir gecede kilometrelerce yol yürüyor. Hasan’a arabayla gezen davulcuları anımsatıyorum, ‘Abla onlar tuzu kuru olanlar…’ yorumunu yapıyor. Kendi sahurunu davul sonrası evinde ailesiyle yapan Hasan, her gece aşağı yukarı 01.30 ile 03.30 arası, yani yaklaşık 2 saat yürüyerek davul çalıyor. Peki yorulmuyor mu? “Yorulmaz olur muyum abla? Biz de insanız. Ama ne yaparsın, ekmek parası. ”

Baba yadigarı Kadıköy…
Peki Hasan neden Kadıköy’de davulculuk yapmayı tercih etmiş? “Başka taraflardan daha iyi burası. Başka yerler pek tekin değil ama Kadıköy güvenli. Bir de bu sokaklar bize baba yadigarı…” Ramazan’da o bindik melodi Ramazan havası çalınıyor elbette. Ama biri camdan çıkıp başka şarkı istediği de oluyormuş. O zaman çiftetelli bile çalıyormuş Hasan. Ne zorlukları var bu işin, öğrenmek istiyorum. Mesela köpekler filan kovalıyor mu davulcuları? Hasan anlatıyor; “Çok köpek kovaladı tabi. Bazı yerlerde evsizi, ayyaşı sataşıyor mesela. Ama en çok zoruma giden ne biliyor musun? Dilenci gibi görülmek…” Tam da bu nedenle Hasan ve daha pek çok davulcu devletin kendilerine aylık bağlamasını istiyor; “Sabit bir maaşımız olsa da, insanlara kulluk etmeden, rahat rahat çalsak davulumuzu. Bu da bizim hayalimiz…”

“Eski köye yeni adet olmaz”
Ramazan davulcuları son model cep telefonlarının olmadığı eski zamanlarda çok daha elzem bir meslekti. Peki ya şimdi? “Biz bu gelenekselliği yaşatmaya çalışıyoruz. Hem emin olun ki biri saatini kurmayı unutmuyorsa, öteki unutuyor. Bazen bir apartmanın önünden geçerken biri çıkar cama, ‘Ya telefonlarımız var, ne gerek var davula’ der. Ötekisi de çıkıp ‘Eski köye yeni adet olmaz. Ramazan davulcusu bizim geleneğimiz’ diye bizden yana konuşur” diyor Hasan.
Saat ilerliyor. Bizim eve, Hasan’ın da sokaklara dönme zamanı geliyor. Son olarak,  davulculuğu sevip sevmediğini soruyorum. Davulunu omzuna takıp, karanlık sokaklarda kaybolmadan evvel yanıt veriyor; “Seviyorum elbet. Sevmezsem yapamam ki…”

ARŞİV