Kadıköy’ün Hüseyin Avni’si, sahaflığın ‘Dede’si

Sahaflığın simge ismi Hüseyin Avni Dede, Uluslararası Çizgi ve Sahaf Günleri’nde okurlarıyla buluşuyor. Kadıköylü şair ve sahaf Dede ile 55 yıllık sahaflık macerasını konuştuk

20 Ağustos 2019 - 13:11

Kadıköy Belediyesi’nin bu yıl ilk kez düzenlediği KADFEST Uluslararası Kadıköy Festivali’nin ikinci etabı, Uluslararası Çizgi ve Sahaf Günleri ile devam ediyor. 22 Ağustos Perşembe günü başlayacak festival, uluslararası çizerlerin söyleşilerinden canlı çizimlere, sergilerden mezatlara kadar birbirinden renkli etkinliklere ev sahipliği yapacak.

Sahaf ve koleksiyoncular arasında simge olan Hüseyin Avni Dede de festivalin konuklarından. Şair Hüseyin Avni Dede uzun yıllardır Beyazıt’taki Sahaflar Çarşısı girişinde bulunan büyük çınar ağacının altında şiir kitaplarını, kasetleri, pulları, fotoğrafları, eski para ve küçük antikaları meraklılarıyla buluşturuyor. 1973’ten beri Kadıköy’de yaşayan İstanbul’un simge isimlerinden Hüseyin Avni Dede ile festival öncesinde sahaflığı, sokağı ve kendisiyle anılan Sahaflar Çarşısı’nı konuştuk.

SON ÇARE ÇENGELLİ İĞNE

Beyazıt’la anılırsınız ama uzun yıllardır Kadıköy’de yaşıyorsunuz. Sizin için Kadıköylü diyebilir miyiz?

1973 yılından beri Gözcübaba’da yaşıyorum. Kentsel dönüşüm nedeniyle şu an orada ikamet etmiyorum ama yakın zamanda dönmeyi planlıyorum. Kasım ya da aralık ayında biteceği söyleniyor inşaatın. Dört gözle bekliyorum.

Eviniz için yaşadığınız mağduriyeti yıllardır Beyazıt Sahaflar Çarşısı’nda yaşıyorsunuz. En son kitaplarınızı elbisenize ilikleyip satmaya başladınız.

Geçen yılın haziran ayında sokakta satış yapmaya yasak geldi. Emsal teşkil ederim diye bana da yasak kondu. Baya uzun sürdü bu yasak. Kitap koyuyorum taşın üstüne baktım ona da laf etmeye başladılar. Ağaca astım, ona da laf ettiler. Baktım olacak gibi değil çengelli iğne ile üstüme astım.

Şimdi sorun yaşıyor musunuz?

Arkadaşların dükkânına kitaplarımı bırakıyorum. Elimde dört beş tane tutuyorum o şekilde satıyorum.

55 YILDIR SAHAFLIK YAPIYOR

Yarım asırdan fazladır sahaflık yapıyorsunuz. Başka bir şey yapmayı düşünmediniz mi?

1964’ten beri bu işi yapıyorum. Yani 10 yaşındayken başladım. Önce babamın kitaplarını sattım, 1973’ten beri de kendi kitaplarımı satıyorum. Sokakta olmak insanlarla iç içe olmak demek. Onlar beni seviyorlar. Onlardan aldığım enerjiyi tekrar onlara veriyorum. Sanırım başka yerde olsaydım bu kadar uzun sürmezdi.

Sokak bir direnme sahası gibi sizin için…

Sokakta olmak insanı baya etkiliyor. Her sene yeni mezunlar veriyorum. Yeni öğrenciler geliyor. Onlarla da aramızda bir iletişim var. Birbirimize yakınlık duyuyoruz. O da beni etkiliyor aslında.

Sizin bulunduğunuz sokak bir okul görevi de görüyor. Öğrencilerin en uğrak yeri…

Üniversitenin ve kütüphanenin olması burada bir mistik hava yaratıyor.

Neler değişti peki yarım asır boyunca?

Orası şenlikliydi, heyecanlıydı. Yani eski bitpazarı vardı. Her çeşit insan gelirdi. 64’ten 68’e kadar sürdü. Ondan sonra çarşı Topkapı’ya taşındı. Birkaç sene Topkapı’ya gittim ama Beyazıt’taki havayı bulamadım. O gün bu gündür çınar altındayım.

Hüseyin Avni Dede Kadıköy Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi bahçesinde yine bir ağaç altında kitaplarını imzalayacak, koleksiyonlarını sergileyecek.

70’Lİ YILLARDA KADIKÖY

Kadıköy’de sahaflık yaptınız mı?

70’li yılların başında Bahariye’de sahaflık yaptım.

Vapurla karşıya geçmek daha keyifli geldi sanırım.

Beyazıt benim doğduğum ve büyüdüğüm yer. Çok fazla anım var. Süleymaniye ve Beyazıt Kütüphanesi beni hep yönlendirmiştir. O yüzden pek ayrılmak istemedim.

Kadıköy’deki sahaf kültürünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kadıköy son yıllarda ilerleme kaydetti. Beyazıt’ta sahaf diye bir şey kalmadı.  Bir kaç dükkân dışında her yerde ders kitapları satılıyor çünkü. Sahaflık değerini yitirdi. Ama Kadıköy’de; değişik caddelerde ve sokaklarda dükkânların olması önemli bence.

Uzun yıllardır yaşadığınız Kadıköy’de düzenlenen festivale davetlisiniz. Neler hissediyorsunuz?

Çok mutlu oldum tabii. Kadıköy’de olması çok önemli. Okullar da açılacak ve insanlar tatilden dönüyor. İyi ve verimli geçeceğini düşünüyorum. Ben de kitaplarımı getireceğim. Okur çevrem var onlarla buluşmayı planlıyorum. Benim için de bir sohbet ortamı oluşacak. Uzun süredir görmediğim arkadaşlarımla buluşmuş olacağım.

Sokak festivalleri ya da açık alan festivalleri sizi daha çok mutlu ediyor sanırım?

Evet eğlenceli oluyor, insanların ilgisine daha sağlıklı cevap verebiliyoruz. Hem de büyük bir kültür hizmeti.

İNSAN BİRİKTİRMEK

Sekiz kitabınız var çoğu şiir kitabı bunların. Yeni kitap hazırlığınız var mı?

En son kitabım 6.45 yayınlarından çıktı. Şiir kitapları fazla ama bir de Beyazıt Kütüphanesi’nde yaptığım konuşmalarım kitaplaştırılmıştı. Ayrıca benim hakkımda yazılan kitaplar var. Apartmandaki Gecekondu adlı bir çalışmam var ama kentsel dönüşüm nedeniyle apartmana geçemeyince her şey darmadağın oldu ve kitap yarım kaldı.

İstanbul’un sözlü kültürü ve simgesi haline gelmek size nasıl hissettiriyor? Özellikle bir mekânla bütünleşmek o mekânla anılmak.

Beni çınarla bütünleştiriyorlar. Her yerden bir ilgi görüyorum. Hollanda’dan Belçika’dan...İstanbul’un çeşitli yerlerinden... Her gün ziyaretime onlarca insan geliyor. Bu beni inanılmaz mutlu ediyor.

Siz eşyalarla birlikte insanlar da biriktirmişsiniz.

Evet, haklısınız. Yıllar önce üniversiteden mezun olan öğrenciler yıllar sonra çocuklarıyla beni ziyarete geliyorlar. Çok fazla insan tanıdım. Bundan da son derece mutluyum.

Bu mesleği sürdürmek için neler talep ediyorsunuz?

Her şey güzel olsun, festival de güzel geçsin. Sanatçı kimliği çıkması gerekiyor sanırım. Yoksa yetkililerle karşı karşıya geliyoruz. Kültür Bakanlığı’ndan bir sanatçı kimliği çıkarsa bu sorunların yaşanmayacağını düşünüyorum.

Kapak fotoğrafı: Evrensel


ARŞİV