Müzik sektöründe kadın olmak

Radikal bir kararla kurumsal hayatı bırakıp müzik sektörüne giren Duru Börü, yaptığı mesleği çok sevdiğini fakat kadın olarak sektörde var olmanın birçok zorluğu olduğunu dile getirdi. Börü, sektöre girmek isteyen kadınlara ise “Bu sektöre girmek isteyen kadın arkadaşlarım asla pes etmemeliler. Kadın gücü var oldukça bu sektörün daha da iyi yerlere geleceğine inanıyorum” mesajını verdi

11 Ağustos 2023 - 18:50

Sabancı Üniversitesi Endüstri Mühendisliği mezunu olan Duru Börü, uzun yıllar kurumsal hayatın içinde kendisine bir rol aradığını, kurumsal pazarlama sonrasında ise kariyer yolculuğunu müzikle ilerlettiğini söyledi. “Müzisyenlerin müzisyen kitlelerini yükseltmelerine yönelik pazarlama bilgilerimle sanatsal görüşümü birleştiriyorum” diyen Börü, müzik sektöründe kadın olmanın zorluklarını gazetemize anlattı.

“MÜHENDİSLİK DIŞINDA YAPABİLECEĞİM TEK ŞEY SANATTI”

Küçüklüğünden beri müzik sektörünün içinde olmanın hayalini kurduğunu söyleyen Börü, “Aslında pasif olarak hayatımın uzun bir dönemi müzik sektörü içindeydim. Tüm yakın çevrem müzisyenlerden oluşuyordu. Beni Objektif grubunun değerli vokali Vecdi Yücalan büyütüp yetiştirdi. Müziğe dair ne varsa hepsini kendisinden öğrendim. Uzun bir süre, pandeminin de etkisiyle, kurumsal hayatta tutunmaya çalıştım fakat bir türlü aradığım mutluluğa ulaşamadım. Tam pes etmek üzereyken yolumuz sevgili Levent Yüksel ile kesişti ve umudum tekrar canlandı. Mühendislik dışında yapabildiğim tek şey sanattı. 3 sene önce aktif olarak sektöre girişim bu sayede oldu” dedi.

Börü, “Geeva Flava ekibi ile tanışıklığımız üniversite yıllarına dayanıyor. Sektör içerisinde birbirimizi desteklediğimiz bir denklem içerisindeydik. Bir uyum yakaladığımız noktada “acaba denesek mi” diye girdiğimiz menajerlik yolumuzda 2 yılı aşkın bir süreyi devirdik. 2 yıl ne kısa ne de uzun bir süre. Ama insanın içerisindeki potansiyeli tanıması için de gayet yeterli. Bu sayede menajerlik yolculuğum başlamış oldu. Geçen sene ekibimle Montreux Jazz Festival’inde sahne aldık. Kendimi ilk defa “ben buyum” dediğim menajerliğin benim yolum olduğunu anladığım kırılma noktası bu oldu. Daha sonrasında yolumuz Bosphoroots ve Dekadans ile kesişti. Sürekli üretiyoruz, gelişiyoruz. Eylül’de çok güzel projelerle karşınızda olacağız” ifadelerini kullandı.

“ATAERKİLLİĞİN BÜYÜK ROL OYNADIĞI BİR SEKTÖR”

Müzik sektöründe kadın olmanın zorluklarından bahseden Börü, “Dünyada ve Türkiye’de kadın olmak zorken, müzik sektöründe de kadın olmanın ayrı zorlukları var. Öncelikli olarak, özellikle mekan sahipleri arasında, ataerkilliğin büyük rol oynadığı bir sektör burası. Çoğu erkek menajer işlerini tek bir rakı sofrasında çözebiliyorken kadın menajerler için bu pek de mümkün olmuyor. Bir problemi çözmek için çok daha fazla çalışıp dişli olmak gerekiyor. Bir kadın olarak mekan sahipleri ile oturup iş bağlamak bir erkek olarak aynı şeyi yapmaktan daha zor. İşin ciddiyeti ve konuşmanın samimiyeti konusunda sıkıntılar yaşanabiliyor. Sektördeki çoğu kadına baktığınız zaman bu tarz durumlardan dolayı feminenliği bir kenara bırakıp iş ortamında maskülen tipleri oynamak zorunda bırakılıyor” şeklinde konuştu.

“TACİZ OLAYLARIYLA KARŞILAŞIYORUZ”

Kadın çalışanların sektör içerisinde birçok olumsuz durumla karşı karşıya kaldığını dile getiren Börü, “Hali hazırda eğlence sektöründe olduğumuzu unutmamak gerekiyor. Bazen eğleneceğiz ve eğlendireceğiz derken ipin ucu kaçabiliyor. Bu tarz anlarda çokça duyduğumuz taciz olayları boy gösteriyor. Fizikselin yanında sözlü taciz ve psikolojik şiddet kadınların sektör içinde karşısına çıkan en büyük problemlerden biri. Günümüzün en büyük sorunu insanların “hayır” kelimesini anlamamasından kaynaklanıyor. Sektörde yükselmeye başladığımda aldığım en çok yorum “sen bu işten ne anlarsın ki” oluyordu. İnsanlar kendilerinden, hele ki bir de kadınsa, güçlü birini gördükleri zaman çok çabuk korkuyorlar. Fakat zamanla etrafımdaki bu negatif insanları temizleyip çok güzel insanlarla çalışma fırsatı buldum” dedi.

“KADIN GÜCÜ VAROLDUKÇA SEKTÖR DAHA İYİ YERLERE GELECEK”
Börü, herkesin sevdiği işi yapması gerektiğini de söyledi: “Hayat sevmediğimiz şeyleri yapmak için çok kısa. Bunu erken fark ettiğim için çok şanslıyım. Üniversiteden mezun oluyorsunuz bir hevesle. Bir anda toplumsal ve aile baskısından dolayı hayalleriniz de baskılanıyor, kendinizi beyaz yaka olarak buluyorsunuz. Kendi istediğinizi değil “onların” istediğini yapmaya mecbur bırakılıyorsunuz. Daha 20’li yaşlarınızda karşınıza 50’lerinde, sorunları iletişimle çözmek yerine mobbingle çözmeye çalışan direktörler çıkıyor ve siz bunu sözde “iş” zannediyorsunuz. Şu an hayallerimin peşinden gittiğim için mutluyum ve evet bu işi her zorluğuna karşı çok severek yapıyorum. Bu sektöre girmek isteyen kadın arkadaşlarım da asla pes etmemeliler. Biraz sabır ve biraz çabayla çok iyi yerlere gelmeniz mümkün. Gerçekten çok çalışılarak güçlü olunabilir. Yardım istemekten çekinmemeliler. Kadın gücü var oldukça bu sektörün daha da iyi yerlere geleceğine inanıyorum.”


ARŞİV