Kış mevsiminin mayhoş ve nostaljik içeceği bozanın hikâyesini araştırdık, Kadıköy sokaklarının bozacısı Sinan Atalay ile boza satışına çıktık…
Gökçe UYGUN
“BOOOZAAAAA!”
Bir kış gecesi, hava ayaz. Sokaklar ıssız ve sakin. Yanıbaşımda yankılanıyor bu ses. Çoğumuzun sıcak evlerinde otururken duyduğu bu sesin peşine düştüm. Kadıköy sokaklarının yanık sesli bozacısı Sinan Atalay’la bir gece “bozaya çıktık”. Böyle tanımlıyor bozacılar, boza satma işini. Sinan, aileden bozacı; “Biz bu işi büyüklerimizden gördük. Ailemiz büyükleri 20 yıldır boza satar, ben de 10 yıldır bu işteyim. Normalde kuyumcuyum ben. Hem bir ek gelir olsun diye hem de ölmüş olan bu mesleği hayata döndürmek için bu işi yapıyoruz.”
MAMA YERİNE BOZA!
Hava gittikçe soğuyor, Moda sokaklarında bozacı Sinan, ‘Boza!’ diye bağırmaya devam ediyor. Kendisi Gebze’den geliyor Kadıköy’e, bozası Tekirdağ’dan. Kadıköylü müşteriden çok memnun, en çok satışı Göztepe’de yapıyormuş. Nedenini bilmiyor, “Allah Göztepe halkından razı olsun” demekle yetiniyor. O’nun bozasının müdavimi çok. Hatta kendi deyişiyle “Mama yerine boza içen çocuklar” bile varmış. Geçenlerde bir gün bir televizyon kanalına çıktıktan sonra ünü iyice yayılmış. Evlerin camlarına çıkanlar, “Aa sen geçen gün televizyona çıkan bozacı değil misin?” diye soruyorlar. Sinan’ın sesi güzel ve gür; “Büyüklerden öğrendik böyle bağırmayı. Allah için sesimi ben de çok beğeniyorum. Korumak için kestane balı yerim.”
Bozayı seviyor kendisi, ama bal yiyen baldan usanır misali bazen tek bir bardak bile içemeyecek durumda olmasına karşın müşterisine sunmadan mutlaka kontrol etmeyi de ihmal etmiyor. Üstüne bol tarçın ekilen boza esasen leblebiyle servis ediliyor. Ama Sinan müşterilerine fındık ve cevizle tavsiye ediyor.
BOZADA ALKOL VAR MI?
Birkaç apartmandan sesleniyorlar bozacıya. Apartmana giriyoruz birlikte. O bozasını satıyor, ben hem boza alanların fotoğrafını çekiyorum, hem de onlarla sohbet ediyorum. Çoğu Sinan’ın devamlı müşterisi. Bozadan da satıcısından da memnunlar. Tekrar sokağa indiğimizde Sinan Atalay’a “Boza neden kışın içilir?” diye soruyorum, muzip bir gülümsemeyle yanıtlıyor; “Boza, darıdan yapılır. Kuru fasulye türü tahıllar gibi sıcak tutar. Bir de cinsel gücü arttırır, o yüzden akşamları satılır. İnsan ilişkilerine yardımcı oluyoruz bir nevi…”
Bozaya dair yılların efsane sorusunu da sormayı ihmal etmiyorum; “Bozada alkol var mı?” Politik bir yanıt geliyor; “Meyvede de var ki. Bozada yüzde 3-5 oranında var diyorlar. Ne niyetle içtiğiniz önemli.”
Sinan Atalay, boza satmaya devam ediyor, daha gezeceği çok sokak var. Ben evime doğru yol alırken, arkamdan sesi yankılanıyor; Boooozaaaa…
BOZANIN HİKÂYESİ ROMAN OLDU
Binlerce yılın içeceği boza, Osmanlı İmparatorluğu’nun başkentindeki en rağbet edilen içeceklerden biriydi. Ünlü seyyah Evliya Çelebi’nin yazdığına göre 17. yüzyılda İstanbul’da 300 boza dükkânı ve 1005 bozacı vardı. Çelebi, kararında içilirse bozanın bedene kuvvet verdiğini, kan dolaşımını hızlandırdığını, açlığı bastırdığını ve hamile kadınların sütünü arttırdığını, içtiğinde sütünün bol olacağını ifade ediyor.
Bozayı 21. yy’da tekrar gündeme taşıyan ise Orhan Pamuk oldu. “Kafamda Bir Tuhaflık” adını taşıyan son romanında Mevlüt Karataş ismindeki bozacının hikâyesini anlatan Pamuk, “Bozayı sattıran bozacının yanık sesidir” diyor. Kadıköy bozacısı Sinan Atalay da Pamuk’a teşekkür ediyor ve ekliyor; “Allah razı olsun kendisinden, değer verip bozacıları yazmış. Kitabı almaya vaktim olmadı daha ama mutlaka okuyacağım. Orhan Pamuk’la tanışmayı ve ona bir boza ikram etmeyi çok isterdim…“