İstanbul’daki merkezi Kadıköy’de bulunan Jose Marti Küba Dostluk Derneği, Türkiye ile Küba arasında dostluk ve dayanışmayı artırmak için çalışıyor...
GÖKÇE UYGUN
Küba’da 1959 yılında sosyalizm devrimi yapılmasının hemen ardından, ABD’nin bu küçük ada ülkesine yönelik ambargosu başlamıştı. O dönem doktor, avukat, öğretmen gibi mesleklere sahip Kübalıların da ülkeyi terketmesiyle zor günler yaşanıyor, başta eğitim, sağlık olmak üzere pek çok alanda yetersizlikler oluyordu. Bunun üzerine Küba, dünyaya dayanışma çağrısı yaptı. Bu çağrıya kulak verenler, yaklaşık 6 milyon nüfuslu bu ülkeye giderek tekrar kalkınmasına ve hayatın rayına oturmasına katkı sundular. 60’lı yıllarda ise artık Küba kimsenin bu ülkeye bizzat gelerek destek olmasına ihtiyaç duymuyordu ama hala dayanışma ihtiyacı vardı. Böylelikle Küba Dünya Halklarıyla Dostluk Enstitüsü (Instituto Cubano de Amistad con los Pueblos-ICAP) kuruldu. Ve dayanışma artık bu kuruluşun yol göstericiliğinde şekillenmeye başladı. Asıl amaç bizzat bu ülkeye gitmekten ziyade, Küba hakkındaki dezenformasyonların dünya ülkeleri nezdinde düzeltilmesiydi…
Kısaca özetlediğimiz bu sürece Türkiye’den de katılımlar ve destekler oldu. İşte onlardan biri de, adını Küba bağımsızlık mücadelesinin öncüsü, şair ve yazar Jose Marti’den alan Jose Marti Küba Dostluk Derneği (JMKDD)’ydi. Bahariye Caddesi’ndeki dernek merkezinde görüştüğümüz JMKDD İstanbul Şube Başkanı Gülzerin Kızıler, ‘’Türkiye’deki Küba’ya destek çalışmalarının bizim dernekle başladığını ileri sürmek hatalı olacaktır. Zira devrimin hemen ertesinde Türkiye’de de Küba sosyalizmiyle dayanışma duygularını ifade eden, sürece katkı koyan bir sürü insan olageldi. Ülkemizde kendini Küba dostu olarak ifade eden, Che ve Fidel hayranı pek çok insan da elbette var. Ama bizim Küba ile kurduğumuz ilişki daha içerden ve kurumsal’’ yorumunu yapıyor.
KÜBA'NIN GERÇEKLERİNİ TANIMAK…
Kızıler’in verdiği bilgilere göre JMKDD, Küba Büyükelçiliği’nin bulunduğu (Küba’nın Türkiye’de başka diplomatik temsilciliği bulunmuyor) Ankara’da 2002’de kuruldu. 2004’te İstanbul şubesi, ardından da İzmir ve Eskişehir’de şubeleri açıldı. Toplam 500 üyeli derneğin Bursa ve Mersin’de de birer temsilcilikleri bulunuyor.
Öncelikli misyonlarının Küba’ya yönelik dezenformasyonun önüne geçmek olduğunu vurgulayan Gülzerin Kızıler, ‘’çünkü bugün Türkiye’de anaakım medyada yer alan herhangi bir Küba haberinin kaynağı Batı basını ki onlar da karşı devrimci bir bakış açısına sahipler. Mesela artık pek çok kişi ABD’nin Küba’ya yönelik ambargosunun artık kalktığını düşünüyor ama gerçek öyle değil. Küba’nın ‘Guantanamo Üssü’nün kapatılması, kendilerine yönelik ablukanın sonlandırılması ve ablukadan kaynaklı zararın tanzim edilmesi’ gibi 3 önemli şartı yerine getirilmedi. Tek değişiklik ABD vatandaşlarının Küba’ya seyahatleri konusunda yapıldı. Daha önceden sadece 2 özel vize ile gidebiliyorlardı, bu rakamı 12 kategoriye çıkardılar. Değişen başka bir şey yok, abluka sürüyor. İşte bu nedenle biz de Küba’nın gerçeklerini anlatmak istiyoruz insanlara...’’ diyor.
JMKDD bu amaçla kem kültürel hem Küba’nın gündelik hayatını, siyasal ortamı yansıtan etkinlikler, söyleşiler organze ediyor. Düzenli olarak Türkiye’ye davet edilen Kübalı konuklar ülkelerini birinci ağızdan anlatıyorlar. Küba salsası, İspanyolca gibi dersler de veren dernek, her sene Küba ile dayanışma haftası düzenliyor. JMKDD’in Küba turları da oluyor elbette. Gülzerin Kızıler’in anlattığına göre bu turları diğer turistik turlardan farklı kılan, ziyaretçilere Kübalılar ile direkt temas etme fırsatı vermesi. Bunun için de her turda İCAP ile işbirliği içinde, bir mahalle ziyaret ediliyor. Önce sohbet ediliyor, sonra sokak partisinde eğlence oluyor.
"KÜBALILAR NAİF’’
Küba deyince aklımıza genelde bu ilgi çekici ülkeyi ziyaret etmek geliyor. Peki ya Kübalı turistler? Türkiye’de varlar mı? JMKDD İstanbul Şube Başkanı Gülzerin Kızıler, anlatıyor;
‘’Önce şunu belirteyim Küba yoksul bir ülke evet ama yoksulluğu nasıl tanımlamak gerektiğini düşünmemiz lazım. Orada açlık çeken yok, okula gidemeyen çocuk yok, hastalıktan ölen kimse yok. Bir de Türkiye’ye bakın! Ama bir Kübalı için turist olmak zor çünkü uçak biletleri sıradan bir Kübalı için çok çok pahalı. En az 3 bin Euro. Küba’da 3 kişilik bir ailenin aylık mutfak masrafının 3 dolar olduğunu söyleyeyim, gerisini siz hesap edin..’’ Küba’nın çok göç veren bir ülke olmadığını, göç edenlerin de çoğunlukla akademik gerekçeleri olduğunu vurgulayan Kızıler, ‘’Aslında Küba’da yaşamak çok da kolay değil, başka konfor düzeyleri arayanlar için zor olabilir’’ yorumunu yapıyor. Kızıler, Kübalıların bir adanmışlık içinde ülkelerine bağlı, örgütlü bir toplum olduğunun altını çizerek, ‘’Bunun dışındakiler de dediğim gibi yurtdışına gidebiliyor. Mesela İstanbul’da 60 civarı Kübalı yaşıyor. Genelde müzisyenlik ya da İspanyolca öğretmenliği yapıyorlar. Çok istisnalar hariç Küba’dan kaçıp gittiklerini söylemek de doğru olmaz, ülkelerine dönme istekleri hep var. Çünkü Türkiye’de yaşamak, ne bizim ne de onlar için kolay. Örneğin hasta olduklarında burada tedavi için yüksek meblağlar ödemek zorunda kalıyorlar. Bir de şu var; sinirleri alınmış gibi çok sakin, naif ve temiz insanlar. Türkiye’de bu açıdan istismar edilebiliyorlar kimi zaman. Biz dernek olarak elimizden geldiğince onlarla da dayanışıyoruz’’ diye konuşuyor.
KÜBA'DA GÜVEN HİSSİ
‘’Ben kendimi Küba’da özgür hissediyor muyum bilmiyorum ama kesinlikle katıksız bir güven hissi duyuyorum’’ diyen Kızıler, Türkiye ve Küba’nın şu büyük farkını anlatıyor; ‘’Bu dediğim güvenlik adli bir olay yaşanır kaygısıyla alakalı değil. Bence Türkiye ve Küba’nın ayrıksılaştığı noktalardan en önemlisi de bu. Kübalıların yarına dair kaygıları yok. ‘Çocuğumu hangi okula göndereceğim, kolumu kırarsam ne kadar hastane masrafı çıkar’ gibi endişeleri yok.’’
KADIKÖY VE KÜBA BENZERLİĞİ
JMKDD İstanbul Şube Başkanı Gülzerin Kızıler’e son olarak da derneğin neden Kadıköy’ü seçtiğini, özgürlükler açısından Kadıköy ile Küba arasına bir bağ kurulup kurulamayacağını soruyorum, şöyle yanıtlıyor; ‘’Kadıköy elbette ki İstanbul içinde özellikle bir yer. Derneğimiz uzun süre Beyoğlu’nda idi ama oranın değişen yapısından dolayı Kadıköy’e geldik. Kadıköy Belediyesi’yle de sıcak bir ilişkimiz var. Ben de burada yaşıyorum. Ama en büyük şikayetim çocuğumun sokakta rahatça oynayamaması. Küba’daki gündelik hayat ile Kadıköy’dekini kıyaslayınca bunu birebir bunu fark ediyorum. Kübalı tüm çocuklar her zaman sokakta. Öte yandan Kadıköy’de belli bir rahatlıktan, özgürlükten söz edilebilir ama Türkiye’nin içinde bunduğu zor zamanlar düşünülünce, yarın kaygısı hepimizde var maalesef.’’
FİDEL'E KADIKÖY'DE YAŞGÜNÜ PARTİSİ!
Küba Devrimi'nin önderi Fidel Castro, 13 Ağustos'ta 90 yaşına girdi. Küba'da ve tüm dünyada Küba Devrimi'nin dostları arasında çeşitli etkinliklerle kutlanan bu günde, JMKDD de Kadıköy Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde bir sunum ve bir dinleti gerçekleştirdi. Yaima Estrella'nın Küba ezgileri seslendirdiği gecede, Küba Büyükelçisi Alberto Gonzalez Casals da Fidel'in doğumgünü pastasını kesti.