Hakkı Bilen’in kaleme aldığı “Moda’nın Mülteci Alman Profesörleri” kitabı, 2019’un Eylül ayında Kadıköy Belediyesi Kültür Yayınları’ndan çıktı. Kitapta odaklanılan üniversite reformu ve Almanya’daki Nazi zulmünden kaçarak Türkiye’ye gelen Alman bilim insanlarının hikâyesi şöyle başladı: Mustafa Kemal Atatürk’ün 1932 yılında, hükümete bir üniversite reformu yapılması gerektiğini bildirmesi üzerine, İsviçre’nin Cenevre Üniversitesi profesörlerinden Albert Malche, Türkiye’ye çağrıldı. Maarif Vekili Dr. Reşit Galip, hükümet adına reformu gerçekleştirmek ve görüşmeleri yapmak üzere görevlendirildi.
1933 yılının başlarında Adolf Hitler liderliğindeki Nasyonal Sosyalist Partisi, Almanya’da iktidarı ele geçirdi. Hitler’in ilk işlerinden biri, üniversitelerin ve sanat kurumlarının üzerinde baskı oluşturan ve onları tamamen işlevsiz hale getiren devlet memuriyetinin yeniden düzenlenmesine dair kanunu çıkarmak oldu. Getirilen kanunun akabinde Yahudi, sosyal demokrat, komünist ve Nazi rejimi karşıtı bilim ve sanat insanları üniversitelerden ve sanat kurumlarından uzaklaştırıldılar.
“YEPYENİ VE HARİKA BİR ÜLKE KEŞFETMİŞTİM”
Türkiye’de kararı verilen üniversite reformu gereği, Ord. Prof. Dr. Philipp Schwartz, 6 Ekim 1933’te Prof. Malche ve Dr. Reşit Galip ile birlikte hükümet yetkilileriyle Ankara’da bir görüşme yaptı ve Alman akademisyenlerin Türkiye’ye davet edilmesine dair protokol imzalandı. Schwartz, bu kararın ardından şunları söyledi: “Batı pisliğinin elini değdirmediği, yepyeni ve harika bir ülke keşfetmiştim. Yardımlaşma Cemiyeti’nin ortaya çıkışı artık bambaşka bir anlam kazanmıştı; evet bu gerçekten kaderdi!”
Yurt dışından getirilen Alman profesörlerle birlikte 4 fakülte, 3 yüksekokul, 8 enstitüyü bünyesinde bulunduran İstanbul Üniversitesi 19 Kasım 1933’te 180 kişilik öğretim üyesi kadrosu ve sözleşme yapılan Alman profesörlerle eğitim hayatına adım attı.
Sayıları bin 500’ü aşan profesör, doçent, asistan ve teknisyen Türkiye’ye mülteci olarak geldi. Bu isimlerin birçoğu 1933 üniversite reformu ile kurulan başta İstanbul Üniversitesi, daha sonra kurulan Ankara Üniversitesi, İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi, İTÜ gibi üniversitelere ve bazı devlet kurumlarına yerleştirildi. Tamamı devlet memuru olarak yetkilendirildi ve Türkiye’de hayatlarının sonuna kadar yaşamalarına izin verildi.
Hakkı Bilen’in kitapta aktardığına göre mülteci profesörlerin 102’si burada evlendi, 32’si eşlerinden boşandı, hem Türk hem Alman isimleri verilen 90 çocuk Türkiye’de dünyaya geldi, yaklaşık 90’ı Türkiye’de vefat etti. Sözleşmeleri gereği üç yılda Türkçe öğrenme zorunluluğu getirilen akademisyenler gayrimüslimlerin yoğun olarak yaşadığı yerleri tercih ettiler: Pera (Beyoğlu), Bebek ve Kadıköy Moda.
MODA’DA BİR ÖRGÜT: ALMAN ÖZGÜRLÜK BİRLİĞİ
Kitap, Moda’da yaşayan Alman profesörleri merkezine alıyor ve burada yaşadıkları anılardan bir derleme sunuyor. Moda’da yaşayan profesörler burada ‘Alman Özgürlük Birliği’ adıyla direniş örgütleri dahi kurdu ve Nazi karşıtı bildiriler hazırladılar. Her türlü politik faaliyet yasaklanmasına rağmen ‘Bir nebze cesaret mülteciliğin şanındandır’ diyerek birçok politik faaliyeti burada sürdürdüler. Bu profesörler yurt dışında aynı kaderi paylaşan meslektaşları ile Kadıköy Postanesi aracılığıyla haberleştiler. Cumhuriyetin ilk yıllarında Moda’ya gelen Alman akademisyenlerin varlığı 1960’lı yıllara kadar Moda’da devam etti. Bazılarının çocukları hala Moda’da ikamet etmeye devam ediyor.
Bilen kitabı, İstanbul Üniversitesi ve Hukuk Fakültesi’nin ilk hocalarından ve Ankara Hukuk Fakültesi’nin kurucusu Ord. Prof. Dr. Ernst Hisch’in ‘Anılarım’, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi kurucularından Ord. Prof. Dr. Fritz Neumark’ın ‘Boğaziçine Sığınanlar’, İstanbul Tıp Fakültesi kurucularından ve reformun koordinatörü Ord. Prof. Dr. Philipp Schwartz’ın ‘Kader Birliği’ kitaplarından yararlanarak hazırladı.
İşte Moda’nın mülteci Alman bilim insanları:
İstanbul ve Ankara hukuk fakültelerinin kurucularından, Türk vatandaşlığına geçen ve çocuğuna Enver Tandoğan Hirş adını veren Ernst Hirsch,
Mihri Belli’nin hocası, İstanbul İktisat Fakültesi’nin kurucularından Fritz Neumark,
Türkiye’de politik faaliyetlerde bulunan, “Bir nebze cesaret mülteciliğin şanındandır” sözünün sahibi Alexander Rüstow,
Ankara Üniversitesi tarafından fahri doktora verilen, Almanya’ya döndükten sonra Alman-Türk Dostluk Derneği’nin başkanlığını yürüten Hans Wilbrandt,
Ünlü piyanist Ayşegül Sarıca’yı keşfeden, İstanbul İktisat Fakültesi’nde görev yapan Alfred İsaac,
İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü başkanlığı yapmış Hans Reichenbach,
“Kaçınılmaz olarak bir Avrupalı için birçok güçlükler ortaya çıktığı halde, Türk halkını sevmeyi öğrendim” diyen Fritz Arndt,
İstanbul Üniversitesi Fizyoloji Enstitüsü’nün kurucularından Hans Winterstein,
“Türkiye’ye yaptığım yolculuk kurtuluştu” diyen mimar Martin Wagner,
Matematikçi ve olasılık hesapları teorisyeni Richard von Mises,
İlk yapay böbreğin üreticisi ve Türkiye’de ilk kan nakli işlemlerini başlatan Kurt Steinitz,
İstanbul’da aşk yaşayıp hayatları burada sonlanan Julius-Ruth Stern çifti,
Anadolu’da doktorluk yapan Albert ve Erna Eckstein,
Türkiye’ye gelerek evlenebilmek için ismini değiştiren sanatçı Anita Tiedcke (Emine Erel),
Astronomi profesörü Hans Rosenberg,
Khalkedon kazılarını başlatan profesör Kurt Bittel,
Altın madalyalı immünoloji profesörü Felix Haurowitz,
Einstein’ın yakın arkadaşı Walter Gottschalk,
Mina Urgan’ın hocası Leo Spitzer,
Moda köşklerinin mimarı Ernst Egli,
Filolog Walter Kranz,
Ve daha birçok isim… Hepsi, Almanya’daki Nazi iktidarı nedeniyle yolları Türkiye ile kesişmiş, Türkiye’deki üniversitelerin kuruluşunda rol oynamış, bilim ve sanat alanında oldukça fazla katkılar sunmuş Alman mülteciler…
HAKKI BİLEN KİMDİR?
1947 Antakya doğumlu olan Hakkı Bilen, 1970 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun oldu. Yüksek lisansını aynı fakültede yaptı, Maliye Bakanlığı’nda merkezi denetim elemanı olarak çalıştı. Özel sektör kuruluşlarında yöneticilik ve danışmanlık yaptı. Emeklilik sonrası, bazı sanat kurumlarında ve sivil toplum kuruluşlarında yönetim kurulu üyeliği yaptığı dönemde, ulusal ve uluslararası birçok etkinliğin düzenlenmesinde aktif olarak çalıştı.
Uluslararası göç, Türkiye’ye ve Türkiye’den Yahudi göçü, 1933 üniversite reformunda Alman ve diğer yabancı profesörler konularında düzenlenen konferans, program ve sempozyumlara konuşmacı olarak katıldı. “Hitler Faşizminden, Atatürk Cumhuriyetine Bilim ve Sanat Göçü - 1933 Reformu - Bir Üniversitenin Doğuşu” başlıklı bir kitabı basım aşamasında.