Nefret suçları cezasız kalıyor

İnanç Özgürlüğü Girişimi'nin raporuna göre, nefret suçları cezasız kalıyor ve kamu yetkilileri tarafından yapılan kayıtlar yeterli değil

21 Ekim 2021 - 09:46

Din veya inanç temelli nefret suçlarının önlenmesi ve nefret suçlarıyla ilgili cezasızlıkların önüne geçebilmek amacıyla hazırlanan “Türkiye’de Din veya İnanç Temelli Nefret Suçları 2020” raporu yayımlandı.

İnanç Özgürlüğü Girişimi’nden Dr. Mine Yıldırım ve Funda Tekin’in yazdığı raporda, Türkiye’nin nefret suçlarına ilişkin politikası ve Türkiye’de yaşanan din veya inanç temelli nefret suçlarıyla ilgili izleme çalışmasından elde edilen veriler, uluslararası insan hakları standartları temel alınarak incelendi.

Raporda, Ocak – Aralık 2020 aralığında din veya inançla bağlantılı önyargı saikiyle işlenmiş 14 nefret suçu veya olayı tespit edildiği belirtiliyor. Bu olayların 8’i Alevilere, 5’i Hristiyanlara ve 1’i de başörtülülere yönelik önyargı içeriyor. Olay türleri ise, ibadet yerleri veya mezarlıklara zarar verme, mala/eşyaya zarar verme, hakaret ve tehdit/tehdit edici davranış olarak sınıflandırılıyor.

2020 yılında yaşanan nefret suçlarından bazıları şöyle:

2020 YILINDA YAŞANAN NEFRET SUÇLARI

3 Ocak 2020 tarihinde, Malatya'nın Akçadağ ilçesi Dedeköy Mahallesi'nde, Alevilere ait beş evin kapısına ve duvarlarına “Aleviler gitsin, Türkiye Müslümandır” gibi ifadelerin yazıldı. Gözaltına alınan şahıs, çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.

19 Ocak 2020 tarihinde, İstanbul'un Sultanbeyli ilçesine bağlı Yavuz Selim Mahallesi'nde bulunan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Cemevi'ne giren kişiler kapı ve camları kırıp, zemine “Bitmedi”, “Öl” gibi tehdit içerikli yazılar yazdı.

14 Şubat 2020 tarihinde, Trabzon'da Santa Maria Katolik Kilisesi mezarlığına yeni defnedilen Zehra Çolak'ın mezarı üzerine geçici olarak yerleştirilen haç yakıldı. Defin törenine katılanlardan edinilen bilgiye göre defin sırasından küçük bir grup tekbir getirdi.

8 Mayıs 2020 tarihinde, İstanbul Bakırköy’de bulunan Dzınunt Surp Asdvadzadzin Ermeni Kilisesi’nin sokak kapısı kimliği belirsiz bir kişi tarafından yakılmaya çalışıldı.

23 Mayıs 2020 tarihinde, Kuzguncuk Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Kilisesi'nin kapısındaki haç bir kişi tarafından yerinden söküldü.

22 Temmuz 2020 tarihinde, Antalya İncil Kiliseleri Kaleiçi Kilisesi’ne gelen, daha önceden sabıkası olan ve kiliseye de saldırıda bulunmuş bir şahıs kilise pastörlerini ölümle tehdit etti. Emniyet güçlerine haber verilmesi üzerine kişi bölgeden uzaklaştırıldı ve kilise görevlilerinin şikâyeti üzerine bir süre sonra yakalandı. Şüpheli, ifadesinin alınmasının ardından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

17 Ekim 2020 tarihinde, İstanbul Pendik'te bir apartmanın duvarına "Alevilere ölüm" yazıldı ve çarpı işareti konuldu.

“TCK’DA NEFRET SUÇU TANIMI OLMALI”

Rapora göre nefret suçlarıyla ilgili ihbar etme ve kamu yetkilileri tarafından kaydetme yeterli düzeyde değil. Nefret suçları çoğu zaman cezasız kalıyor. Bu nedenle din veya inanç toplulukları, bu topluluklarla ilişkili ibadet yerleri ve başka mekânlara ve/veya dinî/ruhani önderlere ve bu topluluklara mensup olan kişilere yönelik önyargı saikiyle işlenen nefret suçları devam ediyor.

BM üyesi ülkeler tarafından Türkiye’ye verilen tavsiyelerle ilgili adım atılmadığının belirtildiği raporda şu ifadeler yer alıyor: “Türkiye nefret suçları ve ayrımcılıkla mücadele konularında genel tavsiyeleri desteklerken mevzuat değişikliği ve ayrıştırılmış verilerin yayımlanmasına ilişkin tavsiyeleri ise not etmekle yetindi. Her iki tutum da Türkiye’nin nefret suçlarına ilişkin ortaya koyduğu politikayla uyumlu, Türkiye aşağıda da aktarılacağı gibi nefret suçlarına ilişkin belirli bir mevzuat oluşturmak ve nefret suçlarına ilişkin verileri kaydetmek ve bunları ayrıştırarak kaydetmek konusunda adım atmıyor”

Kamu yetkilileri, sivil topluma ve din veya inanç topluluklarına yönelik tavsiyelerin verildiği raporda önerilerden bazıları şöyle.

  • Din veya inanç temelli nefret suçları da dahil olmak üzere tüm nefret suçlarını engellemek ve bunlarla mücadele etmek amacıyla nefret suçlarına ilişkin mevzuat düzenlenmesi yapılmalı.
  • TCK’nın tanımlar bölümünde nefret suçu tanımına yer verilmeli.
  • Kolluk kuvvetleri personeli nefret suçları, önyargı saikinin tespit ve kayıt edilmesi konusunda düzenli olarak eğitim almalı.
  • Kişilerin veya toplulukların emniyet ve güvenlik ihtiyaçları sağlanmalı, statüsüne bakılmaksızın ibadet için kullanılan yerler, toplumsal mekânlar etkin bir şekilde korunmalı.
  • Kolluk kuvvetleri ile sivil toplum ve din veya inanç toplulukları arasında bilgi paylaşımı ve işbirliği güçlendirilmeli.


ARŞİV