Hürriyet Gazetesi yazarı Gazeteci Tufan Türenç, cumartesi günü Kadıköylülerin konuğuydu. Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi’nin düzenlediği Medya-Siyaset İlişkileri konulu söyleşiye katılan Türenç, medya-siyaset ilişkilerinin zor ve tatsız bir dönem yaşadığına dikkat çekerek, vatandaşın medyanın ne durumda olduğunu, iktidar tarafından ne tür baskılara maruz kaldığını bilmediğini söyledi. Türenç, şöyle konuştu: “Medyamız ne yazık ki Cumhuriyet tarihinin en zor günlerini yaşıyor. Basın özgürlüğü iktidarın vesayeti altında . İktidar istemediği kendine muhalif olan gazete ya da televizyonu sattırıyor, el değiştirtiyor, ya da kendi yandaşlarına aldırarak yandaş kuruluş haline getiriyor. Beğenmediği köşe yazarına yazı yardırtmıyor. Kendine muhalif olmayan gazetecilere ise büyük destek veriyor. O yazarlara TRT’de program yaptırtıp, çok büyük paralar kazandırıyor. TRT’ye program yapıp program başına 3-4 milyon alan, bu nedenle aylık gelirleri yüksek olan meslektaşlarımız var. Gazeteciliğin duayenlerinden Sedat Simavi gazetecilere “Kalemine sahip ol, kır ama satma”diyor. Ama ne yazık ki bir çok meslektaşımız kalemini satmıştır. Ben böyle bir meslek grubu içinde yer almaktan çok büyük bir üzüntü duyuyorum. Bir çok kişinin kalemini sattığını görüyorum. İktidar baskısı sadece gazeteciye değil, iş adamına da yapılıyor. Bir çok iş adamıyla konuşuyorum. Birçok şey anlatıp şikayetçi oluyorlar, ama arkasından başımız belaya girer diyerek yazmamamızı istiyorlar. Bir çok köşe yazarı da yazısını yazarken, acaba bunu yazarsam, patrona şikayet edilir miyim diye düşünerek, yazacağı konuyu yumuşatıyor ya da vazgeçiyor. Çünkü öyle bir dönemdeyiz ki, yazdığı yazıdan dolayı 3-4 yıldır içeride yatan meslektaşlarımız var. Savcı belli, hakim belli, bir gece sabaha karşı alınıp sorgulanabiliyor, hapse atılabiliyorsunuz. Örneğin Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın tutuklanması bizim için bardağı taşıran son nokta oldu. Tutuklu olan bir çok gazeteci neyle suçlandığını dahi anlamış değil.”
“YAZILARIMDA DOMATESİN FAYDALARINI ANLATAMAM”
Çağdaş demokrasilerde, basının demokrasinin temel direği olduğunu, özgür basının demokrasinin bekçisi olduğunu da kaydeden Türenç, Türkiye'de basın özgürlüğünün tehlikede olduğunu söyledi. Gazeteci Nedim Şener’in uluslar arası basın örgütleri tarafından “Basın kahramanı” ödülü ile ödüllendirildiği halde, Türkiye'de hapsedilip, cezaevine konulduğunu kaydeden Türenç şöyle dedi:
“Silivri'deki duruşmalar naklen televizyonlardan yayınlanmalı. Oysa bundan şiddetle kaçınıyorlar. Çünkü vatandaşın orada oynanan oyunları, hukuk facialarını görmesini istemiyorlar. Türkiye'de halen 68 gazeteci tutuklu, 2000 gazeteci yargılanıyor, 4 binden fazla da soruşturma sürüyor. Bir çok kişi yargı sürecini bekleyelim diyor ama bu arada hapiste olanlar, tutuklu yargılandıkları için belki de suçsuz yere yıllarca hapiste yatmış olacaklar. Meslek hayatımda askeri dönemler de dahil bir çok dönemi yaşadım. Ama bu dönemdeki kadar baskıcı bir dönem yaşamadım.”
Kendisi de uzun süredir Hürriyet Gazetesi’ndeki köşesinde yazı yazamayan Türenç, bir izleyicinin ne zaman yazacaksınız sorusunu ise şöyle yanıtladı :
''Yazılarımı ne zaman yazarım bilemiyorum. Benimle ilgili patronuma 3-4 senedir baskı vardı. Bana açıkça yazma denmedi ama bir konuşmamızda çok sıkıntıda olduğunu söyleyince yazmamaya karar verdim. Ben öyle domatesin, patlıcanın faydalarını anlatacak yazılar yazamam. Eskiden Uğur Mumcu, Çetin Emeç gibi gazetecileri teröristler susturdu, şimdi hükümetler susturuyor. Halkın bilinçlenip demokrasiye sahip çıkması gerekiyor. Gazetecinin sadece yazmasıyla olmaz. ''
Fotoğraf: Sinem TEZER