Objektifin arkasında geçen 58 yıl

Dokuz yaşında fotoğrafçılıkla tanıştı, 58 yıldır denklaşöre basıyor. Kamil Pekduran, “Stüdyo fotoğrafçılığı teknolojiye yenilmeyecek” diyor

06 Ağustos 2015 - 15:43
Aysel KILIÇ
Kamil Pekduran, inşaat ustası bir babanın ve ev hanımı annenin 5 çocuğundan biri.  Henüz 9 yaşındayken bir fotoğraf stüdyosuna çırak olarak girmiş. Fotoğrafa olan ilgi ve merakı, onu okuldan uzaklaştırmış. İlkokulu bitirir bitirmez fotoğrafçılığa başlamış ve bir daha okul yüzü görmemiş.  Fotoğrafçılıkta yıllar yılları kovalamış ama O, bıkıp usanmadan çalışmış.  Meslekte 58 yılını dolduran Kamil usta bugün 67 yaşında.
Fotoğrafçı Kamil Pekduran’ı Bahariye Caddesi’nde bulunan fotoğraf stüdyosunda ziyaret ettim. “Stüdyo Kamil”, yıllara meydan okumuş, 45 yıldır ayakta.  Gelişen teknolojiye rağmen, bugün de Kadıköylülerin en uğrak stüdyolarından.  Stüdyonun ustası Kamil Bey’le mesleğini konuştuk.
• Fotoğrafçılığa nasıl başladınız?
Bir arkadaşım yazları Altıyol’da bir kuyumcunun yanında çalışıyordu. Bir gün annemle oraya gittik. Annem arkadaşıma, ‘Kamil’e de iş bulun, yazın sokaklarda boş gezmesin’dedi.  Arkadaşım, Altıyol’da Foto Santral diye bir stüdyoda bana iş buldu. Fotoğrafa çok merak saldım.  Ustamın yasakladığı yerlere giriyor, bir şeyler öğrenmek istiyordum.  Karanlık odanın nasıl bir yer olduğunu çok merak etmiştim. Bir gün kapalı olan kapının kapısını bir açtım,  ustamın tüm fotoğrafları yandı. Bu merakım, işimden olmama neden oldu. Ustam beni kovdu.
• O dönem kaç yaşlarındaydınız?
Çırak olarak işe başladığımda 9 yaşındaydım. Henüz ilkokulu bitirmemiştim. İlk girdiğim yerden kovulduktan sonra şansım yine açıldı.  Babamın Malatyalı hemşehri vardı, Hacı amca “alaminüt” denilen, üçayaklı kocaman fotoğraf makinesiyle Haydarpaşa Numune Hastanesi’nde çalışıyordu.  Bir gün babamla Hacı amcayı ziyaret ettik. Hacı amca, memlekete gideceğini ve yerine bakacak birini aradığını söyledi. Babam da ben de kabul ettik. Yeni işime başladım. Hacı amca işi bana öğretti, sonra gitti.  İşe kendimi iyice kaptırmıştım; hekimler, öğrenciler geliyor onların fotoğraflarını çekiyordum.  Hem para kazanıyor, hem eğleniyordum. İlkokuldan sonra  okumak istemedim çünkü fotoğrafçılık ilgimi daha çok çekiyordu, mutluydum.
• Hastane fotoğrafçılığıyla mı geçti yıllarınız?
Yok, Haydarpaşa’da 3 yıl çalıştım. Sonra İstanbul Üniversitesi’nde bir profesörün yanında laboratuvar fotoğrafçılığı yaptım.  Birkaç yıl da öyle çalıştıktan sonra Kadıköy’e geri döndüm. Osmanağa Cami civarında bir fotoğrafçının stüdyosuna ortak oldum.  Sonra “Foto Aile” stüdyosunda çalıştım. 1972’de de kendi stüdyomu kurdum. 4 kardeşime de fotoğrafçılığı öğrettim.
“İLK NEJAT UYGUR’U ÇEKTİM”
• Stüdyo Kamil’e kimler geldi, var mı hatırladığınız?
Kimler gelmedi ki… Burayı ilk açtığımda, tiyatrocu Nejat Uygur geldi.  Siyah beyaz fotoğrafı uzun zaman vitrindeydi.  Gelenler arasında Levent Kırca da vardı. Daha ismini hatırlayamadığım birçok ünlünün yolu mutlaka stüdyomuza düşmüştür.
• Stüdyo fotoğrafçılığı bitiyor mu?
 Bitmez. Teknoloji ilerlese de anılarını sağlama almak ve nostalji yapmak isteyenler hep olacaktır. Mutlu bir anını stüdyoda ölümsüzleştirmek kadar güzel bir şey var mı? Yılların getirdiği bir alışkanlık var müşterilerimde. Teknoloji gelişse de,  ellerinde son model telefonlar olsa da, onlar yine bana  geliyorlar.  Stüdyo fotoğrafçılığı teknolojiye yenilmeyecek.


 

ARŞİV