Eğer mantıyı ve küçük samimi mekânlarda yemek yemeyi seviyorsanız, Kızıltoprak’taki Nane, tam size göre bir yer...
Esma BAYRAKTAR
Kızıltoprakta Işıklar’dan sağa, denize doğru saptığımda, yüz metre ilerde sol köşede minik bir mekân dikkatimi çekti.. Nane.. Küçük şirin bir yer.. Ahşap ağırlıklı dekoru, eskitilmiş tuğla duvarları ve duvara özenle sıralanmış çini sanatının en güzel örnekleri, pırıl pırıl masalar ve açık şirin bir mutfak.. Çok değil birkaç masalık bir yer... Mutfak barkosunda koca bir vazoda kocaman bir nane demeti... Mutfakta bir anne, tüm özeniyle yemekleri hazırlıyor ve sunuyor... Özenle hazırlanmış tabağa bir müddet bakıyorsunuz... Yemeğe kıyamıyorsunuz..
Bu şirin mekânın sahibi Hülya Gökçimen’le hemen tanışıyorum... “Aslında oğlumun mekânı burası” diyor. Efe Gökçimen, biraz da annesine güvenerek burayı açmış, tamamiyle bir ev havasında ve tadında yemekler sunuyorlar gelenlere. Fazla çeşitleri yok ancak ne yerseniz en tazesini ve en kalitelisini yiyorsunuz. Kayseri, Sinop, Bursa, Kıngal ve Gürcü mantı çeşitlerini, elde günlük hazırlıyorlar. Her gün değişen çorbaları ve zeytinyağlı yemekleri, hep taze ve günlük, annenin elinden çıkıyor ve sunuluyor. Hülya Hanım hiçbir yemeğine salça kullanmıyor. Bursa Ziraatt’en alınan katıksız domates suyunu tercih ediyor. Mutfakta tüm malzemeyi, evine alırmış gibi özenle seçen Hülya Hanım “Tatlı olarak da Kemalpaşa tatlısını en güzel ben yaparım” diyor.
Ayrıca evinde günlük hazırladığı lezzetli keklerini de çayla birlikte ikram ediyor. Efe Gökçimen, bu şirin yeri hizmete açarken annesine güvenmekle çok isabetli bir şey yapmış... Her şey çok lezzetli ve sıcacık bir anne samimiyeti ile müthiş dikkat çekiyor Nane…