Kadıköylü 'Evcimen' gezgin

İspanya’dan İran’a, Kuveyt’ten Sri Lanka’ya çadırı ve uyku tulumu ile dünyanın birçok ülkesini gezen Kadıköylü genç Ozan Evcimen, “Gezmek, dünyayı olduğu kadar kendini de keşfetme sanatıdır” diyor

23 Haziran 2016 - 16:36
Erhan DEMİRTAŞ
Yaz mevsimi geldikçe İstanbul’un stresinden, gürültüsünden kaçmak isteyenler tatil planları yapmaya başladı. Tatil fikri her ne kadar bizi heyecanlandırsa da tatilin bir gün biteceğini ve işe geri döneceğimizi bilmek, tatilin keyfini maalesef az da olsa bozar. Biz tüm bu planları yaparken, çeşitli haber sitelerinde dünyayı dolaşan genç maceraprestlerin hikayesini imrenerek okuruz. Bu defa da biz, okularlarımızı genç bir gezginle tanıştırmak istedik. 23 yaşında genç bir Kadıköylü olan Ozan Evcimen, çoğu insanın hayalini gerçeğe dönüştürerek çadırı ve uyku tulumu ile dünyayı dolaşıyor. Soyadıyla tezat bir gezgin olan Ozan ile dünyayı dolaşma fikrinin nasıl oluştuğunu konuştuk. İlk adımı atmanın zor olduğunu söyleyen Ecvimen, “Bütün korku ve endişeler yerini muhteşem deneyimlere ve büyük heyecanlara bıraktı” diyor.

SATIN ALINAMAYAN DENEYİMLER…

Dünyayı dolaşma fikri nasıl oluştu, nasıl karar verdin buna?
Dünyayı dolaşmak her zaman aklımda olan büyük bir hayaldi. Ama sistemin bize sunduğu hayatın içerisinde hayallerime yoğunlaşmak mümkün olmadı. Ta ki hayatımda çok büyük bir yeri kapsayan, hayat arkadaşım Marina ile tanışana kadar. Dünyayı dolaşmanın ilk adımlarını da birbirimize verdiğimiz güç ile birlikte attık. Karar vermek işin en zor kısmıydı diyebilirim, ancak ilk adımı attıktan sonra, kafamızın icerisindeki bütün korku ve endişelerin yerini muhteşem deneyimlere ve büyük heyecanlara bıraktı.

Şimdiye kadar nereleri gezdin?
Şu ana kadar İspanya, Portekiz, Türkiye, Gürcistan, İran, Kuveyt, Hindistan ve Sri Lanka’yı uzun süreli gezdim ve hala da gezmeye devam ediyorum.

● Sence seyahat etme cesaret işi mi? Ya da parası olan herkes dünyayı dolaşabilir mi?
Aslına bakılırsa seyahat etmenin öncelikle bir tutku işi olduğunu düşünüyorum ve bu tutkunun herkesin içerisinde bulunduğuna inanıyorum. Çünkü yeni yerler görme isteği insanlığın her çağında var olmuş bir his. Cesaret ise ilk adımı atmak için çok önemli olan bir olgu. Birbirinden lüks otellerde konaklayıp, pahalı restoranlarda yemek yiyerek dünyayı dolaşmak da mümkün. Bizim gibi sırtınızda çadırınızla, konaklamaya hiç para vermeden, kendi yemeğinizi pişirerek dolaşmak da mümkün. Evet, parası olan herkes uçak bileti alıp o ülkeye gidebilir, ancak ülkelerin kültürüne vakıf olmak, o insanlarla birlikte zaman geçirip, hayatlarının içerisine dalmak parayla satın alınamayacak deneyimler.

“ÖNYARGILARIMDAN SIYRILDIM”

● Seyahat etmek hayatında neleri değiştirdi?
Beni tamamen değiştirdiğini söyleyebilirim. Öncelikle birçok farklı hayata ve kültüre tanık olup, onların bir parçası olmak farkında olmadığım önyargılarımdan sıyrılmamı sağladı. Hintli bir balıkçının teknesini karaya çıkartmasına yardım ederken de, İranlı bir Sufi ile hayat hakkında sohbet ederken, Kuveytli bir Şeyh ile restorantta yemek yerken de aradaki sınırların ve farklılıkların ortadan kalkması muhteşem bir his. Seyahat etmenin bana kazandırdığı diğer bir deneyim ise, nasıl bir hayat yaşamak istediğimi daha belirgin şekilde görmem oldu.

● Son dönemde gezgin olma ya da dünyayı gezme durumu çok fazla gündeme geldi. Sence bu eylem sadece bir seyahat mi yoksa modern hayattan kaçıp bir iç hesaplaşmaya mı girişmek. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsun?
Zaman bulduğunda, uçağa atlayıp birkaç yeni ülkenin yolunu tutanda var, çantasını yıllar önce sırtına alıp yollara düşmüş olan da... Ama insanlar yaşadıkları stresli hayatlarından bir şekilde kopmak veya o stresli hayatın içerisine hiç dalmamak için geziyorlar. Demem o ki, sadece seyahat etmek için yollara düşen birçok insan olduğu gibi, modernleşmenin yarattığı yozlaşmadan kaçan insan sayısı da oldukça fazla. Bu noktada, iç hesaplaşmanın etkisi de kesinlikle var, bu iç hesaplaşmanın en önemli parçası ise gerçekten hangi hayatı yaşamak istediğini bulmak, çünkü artık birçok insan tek düze, stres ve sağlıksız beslenmeye dayalı hayatın içerisinde bulunmak istemiyor. Sakın ola ki eğitimlerini devam ettirememiş, iş bulamamış insanların bu yolu seçtiğini düşünmeyin. Aksine birçok gezgin çalıştıkları masa başı işlerinin rutin ve stresini bırakıp bu yola çıkıyorlar.

“DENEYİMLERİMİ AKTARMAK İSTİYORUM”

● Benim en iyi bildiğim gezgin Robyn Davidson. Develeriyle Avustralya kıtasını dolaşan kadın. Senin de gezginliğe başlamadan önce örnek aldığın insanlar oldu mu?
Örnek aldığım demeyelim de bana ilham ve cesaret veren bir gezginin hikayesi oldu. Adı Albert Casals olan 22 yaşında, engelli, Katalan bir genç. Dünya üzerinde evine en uzak nokta olan Yeni Zelanda’ya tekerlekli sandalyesiyle hiç para harcamadan, otostop ile ulaşıyor. Albert’in hikayesi, hayallerine inanan birinin her şeyi başarabileceğine beni bir kez daha inandırdı.

● Zaman zaman Türkiye’yi de bisikleti ya da yaya olarak gezmek isteyenler oluyor ama maalesef sonu kötü biten olaylar yaşandı. Sen de gezdiğin ülkelerde sorun yaşadın mı?
Gazete veya medyadan okuduğum bu tip olaylar beni her seferinde çok üzüyordu. Ama bu olayları gezgin olmaya hiçbir zaman bağlamadım. Dünyayı gezen gezginlerin Türkiye’de yaşadığı üzücü olayların, gezmenin tehlikeli yanlarından çok trafik problemimiz ve eğitimsizlikten kaynaklanan problemler olduğunu düşünüyorum. Başka ülkelerin de yaşadığı diğer bir takım problemler gibi. Yaşadığım ufak tefek birkaç sorun tabi ki de oldu, ancak hepsi de günlük yaşamda da karşılaşılabilecek sorunlardı.

● Gezginliğin ne zaman bitecek, bittiğinde bu işi somutlaştırmak istiyor musun? Kitap ya da bir fotoğraf sergisi gibi...
Gezginliğimin ne zaman biteceği konusunda gerçekten hiçbir fikrim yok. Sanırım bu tutku hayatımın her döneminde benimle birlikte olacak. Küçük yaşlarımdan beri yazmayı çok seven bir insan olarak, yazdıklarımı bir gün kitap haline dönüştürüp yayımlamak veya gazetecilik yoluyla deneyimlerimi insanlara aktarıp, onları gezmeye teşvik etmek en büyük hayallerimden biri.
Ayrıca gün geçtikçe daha da profesyonelleştiğim fotoğrafçılık konusunda da bir sergi düşüncem var. Umarım bir gün yaşadığım onlarca deneyimi insanlarla paylaşıp, onlara da bir öncü olabilirim, çünkü gezmek dünyayı olduğu kadar, kendini de keşfetme sanatı.

 

ARŞİV