Türkiye’de ve özellikle İstanbul’da hastalar randevu almakta sorun yaşıyor. 2010 yılından bu yana hizmet veren Merkezi Hastane Randevu Sistemi’nde (MHRS) birtakım yenlikler yapılsa da vatandaşlar hem MHRS hem de 182 No’lu telefon hattından randevu alamadıklarını ifade ediyor. Sorunların farkında olduklarını söyleyen Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, geçtiğimiz nisan ayında basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
“ARTIŞ YAŞANDI”
Bir ay sonra tedbirlerin kademeli şekilde hayata geçirileceği ve yaptırımların arttırılacağı yönünde bir açıklama yaptığını hatırlatan Koca, şunları söyledi: “Sorun yaşadığımız branş ve hastaneleri tek tek çalışıyoruz. Artan bir talep var. Buna karşılık kapasitemizi de artırıyoruz. Hekim sayımızın artan talebi karşılaması da son derece önemli. Bu bakımdan yetiştirmemiz gereken hekim ve uzman hekim sayısı çok önemli. Önümüzdeki haftalarda kademeli şekilde yeni tedbirleri hayata geçirecek ve randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz. Randevu alıp gelmeyenlerin 15 gün içinde yeniden randevu almasını kısıtladık. Bu durum randevu sadakat oranını artırdı. Ancak, randevu alanların son dakikaya kadar randevu iptal edilebilmesi mümkündü. Son anda da olsa randevusunu iptal edenler kısıtlanmıyordu. Bu durumda kısıtlı duruma düşmemek için randevusuna gelmeyecekse bile son anda iptal edenlerin oranında artış oldu. Bu durumda o kapasite yine kullanılamaz durumda kalıyor. 25 milyon tekil vatandaş, 81 milyon randevusunu son dakikalarda iptal etmiştir. Bu boşluklara yeni randevu veremediğimiz için 17 milyon randevu kapasitesi âtıl kalıyor."
ONAY ALINACAK
Bakan Koca, bu konuda bir onay mekanizmasının olacağını aktararak, "Âtıl kapasiteyi kullanabilmek için 'randevuma geleceğim' onayı alacağız. Randevu sahiplerinin bu onayı randevudan önceki gün saat 23.59'a kadar vermesi gerekecek. Onaylanmamış randevular için yerine bir başkasına randevu vereceğiz. Böylece son dakika iptalleri ile oluşan âtıl kapasiteyi verimli şekilde kullanacağız. Randevu alıp onay verdiği halde gelmeyenler için aynı branşta hiçbir hekime ve sağlık tesisine müracaat edilemeyecek. Aynı klinikten mükerrer randevu alınamayacak. Yakında devreye girecek yöntemle iki randevusunu aldığı halde ikinci kez randevusuna gelmeyenlerin randevu almasını 15 gün zaman dilimi için bütün branşlara randevuya kapalı hale getireceğiz. Buradan başlıyoruz, uygulama ilerledikçe ilave tedbirler almaya da devam edeceğiz."
“YETERSİZ KALIYOR”
Sağlık Bakanlığı’nın Merkezi Hekim Randevu Sistemi’ndeki (MHRS) sorunların çözümüne yönelik yapmış olduğu projelerin sorunu çözmekte yetersiz kalacağını vurgulayan SAHİM-SEN Başkanı Özlem Akarken de bu konuda açıklama yaptı. Özlem Akarken şu bilgileri verdi: “Biz, topluma 182’yi zor öğrettik hala MHRS’den randevu almak için dijitali kullanamayan vatandaş var. Bu onayın randevudan önceki gün 23.59’a kadar verilmesi ise ne derece doğru? Umarız gerekli önlemler, projeler yapılmıştır. Onaylanmamış randevular iptal edilmiş sayılacak ama çoğu vatandaşımız randevumuz var diye hastanelere gelecek. İptal edilen randevu başka vatandaşa verilecek o da hastaneye gelecek. Ayrıca her branşın muayene süresi farklı bunun da göz ardı edilmemesi lazım. Bir dahiliye ile KBB’nin ya da genel cerrahinin ya da ortopedi hekiminin muayene süreleri farklı. Bunların da ayarlanması gerekiyor. Bu da muayene süreleri yani randevu aralıklarının da yeniden düzenlenmesinin elzem olduğunu göstermektedir. Sayın bakanımızın bu yönde bir açıklaması olmadı.”
“RANDEVU ALAMAYAN ACİLE GELİYOR”
Randevu alamayan hastaların acil servislere başvurduğunu ifade eden Akarken, “Saat 09:00’da randevusu olan vatandaşımız 11:00’de gelebiliyor ve ‘randevum vardı’ diyebiliyor. Bu da sahada gördüğümüz ayrı bir sorun. Randevusunun iptal edildiğini bilmeyen ve hastaneye gelen kişilere yönelik çözüm üretilmelidir. Mesela vatandaşımız ilçeden geliyor, randevu almış ama teyidini yaptırmamış, bu sebeple randevusu iptal olmuş. Ama bu kişilerin randevusunun iptal olduğundan haberi yok ve hastaneye geliyorlar. Sonra hastane personeli ‘randevunuz iptal edilmiş, muayene olmak istediğiniz doktorun da randevuları doldu’ dediğinde bu durumda stres katsayısı artan vatandaşımızın hastanede şiddet olayına sebebiyet vermeyeceğinin garantisi sağlanmalıdır.” diye konuştu.
Çözümü bütün hastanelerde aynı sistemin kullanılması olarak gördüklerini ifade eden Akarken son olarak şunları söyledi: “Branşlara göre muayene süresinin verilmesi, randevu teyidinin mutlaka sesli alınması, atamalar ve uzman kadrolarının artırılması, son zamanlarda emekli olup özel hastanelere geçen hekim sayısının göz ardı edilmemesi ve bir an önce yeterli hekim istihdamı yapılması gerekmektedir.”
ÖZEL SEKTÖRÜN PAYI ARTIYOR
İBB’ye bağlı İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) “Bir İnsan Hakkı Olarak Sağlığa Erişim: İstanbul’da Sağlık Altyapısının Sektörel Bazda İncelenmesi” başlıklı raporuna göre,
Türkiye genelinde özel hastane oranı yüzde 36,78 iken bu oran İstanbul’da yüzde 70,09’a yükseldi. 1994’te 2,22 olan bin kişi başına düşen hastane yatağı sayısının, 2005’te 2,5 olduğu ve 2020 itibariyle 3,01’e yükseldiği görüldü. Her ne kadar bin kişi başına düşen hastane yatağı sayısı son 28 yıl içinde 2,22’den 3,02’ye çıkmış olsa da Türkiye bu alanda OECD ortalamasının gerisinde kalıyor.
Son on yılda Türkiye’deki hastane yatak sayılarında yaklaşık yüzde 35’lik bir artış yaşandı. Ancak yatak sayıları artmış olsa da oransal olarak bakıldığında yatak sayısında en fazla artışın yaşandığı sektör yüzde 44,97 ile özel sektör oldu. Türkiye’de bin kişi başına düşen hekim sayısı OECD ortalaması olan 3,4’ün altında kalarak 2,18 oldu. Türkiye bu sayı ile 2021 verisi bulunan OECD ülkeleri arasında sondan dördüncü sırada yer alıyor. Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde çalışan hekimler arasında uzman hekim olanların oranı 2019 yılı hariç yüzde 50’nin altında kaldı.