Pek çok insanın hayalleri arasında karavanda yaşamak ya da karavanla dünyayı gezmek vardır. Yolda ya da tatil beldelerinde gördüğümüz karavanlara imrenerek bakar “keşke böyle bir imkânımız olsa” deriz. Karavanda yaşamak gerçekten lüks mü yoksa başka alışkanlıklarımızdan da temelli vazgeçmeyi zorunlu mu kılıyor? Yedi yıldır karavanda yaşayan oyuncu- seslendirme sanatçısı ve müzisyen Taylan Erler ile karavan hayatını konuştuk. Kalamış Marina’da dokuz karavandan oluşan küçük karavan mahallesinin ilk müdavimlerinden Taylan Erler. Bir Pazar günü karavanın kapısını bize açıp, karavanda hayatı anlattı.
Aslında karar vermedim. Mecburiyetten oldu. Kirada oturuyordum. Kiraya zam yapılınca yeni yollar aramaya başladım. Nasıl yapayım, nasıl edeyim derken bir akşam karavan bakmaya karar verdim. Ekonomik olarak zor bir zaman yaşıyordum. Yine bir sabah erkenden uyandım. Yeni bir karavan ilanı konmuş. Karavan Kumburgaz’daydı, bakmaya gittik. Motorlu bir karavandı epeyce kötüydü fakat ben de mecburdum, aldım. Ama ilk üç gün uyuyamadım. Çünkü karavan yolun kenarında duruyor. Bir de biliyorsunuz insanlarda aidiyet duygusu vardır, ayrılamazlar. Kiralık evden çıktım ama karavanı evin yanına park ettim. Karavan sokakta duruyor. Servis arabası geçiyor, kedi geçiyor ben mümkün değil uyuyamıyorum. Bir şey yapayım dedim, aldım koca arabayı Bostancı’ya indim. Şimdi metro inşaatı olan yerde büyük otopark vardı. Oraya park ettim. Sanırım akşam 17.00 falandı. Ertesi gün 12.00’ye kadar uyumuşum.
Karavanda sürekli yaşamak aklımda yoktu. Ben bir yıl falan kalırım sonra eve geçerim dedim. Tam yedi yıl oldu. (Gülüyor)
RESMİ OLARAK SOKAKTA YAŞIYOR
Resmi olarak evet. O hikâyeyi anlatayım size. O zaman Maltepe’de Orhangazi Parkı’nda kalıyordum. Benim devletle bir işim oldu, adres göstermem gerekiyordu. Maltepe Nüfus Dairesine gittim. Memur “Sizi TV’den tanıyoruz” dedi, adresimi sordu. “Ben karavanda yaşıyorum” dedim. Memur “olmaz” dedi. “Teknede olsanız sorun yok ama karavan tekerli araç olduğu için olmaz.” Tekneye marina adresi olurmuş ama karavan tekerlekli olduğu için gidebilirmiş. Memur arkadaş “bir vatandaşın vatandaş olması için ya tapusu ya da kira kontratı olması gerekiyor” dedi. Karavanın adresi yok, karavan parkı da yok. Memura “Siz beni tanıyorsunuz ama bana vatandaş diyemiyorsunuz” dedim. İşte Türkiye’nin acı gerçeği. Bir arkadaşın evinin bir odasının adresini verdik. Memur geldi. “Bu masa sizin mi?” diye sordu “evet” dedim. “Koltuk sizin mi?” diye sordu “evet dedim”. Tamam “şuraya bir imza atalım adresiniz belli olsun” dedi. Memur bey farkında mısınız şu anda yalan bir beyana imza atacağız” dedim. “Yapacak bir şey yok” dedi.
Şu an yine yok. Bir arkadaşımın evinde kalıyor görünüyorum. Belediyeden yardım bekliyoruz. (Gülüyor).
Başka ülkelerde karavan parkları ve kampları var. Parkı da, kampı da adres olarak gösterebiliyorlar.
İSTANBUL’DA KARAVAN PARKI YOK
O dediğiniz 18 yıl önceydi kapatıldı. Bir tek Maltepe’de Orhangazi Parkı karavan parkı gibi kullanılıyor. Ama karavan parkı gibi bir kimliği yok. Adres olması için karavan parkı olarak düzenlenmesi lazım. Orada sadece otoparkta duran karavanlar var. Avrupa’da çok sayıda karavan parkı var. Keşke şehir içinde bir kamp alanı yapılsa. İlçe ya da büyükşehir belediyesi böyle bir karavan yapsa çok iyi olur. İstanbul’da çok karavancı var. Yurtdışından karavancılar İstanbul’da park olmadığı için gelemiyor.
Evet, karavan çok minimal bir yaşam. Ve karavanda yaşamak çok radikal bir karar. Gerçekten minimal yaşamak istiyorsanız evinizden başlamanız gerekir. Benimki zevkle yapılmış bir şey değildi. Daha sonra zevke geçti.
11 METREKAREDE HAYAT
Benim bir şansım vardı. Ben o zaman biraz minimaldim. Fakat bu kadar da beklemiyordum. Belki büyük bir karavan olur diyordum. Yatak odası ayrı olur falan gibi. Ona da paramız yetmedi. İlk mobil karavan yataksızdı onunla başladık. Yataklı karavan iyi mi olur, elbette iyi olur ama o zaman büyümeye başlıyorsunuz. Büyüyünce deposu da var.
10-11 metrekare kadar. Boyu 4 metre 60 santim eni 2 metre 20 santim. Bunun içinde yaşamınızı sürdürüyorsunuz. Soğuk olunca, sobanızı yakıyorsunuz. Yağmurlarda güzel. Camınızı açıp keyfinize bakıyorsunuz.
Karavan lüks değil, lüks karavan alırsanız lüks olur. Mesela benim karavanım Avrupa’da 2 bin avro. Yani 20 bin lira diyelim. Burada 85 bin avro. Çünkü İstanbul’da birkaç tane var. Çekme karavan ve mobil karavan fiyatları arasında fark var. Mobil karavanlar 50 bine de var, 100-150 bine de var.
Ben geziyordum. Artık duran karavancıyım çünkü arabam yok. Araba olmayınca da çekemiyorum. Benim evim burası.
Karavanlı hayat size ne öğretti?
“KARAVANA ELİ BOŞ GİDİLMEZ”
Böyle bir hayata geçerken biraz yardım bekliyorsunuz ki bu çok normal. Zor günlerde sizi aramayan sormayan insanlar sizi aramaya başlıyor. Çünkü karavanı merak ediyorlar. Evde sıkılıyor “Taylan gelelim” diye arıyorlardı. “Kahvenizi suyunuzu alın gelin” diyordum. “Niye sende kahve yok mu” diyorlardı. Burası ev değil. Ben suyumu taşıma su getiriyorum. Kullanma suyumu da taşıma su getiriyorum. Yemeğim bana göre. Biri bana makarna yapsana dese. Yaparım ama makarna bana göre. Evde olsa dolabı doldurabilirim. Burada alanım kısıtlı. Misafir gelecek diye hazırlık yapamam. O yüzden o insanlar biraz azaldı. Hâlbuki bir tane su getirecek. Aslında karavancılıkta ve teknecilikte bir kural vardır eli boş gidilmez.
Karavancılıkta zor bir hayatı öğreniyorsunuz. Minimalizmi öğreniyorsunuz. Çorbayı, yemeği ne kadar yapacağınızı öğreniyorsunuz. Fazla yemek yememeyi öğreniyorsunuz.
Genelde omlet, soslu makarna, tepsi böreği yaparım, tavuk ızgara yaparım. Çok zahmetli, uzun yemekler yapamıyorum. Burada tüpüm var. Yani çok tüp harcanacak yemekleri yapmıyorum. Karavanda yapamadığım yemekleri Kadıköy’de yiyorum.
Hayır yok. Sadece bir arabam olsa da gezsem diyorum.
Evet taşıma getiriyorum. Karavanın 45 litrelik bir deposu var. Onun 12 litresi bana duşta yetiyor. Ama eskiden evde duş yaparken ki şu an evde herkes onu yapıyor, 100 küsur litreyle duş yapıyoruz. Su gidiyor. İlerde çok büyük su sıkıntısı çekeceğiz.
Çok güzel sürüyor, benim evim burası. Seslendirmeye gidiyorum. Çekim çıkarsa çekime de gidiyorum. Hiçbir sorun olmuyor. Sabah kalkıyorum, kahvemi yapıyorum. Küçük bir kahvaltı yapıyorum. Köşe yazarlarını okurum. Fenerbahçe Parkı’nda yürüyüşümü yaparım. Bazen Kadıköy’e iniyorum. Kitap okuyorum. Trompet çalışıyorum.
Maalesef her şey durdu. Tiyatro da durdu. Bizim gibi özel tiyatrolar için feci bir durum.
(Gülüyor) Burada çok keyifliydi. Ben ve oyuncu arkadaşım Volkan buradaydık. Bir abimiz daha eşi ve çocuğuyla bu süreci burada geçirelim diye geldi. Sokağa çıkma yasağı başladı. Polis geldi. Bizi gördü. Ne yapıyorsunuz burada diye sordular. “Biz burada yaşıyoruz” dedik. “Nasıl ya?” diye şaşırdılar. Sonra arkadaş olduk. Arada gizlice sokağa çıkanlar, yürüyüş yapanlar oluyordu, polis arabasının sesini duyunca karavanların arasına saklanıyorlardı. Burası bir gün çocuk parkına dönüyordu bir gün yaşlı parkına.
“ÖNCE EVİ AZALTIN”
Çekme karavan mı alacaklar, mobil karavan mı; çok mu gezecekler yoksa sadece yazın mı gezecekler bunlar önemli. Bu tarz şeylere karar vermeden karavan almasınlar. Karavan hemen satılabilen bir şey değildir. Otomobilden kar edebilirsiniz ama karavandan kar olmaz. Satış platformuna koyayım satarım diye düşünmesinler. Biraz karavan kültürünü öğrensinler. Sessiz olma kültürü, karavana göre yemek yapma kültürü, kendi işinizi kendi yapma kültürü. Benim Youtube’de Taylan Erler Karavan Sohbetleri sayfasında söylediğim gibi, karavanın belediye başkanı sizsiniz. Su, tuvalet, gaz hepsiyle siz ilgileneceksiniz. Güneş panelinden anlayacaksınız, tüpü değiştirmeyi bileceksiniz.
Bazen seyirci Instagram hesabıma yazıyor. Karavan aldık bakabilir misin diyorlar. Gidiyoruz, bakıyoruz. Eğer Gazete Kadıköy haberinden sonra isteyen olursa yardımcı olurum. Bu aracın kuralları var. Önce evi azaltın. Ayakkabıları, terlikleri, elbiseleri bunları azaltın.