Gelin, akarsu özelliğini tamamen yitiren Kurbağalıdere’nin aziz hatırasına bir kapı aralayalım ve şırıl şırıl aktığı, üzerinde kayıkların yüzdüğü, İstanbul’un ve Kadıköy’ün mesire yeri olan bu güzide semtin bıraktığı izlerin ardına düşelim…
Ayşegül OĞUZ
Bir an için, ıslah çalışmaları üç yıldır süren Kurbağalıdere’de yaşananların nasıl kangren haline geldiğini, yoğun kokunun yanı sıra sivrisinek ve sel baskınlarıyla mücadele eden Kadıköylülerin isyanını unutalım. Akarsu özelliğini tamamen yitiren Kurbağalıdere’nin aziz hatırasına bir kapı aralayalım ve şırıl şırıl aktığı, üzerinde kayıkların yüzdüğü, İstanbul’un ve Kadıköy’ün mesire yeri olan bu güzide semtin bıraktığı izlerin ardına düşelim.
Celal Esad Arseven’in 1958 tarihli Hayat mecmuasına yazdığı “Kadıköy: 2650 Senelik Şehir” başlıklı yazısındaki satırlara dikkat kesilelim örneğin: “Bundan altmış sene evvel Kadıköy, İstanbul’un en mutena sayfiye yerlerinden biri idi. Cuma ve pazar günleri İstanbul halkı pek mahdut sefer yapan iki vapurla buraya gelirler, Yoğurtçu çayırındaki Abdürrezzak ve Kuşdili’ndeki Minakyan tiyatrolarına giderlerdi. Cuma ve pazar günleri Kuşdili Çayırı bir bayram yeri halini alırdı. Kurbağalıdere’de yüzlerce kayık ve sandalla gezinti yapılır ve nihayetteki bir gazinoda çalınan sazı dinlerlerdi”.
Söz konusu hatırlatmayı yapan kurum bugün merkezleri Beyoğlu ve Galata’da bulunan SALT. Sosyal medya aracığıyla gündeme denk düşen böylesi “küçük” müdahaleleriyle SALT’ın geçmişle günümüz arasında kurduğu bağ etkileyici. Kurbağalıdere albümünü yayınlanmalarının ertesi günü aradığımız SALT Araştırma programlar yöneticisi Lorans Tanatar Baruh, yerel ve bölgesel belleğe katkıda bulunmak amacıyla kapsamlı bir arşivi biraraya getirdiklerini anlatırken, arşivlerin 1960 sonrası sanatsal üretimi, yapılı çevre, tasarım ve şehircilik konularını kapsadığını belirtiyor: “SALT Araştırma’nın kendi arşivleri veya üçüncü kurum ve şahısların belgelerini dijitalleştirerek oluşturduğu arşivlerin önemli bir bölümü, doğrudan veya dolaylı olarak İstanbul ile ilgilidir” diyor ve ekliyor: “Osmanlı İmparatorluğu’nun bankası Bank-ı Osmanî-i Şahane veya sonraki adıyla Osmanlı Bankası’nın belgeleri, 19. ve 20. yüzyılın ekonomik, sosyal ve şehircilik tarihine dair fotoğraf, yıllık, harita, gazete, dergi ve kartpostallar, en geniş dijital arşiv koleksiyonlarından biri olan Osmanlı İmparatorluğu’nda Fransızca Basın, İtalyan Büyükelçiliği’nin defterleri, Galata’daki Saint Pierre Saint Paul Kilisesi’nin belgeleri, aile arşivleri, 20. yüzyıl Türkiye mimarlık ve tasarım arşivi, 1960 sonrası Türkiye’sinde sanatsal üretime dair koleksiyonlar bize İstanbul’u anlatır veya İstanbul’dan diğer merkezlere bakar.”
Kentler değişir, dönüşür. Kenti var eden mekânlar, üzerlerine sinen hatıralar eliyle, geçmişle bugün arasında müstesna bir köprü kurar. Celal Esad Arseven’in satırlarındaki Kurbağalıdere’nin eski halinden eser yok şimdi. Derenin ışıltısı, yüzyıllar içinde oluşan habitat insan eliyle yok edildi. Fotoğraflarının izini sürdüğümüzde ortaya çıkan sonuç ise, Kurbağalıdere’nin gökkubbede hoş bir sada olarak hatıralarda kalmaya mahkûm olduğu gerçeği. Umalım ki, çok kısa bir süre...
“Tarih yalnızca geçmiş değildir”
SALT Araştırma’nın elinde bulunan bu büyük arşivin Kadıköy bölümü neleri kapsıyor?
SALT Araştırma’nın koleksiyonlarından biri olan fotoğraflar bölümünde, 19. yüzyılın ikinci yarısından bugüne Kadıköy semtine dair birçok görsel, haritalar bölümünde ise 1905 ve 1930’ların Kadıköy’ünün sokak sokak planlarını bulmanız mümkün. Ama bu görsel malzemenin ötesinde, araştırma derinleştikçe, Mimarlık ve Tasarım bölümünde mimarların Moda’da, Erenköy’de, Bostancı’da tasarlamış oldukları binaların ayrıntılarına, Aile Arşivleri kısmında Kadıköy’de geçen yaşamların detaylarına, Osmanlı Bankası arşivinde 1960’larda bankaların çekilişle vermiş olduğu apartmanlara, kazananlara veya bir şube açılışına dair bilgi karşınıza çıkabilir. Bunun yanı sıra Kadıköy’de bir galeride sergilenmiş eserlere de ulaşmanız olası. Doğrudan karşınıza çıkmayan, ama 19. yüzyıl için önemli olan bir diğer kaynak ise Şark Ticaret Yıllıklarıdır. 1880’lerden 1910’lara Galata, Pera (Beyoğlu) ve Eminönü’nde çalışan veya oturan kişilerin izini sürebilmemizi sağlayan bu yıllıklar, Kadıköy’de oturan kişilerin ve Galata veya Eminönü’nde çalışanların haritalamasını yapabilmek için eşsiz bir kaynak.
Arşivi değerlendirirken İstanbul’un bir semti olarak Kadıköy için nasıl bir değerlendirme yaparsınız?
Kadıköy, 19. yüzyılda, dönemin öne çıkan ailelerinin yerleştiği bir semt. Seyr-i Sefain İdaresi’nin kurulmasıyla vapur seferleri bu semti İstanbul’un merkezine bağlar ve Kadıköy’e yerleşimi hızlandırır. Üst düzey devlet memurları köşklerini yaptırır ve yerleşir. Kurulan Kadıköy Belediyesi’nin hizmetleri bu bölgenin gelişmesini sağlar. Kadıköy’ün merkezi ve Moda devamlı bir yerleşim alanı iken, ötesi daha çok sayfiye yeri olarak gelişir. 1930’larda İstanbul’u yeniden şekillendiren Henri Prost Bağdat Caddesi’nin düzenlemesini yapar. Yeni cumhuriyetin şekillendirdiği yerlerden biri olur burası. 1973’te Boğaziçi Köprüsü’nün her iki yakayı birbirine bağlaması ile birlikte devamlı yerleşim hızlanır ve Kadıköy sayfiye özelliğini yitirir. Eski köşkler birer birer apartmana dönüşür, Kadıköy İstanbul’un önemli iskân bölgelerinden biri olur. Bugün ise, kentsel dönüşüm ile birlikte, biraz da İstanbul’un artan konut talebine cevap verebilmek için Kadıköy kendini tekrar şekillendiriyor.
Peki, şöyle diyebilir miyiz: Bu arşiv bir “tık” uzağımızda mı?
SALT Araştırma, çevrimiçi kaynaklarına sofistike erişim imkânları sunarak, bir konu veya araştırma alanları çerçevesinde daha engin okumaları teşvik ediyor, bu kapsamda sosyal medyayı da etkin olarak kullanıyor. Facebook, twitter, instagram ve flickr the commons hesaplarından yaptığı arşiv paylaşımlarıyla daha geniş bir kitleye ulaşmayı, fotoğrafların görselliğinin ötesinde verdiği kısa bilgilerle konuyla ilgili herkese dokunmayı ve onların da kendi okumalarını yapabilmeleri için ipuçlarını vermeyi amaçlıyor. Bunu yalnızca tarihe bakarak değil, gündemden yola çıkarak da gerçekleştiriyor. Çünkü tarih yalnız geçmiş değildir, aynı zamanda geleceği nasıl şekillendirdiğinizdir.