Geçtiğimiz hafta kutladığımız 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarının en renkli bölümü, Kadıköy Belediyesi ile İstanbul Klasik Otomobilciler Derneği (İKOD) iş birliğiyle düzenlenen “Klasik Otomobillerle Zafer Konvoyu” oldu. Merkezi Kadıköy’de bulunan derneğin üyeleri, birbirinden özel araçlarıyla Bağdat Caddesi’nde kortej düzenleyerek hem bayramı kutladı hem de nostalji dolu bir yolculuk yaşattı. Biz de kutlamaların sonrasında İKOD Başkanı Cüneyt Karpuzoğlu ile görüştük ve klasik arabalar hakkında sohbet ettik.
YÜZDE 90’I FABRİKADAN ÇIKTIĞI GİBİ
Klasik arabanın herkesin kolayca anlamayacağı bir sevda olduğunu vurgulayan Karpuzoğlu, “İçten gelen özel bir tutkudur. Biz de bu sevdayla işi gücü bırakıp 16 yıl önce derneği kurduk. Bugün 200 üyemiz var.” şeklinde konuştu.
Bir arabanın klasik araba sayılması için öncelikle 35 yaşını doldurmuş olması gerektiğini söyleyen Karpuzoğlu, “Amerika ve Avrupa’da elektronik aksamı bulunmayan ve tamamen mekaniğe dayalı sistemlere sahip araçlar klasik kabul ediliyor. Bu araçların en az yüzde 90’ının fabrikadan çıktığı, orijinal halini koruması gerekiyor.” dedi. Karpuzoğlu, “Araçları aslına uygun şekilde topluyoruz; fabrika değerlerine sadık kalıyor, hatta fabrikanın kullandığı orijinal renge boyamaya özen gösteriyoruz. Döşeme kumaşlarını Amerika’dan getirerek aracı yüzde 90 oranında orijinale yaklaştırıyoruz, buna ‘frame-off toplama’ diyoruz. Şimdiye kadar 10’dan fazla aracı ufak dokunuşlarla hayata döndürdük, 39 aracı ise tamamen toplayarak piyasaya çıkardık.” diye konuştu.
“VERGİ VE SİGORTADA FARK YOK”
Türkiye’de klasik otomobillerin vergi, sigorta ve muayene açısından normal araçlarla hiçbir farkı olmadığını söyleyen Karpuzoğlu, “Amerika’da nostalji plaka alındığında vergi muafiyeti veya 4 yıl muayene hakkı tanınıyor. Bizde ise araçlar normal statüde; iki yılda bir muayene yapılıyor, sigorta da güncel araçlarla aynı. Federasyon olarak defalarca başvuru yaptık, bakanlıklarla görüştük ama sonuç alamadık.” dedi.
Karpuzoğlu, “Klasik araçların yüzde 99’u benzinli, çok azında LPG bulunuyor. Kamyonetlerde ise neredeyse yüzde 0,5 oranında dizel motor yer alıyor. V8 ve düz 6 silindirli eski teknoloji motorlar, yüksek sıkıştırma oranları ve zengin yakıt kullanımları nedeniyle güncel araçlara göre yüzde 50-60 daha fazla yakıt tüketiyor.” diye konuştu.
DİREKSİYON ÜZERİNDEN VİTES
Klasik otomobillerdeki vites sistemini de anlatan Karpuzoğlu, “Araçlarda düz vites ve otomatik vites seçenekleri var. Düz vites genelde 3 ileri olur. Otomatiklerde ise 2 veya 3 ileri olan modeller mevcut. Çoğu direksiyondan çıkan bir kolla kumanda ediliyor. Aslında 1940’lardan beri fabrikalar otomatik vites üretiyor.” ifadelerini kullandı.
KENDİ KİŞİLİKLERİ VAR
Klasik otomobil merakının çocukluğunda başladığını anlatan Karpuzoğlu, “Samatya’da büyüdüm. Babamın arkadaşlarında bu arabalardan vardı. Hepsinin ayrı bir kişiliği olduğunu düşünürdüm; kimisini gülen bir amcaya, kimisini kızan birine benzetirdim. Liseyi bitirdiğim yıl üç arkadaş birleşip 1956 model bir Chevrolet aldık, onu topladık. Böyle başladı bu sevda.” diye konuşuyor.
Bugün sahip olduğu 1962 model Chevrolet Impala Gold Serisi aracından bahseden Karpuz oğlu, “Chevrolet’in 50. yılına özel üretilmiş 364 altın rengi araçtan biri. Şu anda dünyada sadece 28 tane kaldı, Türkiye’de ise yalnızca bizde var.” diyor. Ayrıca İKOD’un yol yardım aracından da bahseden Karpuzoğlu, “1963 model Chevrolet Apache isimli bir yol yardım aracımız var. Uzun yollarda konvoy yaptığımızda mekaniker arkadaşımız bu aracı kullanıyor. Aracın arkasında mutlaka yedek parça ve takım tezgâhı bulunur. Böylece kimse yolda kalmaz, gerekli bakım yapılır ve herkes seyahatine devam eder.” şeklinde konuşuyor.
BAKIMI ZOR, USTASI AZ
Karpuzoğlu, klasik araçların bakımının zor olduğuna dikkat çekerek, “Bu araçları anlayacak ustalar artık çok az. Döşemecimiz Sami Abi hastalandı, işi bıraktı. Kilit ustamız rahmetli oldu. Yedek parçalar da bulunmuyor, Amerika’dan veya Avrupa’dan getirmek gerekiyor. Bu yüzden arabaları her gün trafiğe çıkarmıyoruz, sadece özel günlerde ya da uzun yol gezilerinde kullanıyoruz. Yağışlı havalarda çıkarmamaya özen gösteriyoruz. Haftada bir mutlaka çalıştırıyoruz, kısa mesafede de olsa yürütüyoruz.” diyor.
Karpuzoğlu, Türkiye’de yaklaşık 12 bin klasik otomobil bulunduğunu ve bu sayının Avrupa ülkelerine kıyasla oldukça düşük olduğunu söylüyor. “İsveç’te 40-50 bin, Hollanda’da 25-30 bin klasik araç var. Amerika ise kıyas kabul etmez.” diyen Karpuzoğlu, her yıl temmuz ayında İsveç’te düzenlenen büyük buluşmaya da dikkat çekerek, “Ortalama 25 bin klasik araç bir kasabanın trafiğini kapatıyor ve konvoy yapıyor.” ifadelerini kullanıyor.