Kukla Süreyya'nın Kadıköy maceraları

 Annesini kanserden kaybeden Kadıköylü Ülker Üner, kukla Süreyya sayesinde hayata bağlanıyor. Kadıköy’ü karış karış gezip sosyal medyada yazan Kadıköylü Süreyya, takipçilerine ‘Hayatı ertelemeyin’ mesajı veriyor.

19 Aralık 2014 - 10:38

Gökçe UYGUN

“Sevgili İnsanlar, Ben Süreyya. Kukla Süreyya. Ama kukla olduğuma bakmayın. Sizden daha çok geziyorum, görüyorum, yiyorum, içiyorum, dinliyorum, okuyorum. Çocukluğumdan beri aşık olduğum Kadıköy'de oturuyorum.  Gördüğüm, duyduğum, tattığım, hissettiğim her şeyi anlatacağım. Hergün yeni bir şey yazacağım size. Çünkü yazmazsam, yaşamıyorum demektir.”

Böyle anlatıyor kendini Kadıköylü Süreyya… Süreyya’nın yaratıcısı 33 yaşındaki Ülker Üner. 3 yıl öncesine kadar plazalarda çalışan bir beyaz yakalı iş kadınıymış. Ancak hayali bir roman yazmakmış. Rutin ve steril hayatından bunaldığı bir gün, iş çıkışı serviste ağlama krizine kapılınca istifaya karar vermiş, annesinin de desteğiyle ayrılmış işten. İlk romanını yazmaya koyulmuş. Ancak tam o süreçte önce annesin sonra da babasının kanser olduğu haberini almış. Sonraki zamanlar çok ama çok zormuş. Cerrahpaşa’da geçen hastane günlerinin ardından, geçen Temmuz ayında annesini kaybetmiş. Sonra bir gün içindeki acıyı yazıyla kusabilmek adına bir şeyler yapmaya karar vermiş ve böylece Kadıköylü Süreyya doğmuş. İşte o gün bugündür, yaklaşık 6 aydır Kadıköylü Süreyya Kadıköy sokaklarında, kafelerinde, tiyatrolarında, parklarında geziyor, gördüklerini de sosyal medya hesaplarından paylaşıyor; “Günlük tutar gibi yazıyorum, bana iyi geliyor. Takipçilere de iyi geliyor ki sürekli beni destekliyorlar. Süreyya acayip bir yer dolduruyor hayatımda. Ben çok olumlu bir insanım, negatif şeyleri pozitif şeylere döndürmeye çalışırım. Süreyyacık da biraz bu anlayışımın ürünü. Onu yazınca hayata motive oluyorum.”
Süreyya eylemde!
Herkesin ofisinde çalıştığı saatlerde Süreyya’nın Kadıköy sokaklarında telaşsızca gezmesi elbet birilerini kıskandırıyordur. Bu duruma da bir yanıtı var Ülker Güner’in; “İmrenen oluyor, ‘yapamadıklarımı yapıyorsun’ diyen de çok. Birçok insan sıkıcı hayatlarıyla uğraşırken, şansımın farkındayım. Ancak şöyle de bir şey var. Daha az çalışıp daha az kazandığınız bir işte çalışıp, yaşmaya daha çok vakit ayırmak bir tercih. Ben mesela kurumsal hayattayken alışverişe gereksiz para harcıyordum. Şimdi daha az param var belki ama daha mutluyum.”
Kadıköy’ün kukla Süreyya’sı sadece gezip tozmuyor, eylemlere de gidiyor, Haydarpaşa yandığında çok üzülmüş mesela, geçenler de Moda Bostan direnişine katılmış. Tam bir Kadıköylü aslında, mahallesinde yaşananlara duyarsız kalamıyor. Süreyya’yı adeta mahallenin muhtarı gibi görüp Kadıköy gezi planı istenler ya da ev yardımı bekleyenler de olmuyor değil.
KADIKÖY’ÜN MÜPTELASı SÜREYYA!
Ülker Güner ve dolayısıyla Süreyya, tam bir Kadıköy aşığı. Bakın neler anlatıyorlar; “Çengelköy’de doğdum. Bedenim Çengelköylü ama ruhum Kadıköylü… Okul zamanlarımda hep kaçıp kaçıp buraya gelirdim. Çocukluğumdan beri beri burayı manyakça seviyorum! Kadıköy her çeşit insanın bir müşterekte buluştuğu yer. Kendimi çok huzurlu hissediyorum burada. En basitinden kitabımı alıp bir çay bahçesinde oturmak beni çok mutlu ediyor. Burası benim nefes alanım. Nereye gidersem gideyim buraya döndüğümde kendimi evimde hissediyorum. Kadıköy’ü seviyorum, Kadıköy de beni seviyormuş gibi geliyor…”

Yedi kandilli Süreyya
Süreyya adı nereden geliyor? Ülker Güner’e çocukluktan beri ailesi “7 Kandilli Süreyya” dermiş. Zira Ülker ismi, 7 Kandilli Süreyya takım yıldızının eşanlamlısı. Bu tesadüfe, Ülker Güner’in Cemal Süreya ve Süreyya Operası sevgisi de eklenince bu isim ortaya çıkmış.  
 

ARŞİV