Çocukken bisikleti ve küreğiyle dünyayı gezmenin hayalini kuran Kadıköylü Hüseyin Ürkmez, bu hayalini gerçekleştirmeye devam ediyor. Türkiye’nin “tek geleneksel kürek sporcusu” olan 56 yaşındaki Ürkmez’in, bisikleti ve kayığıyla yaptığı her turunun bir anlamı var. Ürkmez bazen Marmara Depremi’ni anmak için kürekliyor bazen de nükleere, HES’lere ve diğer doğa katliamlarına karşı pedallıyor. 51 yaşında İstanbul’dan sandalla çıkıp kıyı kıyı dolaştıktan sonra Venedik’e ulaşan ve dünyada bir ilki başaran Ürkmez sıra dışı hikâyesini Gazete Kadıköy’e anlattı.
ÇOCUKLUK HAYALİYDİ
Ürkmez’in gezginlik merakı küçükken başlamış. Asker çocuğu olan Ürkmez, ordudaki denizcilere özenerek bakar; ülkesini ve dünyayı denizden gezmenin hayallerini kurarmış. Bu hayalinin ilk adımını ancak 38 yaşında gerçekleştirebilmiş ve İstanbul’dan çıktığı kayığıyla kıyılardan Marmaris’e gitmiş.
Ürkmez’in dünyayı yelken ve tekneleriyle gezen insanlardan bir farkı bulunuyor. O da açık denize açılmadan kıyılardan gezmesi. Ürkmez bunun sebebini şöyle açıklıyor: “Şu anda dünyada kıyı kıyı tekneyle dolaşan yok. Okyanus geçenler var ama o başka bir kategori. Akıntı seni götürüyor zaten. Kıyı kıyı gezerken insanlar tanıyorum, coğrafyayı tanıyorum. Bisiklet de benim hayatımda çok önemli bir hobi fakat karayoluyla gezdiğim zaman o ıssız el değmemiş kumsalları, koyları, uçurumları göremiyorum. Ben paletimi gözlüğümü takıyorum denizin dibini de seyrediyorum. Köy, kasaba, şehir her tarafı görebiliyorum. Bir yatçı benim gibi gezemiyor o yelkeni açtığında kıyıdan uzaklaşmak zorunda çünkü. O zaman birçok şeyi kaçırmış oluyor.”
“DELİ OLMADAN ÖRNEK OLUNMAZ”
Bu işe başladığında aldığı tepkileri sorduğumuz Ürkmez, “Bana deli diyorlardı. ‘Önce deli olursunuz sonra örnek olursunuz.’ diye bir laf var. Deli olmadan örnek olunmaz.” diyor
En önemli amaçlarından birinin de dünyanın kürekle de gezilebileceğini göstererek gençlere örnek olmak olduğunu söyleyen Ürkmez. “Başka bir gezi tarzının da mümkün olduğunu göstermek istiyorum. Bunun bir felsefesi var. Kendi emeğiniz ölçüsünde hareket ediyor altınızdaki araç. Herkesin yatım olsun gezeyim gibi hayalleri vardır. Ama herkesin yatı olamaz. Ben 250 kiloluk bir sandalla 51 yaşımda dünyayı gezdim. Siz de yapabilirsiniz.” dedi. Kızıltoprak’ta bulanan atölyesine gelen gençlere ücretsiz dersler vermek istediğini söyleyen Ürkmez, kıyı kıyı dolaşarak edindiği tecrübelerin neticesinde de bir kano tasarlamaya karar verdiğinin müjdesini verdi.
“DENİZİN BİR DİLİ VAR”
Ürkmez, aynı zamanda bir bisiklet tutkunu. Katlanır bisikletini sandalından asla eksik etmiyor. Kıyılarına yanaştığı şehirleri bisikletle geziyor. İtalya, Yunanistan, Fas, Mısır gibi birçok ülkeyi gezen Ürkmez bisiklet ve sandal arasındaki farkı şöyle açıklıyor: “Bisikletle deniz arasında bir fark var. Bisiklette havaya bakmıyorum ben. Yağış var mı yok mu, kilometre gibi dertlerim yok. Ama sandalda öyle değil mutlaka bir limana girmem lazım. Denizin bir dili var ve o dilden anlamazsan sana çok acımasız davranabilir. Ben bu dili çözmek için yıllarımı verdim. Ama öğrenmek isteyen herkese öğretebilirim. Hisler çok önemli bu işte.”
ATALARIN İZİNDE VENEDİK
Ürkmez’in en uzun seyahati olan İstanbul’da başlayarak Venedik’e dek süren seyahatinin özel bir anlamı bulunuyor. Hüseyin Ürkmez, 3 bin 200 yıl önce Bartın’dan göç eden atalarının kurduğu İtalya Padovaa şehrine gitmek istedi. Padova’ya denizden gidenlere ‘Antenore’ adlı komutan öncülük ediyordu. Hüseyin Ürkmez de kürek çekerek bu yolculuğu canlandırdı. Ürkmez, 10 yıl önce Padova’dan bisikletle gelen İtalyanlara iade-i ziyaret anlamını da taşıyan yolculuğuna 1 Temmuz’da Kadıköy’den başladı. Çanakkale Boğazı’nı geçtikten sonra Gökçeada’da dinlenen Ürkmez, Limnoz Adası ardından Atina’ya ulaştı. Önceleri sadece gündüz kürek çeken Ürkmez, ardından gece ilerleyen saatlere kadar denizde kaldı. 4 buçuk metrelik kayığına 3 bin 200 yıl önceki göçü başlatan komutan olan ‘Antenore’ adını koyan Ürkmez’e yolculuğu boyunca arkadaşları çeşitli yerlerde destek verdi. Yolculuğunun büyük kısmında kayığındaki uyku tulumunda yatan Ürkmez, Yunanistan, Arnavutluk, Bosna Hersek, Slovenya, Karadağ’ın ardından İtalya Venedik’e ulaştı. Bir kanala girerek Padova’ya ulaşan Ürkmez, 119 gün denizde kaldı. Padova’da belediye başkanı, yerel yöneticiler ve gazeteciler tarafından büyük sevgiyle karşılanan kürekçi, yolculuk sonunda 24 kilo verdi.
“GENÇLER BENİ BULSUN”
Bu işe yeni başlamak isteyenlerin ne yapması gerektiğini sorduğumuz Ürkmez, “Dünyayı yeniden keşfetmeye gerek yok. Ben Kızıltoprak’ta bulunan atölyemde oluyorum gezide olmadığım zamanlar. Beni bulsunlar benim bunca senelik tecrübem var neden insanlar bundan faydalanmasın?” diyor.
Kızıltoprak’ta daha önce müze olarak kullandığı küçük bir dükkanını kayık ve bisikletçilerin zaman geçirebileceği bir cafe-atölye olarak tasarlayan Ürkmez, “Dükkanımızda katlanan bisiklet ve kano satışları olacak. Yine çay, kahve ve takılarımız olacak. Her sandala binene, kürekçi olduğunu belli eden bir takı hediye ediyoruz zaten. Ücretsiz kürek derslerine de çok yakında başlıyoruz. Aynı zamanda bisikletçiler için tamir atölyeleri düzenleyeceğim. Burada insanlar kendi bisikletlerini tamir edebilecekler. Ben bu işe kendimi adadım. Gençler de gelsin faydalansın.” Adres: Zühtüpaşa Mahallesi Kördere Sokak 38/B