Kadınların trafik mücadelesi beyazperdede

“Şimdi Geçebilirsiniz” belgeseli güçlü ve cesur kadınların perspektifinden yaşanabilir kentlerin, sürdürülebilirliğin ve mücadelenin bir örneğini sunuyor

12 Ağustos 2020 - 09:08

Türkiye’de ulaşım ve trafik sorunlarından dolayı her gün onlarca insan hayatını kaybederken, yüzlerce insan yaralanıyor ya da sakat kalıyor. Ulaşımın yapısının ve söyleminin erkek, ilişkilerin eril olduğu bir ortamda bir şeyleri değiştirebileceğini düşünen üç kadın ortaya çıkıyor: İdil Işık, Kevser Üstündağ ve Yeşim Ayöz... Bu 3 kadın 90'lı yıllardan itibaren kendilerini trafik ve ulaşım sorunlarının içinde buluyorlar. Türkiye'deki trafik güvenliği sorunlarına ve ulaşım sistemine, İdil Işık trafik psikolojisi perspektifinden, Kevser Üstündağ bir şehir plancısı olarak bakarken, kardeşini bir trafik kazasında kaybeden Yeşim Ayöz trafik mağdurları haklarının savunucusu olarak mücadele veriyor. Kadınlar, yeni platformların temelini, insan ve toplum odaklı fikirlerini önce Açık Radyo’da “Traji-Trafikten Beşeri Trafiğe” başlıklı programda, ardından “Sokak Bizim” söylemiyle sokaklarda seslendirdiler. “Ayda Bir Gün Sokak Bizim” eylemleri ile ulaşımda alternatiflerin savunucusu oldular. Yaya ve mağdur hakları, bisiklet yolları ve alternatif ulaşım sistemleri için mücadele eden bu kadınların tek amacı ulaşımdan ve sorunlarından kaynaklanan ölümleri durdurmak...

ŞİMDİ GEÇEBİLİRLER!

Yönetmen Deniz Yüce de işte bu cesur 3 kadının mücadelesini belgesel yaptı: “Şimdi Geçebilirsiniz”

Yüce, 51 dakikalık belgeseli “güçlü ve cesur kadınların perspektifinden yaşanabilir kentlerin, sürdürülebilirliğin ve mücadelenin güzel bir örneği” diye tanımlıyor. Türkiye’de değişime inanan güçlü ve cesur kadınların var olduğunu ve bu kadınların tüm imkansızlıklara rağmen hiçbir çıkar gözetmeksizin verdikleri mücadelelerini, çabalarını ortaya koyduklarını anlatan Yüce, “Son zamanlarda ülkemizde kadınlar cinayetler ve yaralanmalarla anılırken bu çağdaş, cesur ve başarılı kadınların hikayeleri şüphesiz her kadın için motivasyon kaynağı olacaktır. Bir Türkiye hikayesi, günde onlarca insanın öldüğü geride yüzlerce insanın sakat ve mağdur olarak kaldığı bir ulaşım sistemimiz var. Ve bu ölümler, mağduriyetler toplumda o kadar alışılagelmiş olsa da bu sisteme dur diyen kendi emek ve çabalarıyla bir şeyleri değiştirmek için çabalayan insanlar var.” diyor. Yüce, trafik ve ulaşım sorunlarının hep birlikte bu sorunlara eğildiğimiz zaman çözümlenebilecek konular olduğuna vurgulayarak, “Amacımız belgeselimiz ile ulaşabildiğimiz her kesime ulaşmak ve bu sorunların çözümünün bir parçası olduklarını göstermek.” ifadesini kullanıyor.

 “KAZA DEĞİL İHLAL”

  • İstanbul Bilgi Üniversitesi Örgütsel Psikoloji Yüksek Lisans Direktörü ve uzun yıllar belgesele konu olan trafik olgusuna psikoloji perspektifinden yaklaşan çalışmalar yürüten Doç. Dr. İdil Işık: “Trafik sistemini güvenli hale getirmek için çok farklı meslekler ve uzmanlık alanlarından kişilerin, trafikte can güvenliğini sağlama kararlılığı ile biraraya gelmesi gerek. Biz belgeselde de görüleceği gibi psikolog, şehir plancısı ve kazalar sonucunda mağdur haklarını savunan bir uzman olarak biraraya geldik. Deniz Yüce, bir belgesel sanatçısı gözüyle konuya odaklandı. Bisiklet kullanıcılarının ve yayaların haklarını savunan dernekler, karayollarındaki teknik problemleri çözmeye odaklanan mühendisler, raylı sistem ve deniz ulaşımını talep eden kesimler de bu mücadelenin içinde yer aldı. Engelliler erişim haklarını savunmak için burada taleplerini dile getirdi. Yani, Türkiye’de trafik kazalarının önlenebilmesi için kendi uzman bilgilerini tutkuyla bu probleme yansıtabilecek çok sayıda insan olduğunu biliyoruz. Hergün onlarca insanın ölmesine dur diyebilmek için bu belgesel bir çağrı olarak düşünülebilir.”
  • Suat Ayöz Trafik Mağdurları Platformu Kurucusu ve Gazete Trafik Yayın Yönetmeni Yeşim Ayöz: Trafikteki dikkatsizlik ve kural ihlali bir kazaya değil ölümlere sebebiyet veriyor. Trafik kuralı ihlali sonucunda yaşanan ölümlerin sebebini ‘trafik kazası’ olarak adlandırdığımızda bunun bir kaza sonucu olduğunu söyleyerek etkiyi hafifletiyoruz. Bu nedenle öncelikli olarak kullandığımız dili değiştirmemiz ve bunun bir kaza değil insan hayatına mal olan bir çarpışma olduğunu vurgulamamız gerekiyor.”
  • Türkiye’de ilk kez hazırlanan ulaşım ana planı çalışmalarında yer alan Kevser Üstündağ: “İstanbul’da belediyeler ve STK’lar yardımıyla ‘Sokak Bizim’ etkinliğini düzenledik. Düzenli olarak yaptığımız etkinliklerde trafik akışını keserek ve sokaklardaki araçları kaldırarak sokakları vatandaşlar için bir yaşam alanına, çocuklar için oyun alanına dönüştürdük. Böylelikle yıllar içinde toplu taşıma ve bisiklet gibi alternatif ulaşım araçlarıyla ilgili bir farkındalık oluşturduk.”


ARŞİV