Moda'dan Paris'e bakmak…

Fransız vatandaşı Kadıköylü gazeteci Hüseyin Latif, aşkın şehri Paris’in adının bombalarla değil tekrar şiir, şarkı ve kitaplarla anılması arzusunda…

19 Kasım 2015 - 16:58
Gökçe UYGUN
Dünyanın en güzel ve turistik şehirlerinden Paris’i kan gölüne çeviren, 132 kişinin ölümüne neden olan katliam, tüm ülkelerin gündemine oturdu. Biz de Paris faciasına Kadıköy’den bakmak istedik ve Fransız vatandaşı Moda sakini gazeteci Hüseyin Latif’in kapısını çaldık.  2005’ten beri yayın yapan Fransız gazetesi Aujourd’hui la Turquie gazetesinin sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni olan Latif’i, gazetenin Moda’daki merkez ofisinde ziyaret ettik.
Öncelikle Fransa ile bağınızı anlatır mısınız?
1984-2001 yılları arası, yani 17 yıl Fransa’da yaşadım. Doktoram sonrası, yayıncılık sektöründe çeşitli dergiler yayınladım. Şu an da yarı zamanlı olarak Paris’te yaşıyorum zira gazetemizin orada bürosu var.
Siz de orada olabilirdiniz, geçmiş olsun. Olayı duyduğunuzda nasıl tepki verdiniz?
Ben olayı gece değil sabah öğrendim. Bir baktım telefonumda bir sürü geçmiş olsun mesajı. Ne olduğunu anlamak için televizyonu açtım… Şok oldum, ilk anda bir şey hissedemedim. Oğlum orada yaşıyor, onu arayıp iyi olduğunu öğrendim.
Böyle bir saldırının neden yapıladığına dair neler düşündünüz?
Bakın şimdi; siz de ben de seçkin bir meslekteyiz. Ama Fransa’da bizim gibi entelektüel insanlar bile ikinci sınıf vatandaş olarak muamele görüyor. Kendileri kabul etmiyor ama Fransa’da aşırı milliyetçilik, hatta kimi zaman ırkçılık var.

“İSTİHBARAT EKSİKLİĞİ VAR”
Yani bu ötekileştirme nedeniyle böyle bir katliamın yaşanması sizi şaşırtmadı...
Böyle bir şey olabileceğimi tahmin ediyordum… Ekonomik yönden çok zayıf bir kesim var orada. Eğitim görememiş göçmen çocuklarını bu yoksulluk daha fazla etkiliyor. Onlar da dine, bir takım aşırı örgütlere sığınıyorlar. Ve yol, maalesef ki bu katliamlara kadar gidebiliyor. Tabi bu söylediğim, katliamları haklı filan göstermek anlamında değil kesinlikle. Sadece bu faciaya varan sosyal tabloya dair bir tespit… Bu olayda beni asıl şaşırtan çok sağlam bir istihbarat sistemi olan Fransız polisinin nasıl olup da bu saldırıdan haberinin olamadığı…
Ki bundan yaklaşık 10 ay önce,
Paris'te yayınlanan ve yaptığı Hz. Muhammed karikatürüyle büyük tepki
çeken Charlie Hebdo mizah dergisine
saldırı da önlenememişti.
Evet o zaman da aynı şeyi düşünmüştüm.  Bu işte büyük bir istihbarat
eksikliği var.
Katliamın ardından oluşan #PrayforParis (Paris için dua edin) hakkında bir paylaşımda bulunan Charlie Hebdo çizeri Joann Sfar,  “Teşekkürler ama daha fazla dine ihtiyacımız yok “ dedi. Siz ne dersiniz?
Fransız kamuoyu olaya duygusal ve dinsel yaklaşıyor. Başka dinden olanlar, özellikle Müslümanlar için kötü sonuçlar doğuracak bir katliamdı bu…
Peki, siz bundan sonra Paris’e giderken endişe duymayacak mısınız?
Yo hayır, yakın zamanda gideceğim hatta.

“ENDİŞE VE TEDİRGİNLİK…”
Kadıköy’de, bilhassa Moda’da yaşayan Fransız cemaati bu olaya nasıl yaklaşıyor?
Endişe ve tedirginlik içindeler. Zaten çoğunun eşi dostu akrabası var orada. Endişe etmekte haksız da değiller.  Fransa’da daha önce de birkaç küçük IŞİD saldırısı olmuştu, yakın zamanda Charlie Hebdo oldu. Dolayısıyla yine bir başka saldırı daha olmayacağının garantisi yok. Ki bu katliamı yapan kişileri prototip olarak değerlendirirsek, Fransa’da bu türden çok insan var.
Sizce bundan sonra Paris’te neler değişir?
Değişmesin, değişmeyecektir de. Birkaç gün durgunluktan sonra yaşam devam edecektir. Paris denince akla aşk, kafeler, kitaplar, filmler geliyor. Bunlar sürecek…  Ama daha dikkatli olunması da gerekiyor! Demin de dediğim gibi; bu gibi katliamların bir kez olup bir daha olmayacağının garantisi yok. Sadece Paris değil, herhangi bir Avrupa şehri de risk altında artık…

ARŞİV