Şehirler, insana sunduğu sosyal, ekonomik olanaklarla çekim merkezi olmaya devam ediyor. Her geçen gün büyüyen ve kalabalıklaşan şehirler kirlilik, trafik, iklim değişikliği, su ve gıda güvenliği gibi sorunları da beraberinde getiriyor. Peki, yarının şehirleri nasıl olacak? Dünya Ekonomik Forumu raporunda, dünyanın çeşitli yerlerinden şehirlerin çeşitli sorunlara nasıl yenilikçi çözümler ürettiğini gösteren en iyi örneklerden 10’u ele alındı.
Muzaffer Yunus Aydın’ın, Kadıköy Akademi için çevirdiği raporun özetini kısaltarak yayınlıyoruz. Raporun tamamını http://www.kadikoyakademi.org/kentsel-sorunlara-yenilikci-10-cozum/ adresinden okuyabilirsiniz.
1) Yeniden Programlanabilir Alan
Kent nüfuslarının önümüzdeki 30 sene içerisinde 4 milyardan 7 milyara yükseleceği düşünülüyor. Bu 2050 yılında şimdi sahip olduğumuz kapasitenin iki katına ihtiyacımız olacağı anlamına geliyor. Ancak elimizde bunu sağlayacak ne zaman ne de maddi kaynaklar var. Bu durum bu kaynakları ve alt yapımızı güncel mimari yeniliklerle beraber daha kullanışlı ve çok amaçlı alanlar oluşturmak için kullanmak gerektiği sonucunu ortaya çıkarıyor.
Dünyada birçok şehir bu bakış açısıyla alanlarını yeniden programlayarak çok amaçlı kullanıma açmaya başladı. Kanada’nın Vancouver şehri kentsel ayak izini azalttı. New York kademeli şekilde asfaltları açık alanlara dönüştürerek kullanıma uygun bir şekilde yeniden düzenledi. Alanların yeniden düzenlenmesinin en iyi örneklerinden biri ise Melbourne’de yaşanıyor. Melbourne, son 30 yılda 86 hektarlık yol ve diğer verimsiz alanları yeniden kullanıma açtı ve bu alanları demiryolu istasyonları ve karayolu bazlı toplu taşıma ağları etrafında yeni orta ve yüksek yoğunluklu konut projeleri için kullandı.
2) Su Ağı
Dünyayı susuz bir gelecek bekliyor! 2030’a gelindiğinde, tatlı su talebinin arzın yüzde 40’ını aşabileceği tahmin ediliyor. Günümüzde ise sızıntıya bağlı ortalama su israfı tahminen yüzde 25-30 seviyesinde. Yani su israfını engellemek gelecek için hayati bir önem taşıyor. Akıllı su yönetim modelleri boru ağlarındaki su akışını izleyerek, tüm su döngüsünü kontrol altına almak ve insani-ekolojik ihtiyaçlar için sürdürülebilir su sağlamak için sensörler kullanıyor. Örneğin, Queensland, Avustralya’da, Unitywater bir yıl içinde doğrudan su kayıplarını bir milyar litre azaltarak 1,9 milyon dolar tasarruf etti; boru ağı sorunlarını algılamak ve çözmek için harcadığı süreyi üçte iki oranında azalttı ve kullanılabilirliği neredeyse yüzde 20 oranında arttırdı.
3) Sosyal Medya ve Uygulamalar Aracılığıyla Ağaç Sahiplenme
Yaşadığımız kent ve dünya aşırı hava olaylarına tanık oluyor. Bunlara karşı hâkim anlayış duvarlar ya da barajlar yapmak. Az başvurulan yöntem ise ağaç dikmek. Oysa şehrin yeşil alanını yüzde 10 oranında arttırmak, iklim değişikliğinin neden olduğu sıcaklık artışını telafi edebilir.
Melbourne, 70.000’den fazla ağaçtan oluşan Kent Orman Stratejisi ile vatandaşları kent yeşillikleriyle gururlandırmaya teşvik ediyor. Bu sistemde tüm ağaçlar merkezi bir veritabanında etiketleniyor ve vatandaşlar bir ağacı sahiplenip, isim veriyor. Her yurttaş sahiplendiği ağacın büyümesini ve karbon dengelerini izleyip, bu verileri sosyal ağları aracılığıyla paylaşabiliyor. Bununla beraber her ağacın, vatandaşların kusurları ve hastalıkları rapor etmesine ve hatta aşk mektupları göndermesine izin veren kendi e-posta adresi bile var. Ağaçlar şu anda Melbourne’ün yüzde 22’sini kaplıyor ve bu oranın 2040’a kadar yüzde 40’a yükselmesi hedefleniyor.
4) Yeni Nesil Ulaşım
Dünya motorlu araçlardan uzaklaşıyor. Bisiklet hem kentlerin geleceği hem de ulaşım için geleceğin araçları arasında.
İngiltere’de yapılan yeni bir hükümet araştırmasına göre bisiklet sürmeyi teşvik etmek için yapılan küçük yatırımlar, 35’e 1 oranında verim sağlıyor. Bisiklet kullanımı için düşük maliyetli çözümler arasında; ayrı bisiklet şeritleri oluşturulması, bisiklet paylaşım ağları yaratılması, bisikletlerin hızına uyacak şekilde trafik ışıklarının yeniden gözden geçirilmesi ve trafiğin yavaşlatılması için yolların kenarları boyunca ağaç dikilmesi yer alıyor.
5) Ortak Enerji Kullanımı
Nüfus artışı, ekonomik kalkınma, kentleşme ve sanayileşme gibi faktörlerden dolayı, küresel enerji tüketiminin 2010’dan 2035’e kadar neredeyse ½ oranında artacağı tahmin ediliyor. Buna önlem için düşünülen “trijenerasyon” sistemleri, İskandinavya, Güney Avrupa, Güney Kore ve Japonya pazarlarına girmeye ve kullanılmaya başlandı. Spesifik olarak, “trijenerasyon” sistemleri, ısıyı, binaları ısıtmak ya da soğutmak için Absorption Refrigerator teknolojisini kullanıyor.
6) Paylaşımlı Şehirler
Tüketim kültürünün değişimiyle beraber, ürünlerin ve hizmetlerin paylaşılarak ya da devredilerek kullanılmasıyla açıklanabilecek paylaşım ekonomisi yaşanmaya başladı. Örneğin Airbnb gibi web siteleri, kullanılmayan alanın kiraya verilmesini kolaylaştırıyor ve boşa harcanan kapasiteyi azaltıyor. Aynı şekilde, pek çok insan, dünyanın dört bir yanındaki şehirlerde mevcut olan web destekli araç paylaşım kulüpleri yoluyla araba kiralayabiliyor.
Streetbank gibi web siteleri, şehir sakinlerinin diğer ürünleri paylaşmalarını veya artık kullanılmadıklarında bunların değerlendirilmesini amaçlıyor. Kadıköy’de de örneklerini gördüğümüz paylaşımlar altyapı ihtiyacını azaltıp daha az kaynak kullanımı ve daha düşük maliyet sağlıyor.
7) Talebe Dayalı Ulaşım
Araç trafiği tıkanıklığı ve bunun sonucu olarak ortaya çıkan hava kirliliği hem insan sağlığına zarar veriyor hem de büyük maddi kayba neden oluyor. Sadece Amerika Birleşik Devletleri’nin 83 büyük kentsel bölgesinde, tıkanıklık tarafından boşa harcanan zaman ve yakıt 60 milyar dolar. Dünya Sağlık Örgütü, dünya genelinde yılda bir milyondan fazla ölümün, büyük ölçüde taşıt trafiğinin neden olduğu hava kirliliğine atfedilebileceğini tahmin ediyor.
Dijital bilgi ve iletişim teknolojileri araç trafiğini daha verimli bir şekilde yönetmeye yardımcı oluyor. Bunlardan bir tanesi, Kaliforniya’daki Irvine Üniversitesi’ndeki araştırmacıların, araçları gerçek zamanlı olarak yönlendirmek ve hızlı değişen ortamlarda yolcu alma ve teslim etme talebini karşılamak için geliştirdikleri “toplu taşıma aracı yönlendirme” algoritması.
8) Akıllı Sokak Direkleri
Standart sokak lambaları yerine daha uzun süre dayanan, daha az enerji tüketen ve daha az yan ürün içeren LED sokak ışıkları geleceğin aydınlatma araçlarında. Yeni nesil LED sokak ışıklarında hava, kirlilik, sismik aktivite, trafik ve insanların hareketi gibi bir dizi algılama teknolojisi kullanılıyor. Bu akıllı sokak direklerini bir ağa bağlayarak, bir şehirde gerçekte neler olup bittiğini anlamak mümkün.
9) Kentsel Tarım
BM, dünya nüfusunun 2050 yılına kadar 9 milyara ulaşacağını tahmin ediyor, bu 2 milyarın büyük çoğunluğu şehirlerde yaşayacak ve bu yeni şehir sakinlerini beslemek için, küresel gıda sisteminin yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor. Ellen McArthur Vakfı, Avrupa’da yetişen ve çabuk bozulabilen sebzelerin yüzde 45’inin masaya ulaşmadan önce boşa harcandığını, bunun çoğunun uzun ve verimsiz tedarik zincirlerinden kaynaklandığını tespit etmiş.
Atık oranını azaltmanın basit bir yolu, çiftliğin yerini değiştirmek yani üretimi kente taşımak. Binaların çatıları, otoparklar ve hatta duvarlar birer bahçe haline gelebiliyor. Bu sistemin uzun yıllardır uygulandığı kentlerden biri Londra. Londra’da uygulanan “yeşil kuşak”, gelişmekte olan metropol için gıda güvenliğini sağlarken, doğayı korumanın bir yolu olarak görülüyor.
10) Medellin: Sosyal Entegrasyonun Altyapısı
1992 yılında, Kolombiya’da bulunan Medellin, dünyanın en tehlikeli şehirlerinden biri olarak kabul edilirken günümüzde, ilerici mimari ve kentsel müdahalelerin bir merkezi olarak görülüyor. Çünkü kentsel gelişim projeleri genellikle fiziksel problemlere çözümler üretmeyi hedeflerken, Medellin farklı bir strateji seçerek mimarlık ve şehirciliği sosyal bütünleşme araçları olarak kullanmış.
España Kütüphane Parkı ve toplu taşıma aracı olarak üretilen teleferik gibi projeler, kentin görece yoksul olan bölgelerini ticaret merkezlerine bağlayarak sosyo ekonomik değişimin önünü açmış ve bir sembol haline gelmiş.