Kentsel dönüşüm eğitimi de etkiliyor

Gizem Kıygı ve Selin Yazıcı yaptıkları çalışma ile özel okulların yer seçimi ile kentsel dönüşüm arasındaki ilişkiyi mercek altına alıyor

27 Mart 2019 - 09:11

Şehir plancısı Gizem Kıygı ve mimar Selin Yazıcı, kentsel dönüşüm ve inşa edilen toplu konut sitelerinin eğitim üzerindeki etkisini inceledi. Kıygı ve Yazıcı’nın kaleme aldığı çalışmada devlet okullarının sayısının azaldığı ve kapalı toplu konut sitelerinin çevresinde  çok sayıda özel okul kurumlarının inşa edildiği anlaşılıyor. Çalışma hakkında söyleştiğimiz Kıygı, kentsel dönüşüm nedeniyle Kadıköy’deki özel okul sayısının arttığını, Fikirtepe’deki projelerin tamamlanmasıyla haritanın  büyük ölçüde değişeceğini söylüyor.

Çocukların kentle kurduğu ilişkileri üzerine çalışmalar yaptığınızı biliyoruz. Ama bu defa farklı bir açıdan meseleye bakmaya çalışmışsınız.

Evet, 2011 yılından beri çocukların kentle kurduğu ilişki üzerine çalışıyorum. Okul çocukların gündelik yaşamında çok merkezi bir yere sahip. Zaten birlikte kent tasarladığımız atölye çalışmalarında da, okullar kentlerine ilk yerleştirdikleri mekanlardan biri oluyor. Çocuklarla çalışınca onların dikkati nereye dönükse sizin dikkatiniz de oraya dönük oluyor. Ben de okullara dikkat etmeye, yürüdüğüm yolda karşıma çıkan okulların fiziksel kapasitesini incelemeye ve fotoğraflamaya başladım. Bu bana kendi çocukluk deneyimimdeki okulun yeri ile bugün dönüşen okulun farklılıkları üzerine bir fikir verdi. Bir yandan da hem atölyede çalıştığımız çocuklar dolayısıyla ilişkilendiğimiz ebeveynler hem de çocuklu arkadaşlarımız evlerin konumu, nitelikli okul, servis süreleri üzerinden bir kaygı taşıyorlardı. Üzerine basında, konut reklamları ile özel okul reklamlarının aynı kareyi ve argümanı paylaştığını görünce artık okulun kentte “dönüşüm” dediğimiz hadiseyi tetikleyen unsurlardan biri olduğuna emin oldum ancak henüz bir araştırma izleğim yoktu. Konuk editörlüğünü üstlendiğim “Mekanda Adalet ve Çocuk”  yayınında, kentsel dönüşümün çocuklar için nasıl bir mekansallık yarattığını daha büyük ölçekte ortaya koyma arzumuz vardı. Sevgili Selin Yazıcı ile bir araştırma izleği geliştirdik, İstanbul’un Dönüşüm Coğrafyası makalesi için hazırlanan haritaların üzerine erişebildiğimiz özel okulları çakıştırdık. Bu haritalama çalışmasını yaparak özel okullar odağında hem çocuğun kentsel mekandaki belirleyiciliğini hem de kentsel dönüşüm çocuğun gündelik hayatındaki belirleyiciliğini ortaya koyabildiğimizi düşünüyorum.

“DEVLET SORUNU ÖZEL SEKTÖRE BIRAKTI”

Çalışmanızda özel okulların konumlanış biçimlerinin toplu konutla sıkı bir ilişki içinde olduğunu görüyoruz. Sizin gözlemleriniz nedir?

Şehircilik disiplini içerisinde mahalle birimi dediğimiz bir takım donatı alanları bulunur. Sağlık, eğitim gibi hizmetleri aldığımız birimler bunlar. Belirli bir nüfuslu bir yerleşime imar planı dahilinde bu hizmetleri alacağımız yerler tanımlanır. Okul birimlerin içerisinde, kurucu kamusal bileşen olarak çok önemli bir yere sahip. Kendi mahallelerimiz ve deneyimlerimiz üzerinden düşünürsek, mahallemizdeki okullar komşuluk ilişkilerimizi pekiştirdiğimiz yerler. Orada karşılaşıyoruz, akranlarımızla okulda ilişki kuruyoruz ya da komşumuzla sokağımızda kurduğumuz ilişkimizi okul arkadaşlığı üzerinden derinleştiriyoruz. Ebeveynler de okulla ilişki kuruyor. Şimdi bu mekansal ilişkilenmenin yapısöküme uğradığı bir zaman dilimi içerisindeyiz. Mahalle yaşamı toplu konut siteleriyle, özel konut siteleriyle yapısöküme uğradı. Okul da bunun bir parçası haliyle. Yani bu alanlarda yaşayan çocuklar okula gidecek, hangi okula gidecekler? Devlet bu sorunun cevabını büyük ölçüde özel sektöre bıraktı. Ebeveynin kaygısı çocuğunu nitelikli eğitim alacağı bir okula göndermek. Bu kaygı kentteki hareketliliği de belirliyor. Duyarsınız çevrenizden: “Şu okul iyimiş, biz de yakınında bir yerde ev bakıyoruz”. Özel sektör; hem konut üreticileri hem de özel eğitim kurumları bu kaygının son derece farkında ve ona göre strateji geliştiriyorlar.

Kadıköy özelinde haritadaki durum nedir?

Kadıköy son yıllarda kentsel dönüşümün İstanbul’daki en büyük mekansal nesnelerinden biri. Özel okulların da en çok yoğunlaştığı yerlerden biri. Haritada bakıldığında yoğunluk leke şeklinde bile çok net görülebilir. Fikirtepe’deki projelerin tamamlanmasıyla bu harita büyük ölçüde değişecektir.

EĞİTİMDE FIRSAT EŞİTSİZLİĞİ

Kapalı toplu konut sitelerin olduğu noktalarda özel okulların olması tesadüf mü?

Hayır kesinlikle tesadüf değil. Bir önceki sorunuzda bahsettiğim stratejinin bir parçası. Konut reklamlarına dikkatli baktığınızda, mimari “estetik” söylemlerle birlikte, lokasyon; metro vb ulaşım noktalarına yakınlık ile “mutlu aile/çocuk” temsilleri dikkatinizi çekecektir. Bir konut projesi hedef kitle olarak belirli bir sınıf çocuklu aileleri seçmişse, projesini satmak için ailelerin kaygılarına cevap vermek durumunda. Bu kaygıların en başında da çocuğun gideceği okul geliyor. Zaten çalışmamızda da gösterdiğimiz üzere, bazı özel okullar ve konut projeleri bu kaygıya cevap verecek birliktelikler kurup söylemler üretiyorlar.

Çocuklar için de bir sınır çizliyor öyleyse. 

Araştırma sırasında şöyle bir konut reklamı başlığıyla karşılaştık: “Annelere haz verecek proje”. Konut sitesinin nitelikleriyle birlikte sitenin içerisinde bulunan özel okulu da vurgulayan bir reklamdı. Sonra erişimden kaldırıldı. Tabii bu çocuk için oldukça sınırlandırılmış bir kentsel deneyim sunuyor. Hayatı özel okul-AVM-kapalı site dolaşımında geçen bir çocuk; içerisinde bulunduğu bütün mekanların kalın sınırları, duvarları var. Bu duvarların dışında “korunduğu” bir “öteki”... Yayında genel olarak ortaya koyduğumuz sınıf üzerinden geliştirilen avantajlı çocuk/dezavantajlı çocuk tanımlarını tartışmaya açmaktı. Şimdi genel kanı, bu sitelerde yaşayan çocukları “avantajlı” konuma yerleştirmek ancak gerçekten öyle mi? Bunu sorguluyoruz.

Eğitimcilerin alanına gireceğiz biraz ama burada fırsat eşitsizliği hakkında da konuşmak gerekiyor. Ekonomik politikaların sosyal alana müdahalesi açıkça görülüyor çalışmanızda.

Evet. Bir fırsat eşitsizliği söz konusu. Ancak bu eşitsizlik çok yönlü. Nitelikli eğitim dediğimiz şey sınıfta görülen dersten ibaret midir? Ya da sosyal aktivite ihtiyacını, spor ihtiyacını, sanat ihtiyacını sınırları belirlenmiş alanda karşılamak mıdır? Bugün “iyi tasarlandığını” düşündüğümüz okullar da, çocuklara şunu söylüyor: “Spor ihtiyacını spor salonunda, sanat ihtiyacını atölyede, oyun ihtiyacını oyun bahçesinde karşılamalısın”. Oysa çocuğun kendi deneyimini ortaya koyacağı serbest alanlara da ihtiyacı var. Yapılandırılmış/yapılandırılmamış oyun gibi sınırlandırılmış/sınırlandırılmamış mekan ihtiyacı var. Bir yanda fiziksel kapasitesi oldukça yetersiz okullar, diğer yanda fiziksel kapasitesi çocuğa bir kapatılma mekanı deneyimi sunan okullar var. Dolayısıyla burada “fırsat” ve “nitelik” kavramları çocuğun ihtiyacına göre tanımlanmalı ki bu müdahalenin çok boyutlu etkileri görülebilsin. 

Bu çalışmayı kimler için hazırladınız? Yani kimler bu çalışmadan faydalanabilir?

Çocuk çalışmalarıyla, kentle ilgilenen herkes faydalanabilir. Mekanda Adalet ve Çocuk yayınını interdisipliner bir yaklaşımla hazırladık. Yayının bütünüyle çalışmayı değerlendirmek daha verimli olacaktır.Kendi adıma, son dönemlerde toplumun geniş kesimince muhatap olunan kentsel dönüşüm fenomeninin eğitimcilerin alanına da dahil olduğu görülsün istedim. Kendi meslektaşlarım için de bu fenomen yoğunluklu olarak konut projeleri ve AVM’ler üzerinden çalışılıyor. Oysa özel okullar da bunun bir parçası.

Çalışma devam edecek mi?

Yaptığımız çalışma kentsel dönüşümde özel okulların rolüne dikkat çekmek istediğimiz, buna yönelik bolca sorular sorduğumuz başlangıç bir çalışma. Önümüzdeki süreçte farklı noktalardan bu çalışmayı derinleştirme arzusu duyuyorum. Çalışmanın yeni sürecinde katkı koymak isteyen ya da deneyimlerini paylaşmak isteyenler [email protected] mail adresime mesaj gönderirlerse, ortak akılla birlikte üretim yapmaktan mutluluk duyarım.


ARŞİV