Nino Varon: “Yalan şarkı yapmayacaksın”

70’li yılların önemli söz yazarı ve prodüktörlerinden olan Nino Varon “Bir şarkıyı söyleyenin karakteri, davranış biçimi, kültürü ve yüzü, anlatım ifadesi o şarkıyla örtüşmüyorsa şarkıyı boşa harcadın demektir. O şarkı yalandır.” diyor

25 Ağustos 2023 - 07:16

70’li yıllarda Türk Pop Müziği denilince akla gelen birkaç isimden biri Nino Varon. Hem şarkı sözü yazarı, hem besteci hem de prodüktör. Tanju Okan’ın unutulmaz şarkılarından biri olan “Bu Akşam Çok Efkarlıyım”ın sözleri ona ait. Nilüfer, Tanju Okan, Ajda Pekkan, Modern Folk Üçlüsü, Timur Selçuk, Nesrin Sipahi, gibi önemli isimlere prodüktörlük yaptı. Evindeki küçük stüdyosunda kendi deyimiyle yazıp “tıngırdatmaya” devam ediyor. Bütün bunların yanında aynı zamanda resim de yapıyor. Varon kendisini ressam diye adlandırmasa da yaptığı resimler çok beğeniliyor. Uzun yıllardır Büyükada’da yaşayan yüzünden gülümseme hiç eksilmeyen Nino Varon ile hayatı, çalışmaları ve Türkiye müziği hakkında çok keyifli bir söyleşi yaptık. Hayatı ve hayatın getirdiği her şeyi gülümseyerek karşılamayı düstur edinmiş Varon “Müzik ciddiye alınmalı” diyor.

Nino Varon kendini anlatmaya nereden, nasıl başlar?

Ben Adalıyım. Bodrum’da, Kaliforniya’da, Fransa’da yaşayamadım. Burada büyüdüm, bir çok şeyi burada öğrendim, burayı teneffüs ettim, burayı sevdim. Büyükbabam Osmanlı’nın posta telefon müdürlerindendi. Amcam da Türkiye’nin en büyük pulcularından biriydi. Amcam Galatasaray’da da top oynadı. Babam gayet masum bir adamdı. (Gülüyor) Büyükbabam Traglusgarb’da posta telefon müdürüyken Atatürk’le tanışmışlar. Bu kadar milli duyguları aileden de görmüş biri olarak, tam bir ada çocuğu olarak büyüdüm. Şansım, Rumların henüz gönderilmemiş olmalarıydı. Bu Rumlar için olduğu kadar benim için de çok üzüntü verici bir olaydır. Çünkü pek çok şeyi, gitar çalmayı, müziği onlardan öğrendim. 

Ama siz Yahudisiniz değil mi?

Evet annem ve babam Yahudi. Rumlardan öğrendiğim müzik ve eğlencenin hâkim olduğu biraz daha farklı bir yaşamdı. Ama hayatımdaki esas değişim kolumun kırılması ve arkasından saçımın dökülmesiyle oldu.

“YAPTIĞIN İŞTEN ZEVK ALACAKSIN”

13 yaşındaymışsınız çok zor olmalı.

Evet çok zor günlerdi. Gitar çalarsam bu eksiğimi telafi edebilir miyim diye düşündüm. Gitar çalmaya başladım. Bu durum gözlemci tarafımı da geliştirdi. “Kızlar benim için ne düşünüyor” diye gözlemlerdim. O gözlemci tarafım bugün ki Nino Varon’u yarattı. İnsanların hayatında bazı olaylar var o olaylarda gizli dersler yatar. Ben o dersi 13 yaşında kaptım. Yaptığım işi doğru yapmaya çalıştım. Hiçbir zaman da sürünmedim. Yaptığın işten zevk alacaksın. Anne babalara da tavsiyem çocuklarını zorlamasınlar. Çocuklar sevdiği işi yapsın. Yoksa okutup, imtihanlara sokup beyinlerini tavaya çevirmenin anlamı yok.

İlk şarkınızı kaç yaşında yaptınız?

15-16 yaşlarındaydım, biraz taklit bir şarkıydı. Türkiye’de o yıllarda müziğe sevgi yabancı şarkıları söylemekle başlıyordu. Sonra bir ara Cem Karaca ile Barış Manço ile sahneye çıktım. Tabii o sıralarda Cem Namus Belası’nı söylemiyordu Elvis Presley söylüyordu.  (Gülüyor) Bizim zamanımızda sanat üzerinde bir baskı yoktu. Kazandığımız paranın da bereketi vardı. Saçım olmadığı için Beatles peruku takardım ve düşer diye sallanamazdım. 

O dönem zaten aranje dönemiydi sanırım.

Evet ama 70’lerden sonra büyük bir aşama var. O arada Anadolu Rock dediler onu taklit gördüm. Bugün de rap’i öyle görüyorum. Rap, Aşık Veysel’in memleketinde dinlenecek en son müziktir. Çağdaş olacağız diye bazı yanlışlar yapıyoruz. Türk Sanat Müziği’ni, Türk Halk Müziği’ni terk ettik. 

“STAR ÇIKARAMADIK”

Rap’in biraz muhalif bir yanı var.

Tabii var. Kendilerini böyle ifade etmeyi seviyorlar. Onları anlamaya çalışıyorum. Ben taklitçiliğin karşısındayım. Anadolu Rock’ta da kızdığım oydu. Bizim ülkemizde çok güzel eserler var. Mesela Aşık Veysel var. Türkiye’nin bence en büyük sıkıntısı dünya çapında bir star çıkartamamak. Bir Samanyolu’na takıldık gidiyoruz. Tarkan’ı zorluyorlar tamam iyi çocuk ama yaptığı şarkılar enternasyonal değil. Yunanlıların Zorba diye bir şarkısı var. Bir şarkı ile Yunanistan’ı meşhur ettiler. Türkiye’nin şarkısını söyle bana, yok. Buna milyon dolar değil, milyar dolar bile koymalısın. Çünkü bu ülkeyi de tanıtmaktır.

Ama Samanyolu hala dillerde.

Çünkü içimize işledi. Samanyolu’nun kimseye anlatmadığım bir hikâyesi var, sana onu anlatayım. Şarkının Fransızcasını yapan prodüktörü Patricia Carli o yıllarda mühim sanatçı ve prodüktörlerden. Efes’te Tanju Okan’ı dinliyorlar. Tanju Okan Samanyolu’nu söylüyor ve bayılıyorlar. Sonra Tanju Okan’a mektup yollayıp Samanyolu şarkısı için proje yapmak istediklerini söylüyorlar. Tanju mektupla geldi hafif de alkol kokuyor; “Nino tamam ulan yırttık” dedi. Bende de o zaman 7 bin 500 lira param var. Abdullah Efendi’nin 51 model Buick’ini almak için 5 bin liram eksik. Bu işe girersek bütün arabamın parası batarsa diye çekindim. (Gülüyor) “Biraz parasal sıkıntımız olacak” dedim. “Bekle ben Bursa’ya gidiyorum biraz para kazanırım uçağa biner gideriz” dedi. Gidiş o gidiş. Onlar bekledi bekledi sonra David Alexandre Winter’e Lady Mary olarak söylettiler. O sükseyi bizim Tanju kazanacağına benim salaklığım, onun genişliği ile Winter kazandı. Onların da yaptığı büyük bir hata var İngilizcesini yaptılar. O şarkının İngilizcesini Tom Jones söyleseydi ne olurdu biliyor musun? Şarkıların da kaderleri var. 

Türkçe bir şarkı İngilizce’ye çevrildiğinde başka Fransızca’ya çevrildiğinde başka olur mu demek istiyorsunuz?

Tabii tabii. O zaman kaynak neydi yabancı şarkılardı. Şarkıyı yazıyoruz ertesi gün Nilüfer söylüyor kıyametler kopuyor. Şirketler de para kazanmak üzerine kuruluydu. 

Elbette hafif türk müziğinin divaları var. Nükhet, Ajda, Sezen, Nilüfer divadır. Kadın seslerinin erkek seslerinden daha fazla sattığını gördük. Cinsler karşı cinsten şarkıcıyı seçmiyor, şarkıyı seçiyor. Bir de bu mesleğin birinci gününden beri bildiğim şu; yalan olan şarkıyı yapmayacaksın.

ŞARKILARDA CİNSİYET

O ne demek?

Bir şarkıyı söyleyenin karakteri, davranış biçimi, kültürü ve yüzü, anlatım ifadesi o şarkıyla örtüşmüyorsa şarkıyı boşa harcadın demektir. O şarkı yalandır.

Ben Türk insanın zevkini öğrenmeye de askerde orduevinde yaptığım müzisyenliğe borçluyum. Sivas’ta iki sene askerlik yaptım. Hangi şarkılarda dansa kalkıp, hangi şarkılarda mutlu olduklarını, oturduklarını okumam askerlik sayesinde gelişti.

Yani benim sevdiğim değil, kim neyi seviyor diye orada görmeye başladınız?

Evet çok doğru. Benim sevdiğim o zamana göre daha ekstrem bir müzikti. En büyük şarkılar biseksüel olanlardır.

Yani?

Yani “Nasıl geçti habersiz”. Erkek de okur, kadın da okur. 

Sizin şarkılarınızı kimler söyledi? Kimlerle çalıştınız?

Çalıştığım çok sayıda sanatçı var. 70-80’den fazla olabilir. Ama temel artislerim Ajda Pekkan, Nilüfer, Modern Folk Üçlüsü, Tanju Okan sonra Kayahan. Şarkılarımı Tanju Okan, Nilüfer, Modern Folk Üçlüsü, söyledi. Tabii son albümde yeni isimler de oldu. Kayahan zor adamdı ama ona hayrandım. 

Tanju Okan’la çalışmanın ayrı bir keyfi vardı. Çok delikanlı, çok arkadaş canlısı bir abimdi. Çok başka bir yere koydum. Nilüfer benim canım. Beni Nino yapan Nilüfer’dir. Ajda beni onore ederek geçenlerde konserine davet etti. Şaşkın bir şekilde konserini seyrettim. Ben bu yaşta böyle bir performans görmedim. İşini bu kadar seven başka bir kadın yok. Türkiye’nin en gurur duyulacak sanatçısıdır.

Ben de iyi şeyler yaptım, pratik zekalıydım. Eğlenerek çalışırsan iyi bir şeyler yaparsın.

Anladığım kadarıyla hep eğlenerek çalıştınız. “Keşke” dediğiniz şeyler oldu mu?

Çok oldu. İlhan İrem geldi. Patron çok beyefendi bir çocuk var bir dinle dedi. O zaman Nilüfer var, Tanju Okan, Ajda Pekkan, Alpay var. Ben biraz havaya girmişim (Gülüyor) İlhan İrem geldi. Boşver Boşver Arkadaş’ı söyledi. “Biraz çalış da gel” dedim. Onu gönderdim. Sonra çok pişman oldum. Çok düzgün bir sanatçıydı.

Şarkı yapmaya devam ediyorsunuz 

Evet ediyorum. Şimdi yaşıma göre şarkılar yapıyorum (Gülüyor) Şimdi yeni yaptığım bir şarkı var. Sana iki yalan söyleyeceğim/ Biri seni sevmiyorum/ İkincisi seni unuttum. 

“HARCAMAYI ÖĞRENSİNLER”

Şimdilerde müzik yapanlara ne önerirsiniz?

Kendilerine yakışan, yüzlerine, tavırlarına yakışan şarkılar yapsınlar. İlk yaptıkları şarkının çok güzel olduğunu düşünüyorlar. En yakın arkadaşlarına dinletiyorlar, onlar da kötü diyemeyeceği için iyi şarkı yaptıklarını sanıyorlar.  Öyle olmaz. 5 tane şarkı yaptın diyelim, 5 şarkının sözlerini yan yana koy, onların en güzel sözlerini seç bundan bir şarkı çıkarsa ne ala. Yani harcamayı, vazgeçmeyi öğrenmeleri lazım. 

Aynı zamanda resim de yapıyorsunuz ve geçtiğimiz haftalarda serginiz vardı. Nasıl geçti?

Sergi hiç fena geçmedi. İstanbul vapurları falan çizebiliyorum ama şimdi biraz daha uçmaya başladım ve o uçukluğu yaşamak istiyorum. 

Ne zaman resim yapmaya başladınız?

Çok küçükken iyi resim çiziyordum. 6-7 yaşında annemin elini çizdim. Saint Michel’de okurken öğretmenimiz “Atatürk’ün resmini çizin” dedi. Ben sadece kaşını ve çenesini çizdim. Sonra bir imtihan daha oldu. Orada arkadaşıma da resim çizdim. Öğretmen anladı. “Annen baban bana gelsin” dedi. Annemlere söyledim. Annem “resim hocası çağırıyorsa kötü bir şey değildir” diye babamı gönderdi. Gittik. Öğretmen babama “bu çocuk önemli bir yetenek, bana emanet edin Türkiye iyi bir ressam kazansın” dedi. Babam çok teşekkür etti. Eve gidiyoruz taksiye bindik. Babama dönüp “Baba gurur duydun mu?” diye sordum. Babam “gurur duydum da sen tok ölmüş Yahudi ressam duydun mu?” dedi. Güler misin ağlar mısın. Sonra müzik ağır bastı. Şimdi müzikten yorulunca bir şeyler çiziyorum. Müzik arası resim, resim arası müzik yapıyorum. Resimler beğeniliyor ama ben ressam değilim. 

Kadıköy’e gelecek olursak, sizin için Kadıköy ne demek?

Kadıköy benim gençliğimde İstanbul’dan daha fazla müzik ve gitarla buluşmuş bir yerdi. Bizim zamanımızda şarkı söylemek için idealist olmak gerekiyordu. Cem Karaca, Barış Manço böyle insanlardı ve ilk Kadıköy’de sahneye çıkmışlardı. Ben de Kadıköy’de çok sahneye çıktım. 

 


ARŞİV