Kadıköy’ün en ünlü sakini olan Boğa heykeli, 30 yıla yakın süredir yaşadığı evinden ayrılma endişesi yaşıyor!
Gökçe UYGUN
Bildiğiniz üzere geçtiğimiz günlerde Kadıköy’de bir Boğa krizi patladı.. Milli Saraylar Müzecilik ve Tanıtım Başkanlığı, Kadıköy’ün en önemli simgelerinden, buluşmaların ve yol tariflerinin vazgeçilmesi, eylemlerin başlangıç noktası, hatıra fotoğraflarının değişmez objesi olanAltıyol’daki tarihi Boğa heykelini, Beylerbeyi Sarayı'ndaki eşinin yanına taşınması için Kadıköy Belediyesi'nden istemişti. Oysa Kadıköy Belediyesi, “Bu heykel Kadıköylülerindir” diyerek Boğa’yı vermekten yana değil. Belediye, “Dövüşen Boğa”yı vermediği gibi, ikizi olarak imal edilen ve şu an Beylerbeyi Sarayı'nın bahçesinde bulunan “Böğüren Boğa”yı da Kadıköy’e istiyor. Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk de “Eğer eşi ile buluşturmak isteniyorsa, eşini de bize versinler Altıyol’a koyup buluşturalım. Kadıköy’ün simgesi olan bu heykelin karşısına, Beylerbeyi Sarayı’nda hapsedilen Böğüren Boğa’yı da istiyoruz” diyor.
KADIKÖY’ÜN ‘FRANSIZ’ BOĞA’SI 149 YILDIR TÜRKİYE'DE..
Kadıköy’ün Boğa Heykeli, uzun yıllar çeşitli noktaları dolaştıktan sonra Altıyol’a konuldu ve burada Kadıköy ile özdeşleşti. Peki Boğa ne zaman, nerede, kim tarafından yapıldı ve Türkiye'ye yolculuğu nasıl gerçekleşti? Bu soruların yanıtları çok net olmasa da, farklı kaynaklarda değişik şekillerde yer alan bilgileri Gazete Kadıköy okurları için derledik...
Bir anlatıya göre Sultan Abdülaziz, Fransız sanatçı Rouillard’a çok sayıda heykel sipariş eder. Boğa da bunlardan biridir. İstanbul’a getirilen ‘Dövüşen Boğa’ heykelinin saray dışına nasıl çıktığı bilinmese de, Yıldız Sarayı bahçesinden sonra ilk görüldüğü yerin Bilezikçi Çiftliği olduğu söyleniyor. Münevver Ayaşlı ‘Dersaadet’ adlı kitabında Bilezikçi Çiftliği’yle ilgili şu bilgileri verir: “Enver Paşa’nın memleketten firarından sonra da, güzelim çiftliği Mahmut Muhtar Paşa satın almıştı. Çiftlikte çok kıymetli bronz heykelleri vardı. Bilhassa at, boğa, geyik heykelleri müstesna güzellikteydi.”
Bu heykeller sonraki yıllarda Feneryolu’ndaki Gazi Ahmet Muhtar Paşa Köşkü’nün bahçesinde, daha sonraysa Gazi Ahmet Muhtar Paşa’nın oğlu Mahmut Muhtar Paşa’nın 1897’de Rum asıllı Dimitri Veldemi’den satın aldığı ve 1956’ya kadar ailenin mülkiyetinde kalan Mermer Köşk’ün bahçesinde görülür. Mermer Köşk kamulaştırılarak Milli Eğitim Bakanlığı’na devredildikten sonra mirasçıları tarafından köşkün eşyaları satışa çıkarılır. Köşkün bahçesinde yapılan müzayede de at heykeline Hacı Ömer Sabancı ile Vehbi Koç talip olur. Yaşanan çekişme sonucunda heykel Hacı Ömer Sabancı tarafından satın alınır ve Emirgân’daki köşkün önüne yerleştirilir. 1953 yılında Hilton Oteli’nin bahçesine konulan heykeli daha sonra Saraçhane Belediye Sarayı, Harbiye’deki Lütfi Kırdar Spor Salonu önünde ve Taksim Gezi Parkı’nda bir süre durur. 1980’li yılların sonunda Taksim’den Kadıköy’e getirilirek, Beşiktaş İskelesi’nin arkasındaki eski kaymakamlık binasının (şimdiki Kadıköy Belediyesi Şehremaneti binası) önüne yerleştirilir. Kadıköy kitaplarıyla tanınan Dr. Müfid Ekdal, Boğa’nın Altıyol'daki yerine 1990'da konulduğunu söylüyor.
ALMANYA’NIN TÜRKİYE'YE HEDİYESİ
Öte yandan Boğa’nın hikâyesi bir başka şekilde daha anlatılıyor. Bu öyküye göre de; Almanya ile Fransa arasında 1800’lü yıllarda gidip gelen bir bölge olan Alsas Loren, 1860’larda Fransa’nın eline geçer. Fransızlar Almanları dize getirmenin sevinci ile bu bölgeye bir anıt heykel dikme girişiminde bulunurlar. O dönem Paris’in en önemli heykeltıraşlarından biri olan Isidore Bonheure ve T. Roulliard’a proje verilir. Daha çok hayvan heykelleri yapan bu sanatçılar Fransızların Almanları azgın bir boğa gibi ezip geçtiğini ima etmesi için bu Boğa Heykeli’ni yaparlar. Heykel Alsas Loren’e dikildikten sonra, 1870’te Almanya tarihinin en önemli isimlerinden biri olan Bismarck, Alsas Loren için Fransa’ya savaş açar. Almanlar birkaç yılda çok büyük bir ordu toplayıp Fransa’nın üstüne gider ve Alsas Loren’i de topraklarına katar. Fransa’nın Almanları korkutması amacıyla dikilen Boğa Heykeli’ni Almanlar ganimet olarak alıp başkentlerine götürürler ve yaklaşık 40 yıl Almanya’da kalır. II. Abdülhamit ile başlayan ve İttihat ve Terakki Partisi’nin başa geçmesi ile güçlenen Osmanlı-Alman ilişkileri sırasında Alman İmparatoru II. Wilhelm tarafından heykel, 1917'de İttihat ve Terakki Partisi’nin başındaki Enver Paşa’ya hediye edilir. Heykel böylece İstanbul’a getirilerek Enver Paşa’nın sarayının bahçesine yerleştirilir. Daha sonra da İstanbul'un çeşitli noktalarını gezerek sonunda Kadıköy'e gelir.
PARİS SERGİSİNDEKİ BOĞA..
İnternet gazetesi T24'ün köşe yazarı Cengiz Özdemir'in yazdığı yazıya göre de Boğa’nın hikâyesi şöyle; “Sultan Abdülaziz 1867’de özel treniyle Paris’e vardığında o günlerde devam eden Paris Evrensel Sergisi'ni ziyaret eder. Sergide gördüğü küçük boyutlu iki boğa heykelini çok beğenir ve heykeltraş Jules İsidore Bonheur ile tanışır. Bu heykellerin daha büyük boyutlu birer kopyasını sipariş eder. Sultan Abdülaziz'in av merakı ve vahşi hayvanlara duyduğu hayranlık meşhurdur. Toplam olarak 24 adet heykel siparişi verir ve Bonheur başkanlığında bir grup heykeltraş kolları sıvar. Atlar, boğalar, geyikler ve aslanlar hızla dökülür ve bunlar Beylerbeyi sarayına yollanır.”
‘AT HEYKELİ'Nİ DE KADIKÖY’E İSTİYORUZ’
Kadıköylü tarihçi-yazar ve öğretmen Nusret Karaca ise şu an Sakıp Sabancı Müzesi bahçesinde bulunan At Heykeli’ni Kadıköy’e istiyor! Karaca, “Milli Saraylar’ın Boğa heykeli üzerinde istekleri gündemde. Öyleyse Mahmut Muhtar Paşa’nın eşi Nimetullah Hanım tarafından getirilen “At Heykeli”nin yeri de Kadıköy... Mahmut Muhtar Paşa köşkünden önce “At Heykeli”nin Abraham Paşa’ya ait olan, Boğaz’ın Anadolu tarafındaki çiftliklerinden Nimetullah Hanım tarafından getirildiğini anlatmıştı Dr. Müfid Ekdal. Bu heykel önce Feneryolu’ndaki Gazi Ahmet Muhtar Paşa köşkü bahçesindeyken Mahmut Muhtar Paşa heykeli Moda’daki köşküne naklini istemiş. At heykeli 1864'te Louis Daumas tarafından tunçtan yapılmış. Köşkte yaşayan aile fertlerinin ardından at heykelini 1950'de Hacı Ömer Sabancı satın almış. Şimdi bu heykel Kadıköy’deki boğa heykeli gibi Milli Saraylar Müzecilik ve Tanıtma Başkanlığı tarafından isteniyor. Madem her şey yerinde güzel, o zaman at heykeli esas yerine yani Moda’daki Mahmut Muhtar Paşa Köşkü’nün önüne, İstanbul Kadıköy Lisesi bahçesine konulsun.... Tabi Milli Saraylar, çürümekte olan köşkü onca yazımız ve uyarımızı dikkate alır da restore ederse bu birlikteliğin tadına doyulmaz” diyor.