Çocuklar neden söz dinlemez?

Alev Okulları Rehberlik Servisi uzmanları, çocuk psikolojisi üzerine ebeveynlerin dikkatle okuyacakları bir konuyu bu hafta gazetemiz aracılığıyla kamuoyuyla paylaştı.

17 Mayıs 2012 - 15:44

Birçok ebeveynin sıklıkla şikâyetine konu olan ‘çocuğum hiç söz dinlemiyor’ yakınmaları uzmanları harekete geçirmiş olacak ki bu hafta bu konuda uzun bir çalışmayı kaleme almışlar. Çocuklar söz dinlemez, çünkü çocuklar yetişkinlerin ağzından çıkan sözcüklere göre hareket eden robotlar değildir. Çocukların istekleri, merakları, hareket etme ve ilgi göreme ihtiyacı vardır. Çocuğun bu ihtiyaçları ve istekleri yetişkinin meşgul ve planlı yaşamında işlerin yolunda gitmemesine neden olan bir engel haline dönüşebilir. Anne ve baba çocuğu için, birçok detayı planlar, sabah kalkma saati, öğünlerde yenecek olan yemekler, yatma saati gibi. Çocuğu için her şeyin en iyisini isteme arzusudur bu. Eller yıkanmalı, kirli kıyafetlerle dolaşmamalı, evde koşmamalı, elleriyle bir şey yememeli, yalan söylememeli, oyuncağını paylaşmalı, zamanı iyi kullanmalı, hızlıca giyinmeli, ödevler saatinde yapılmalı, kardeşle iyi geçinilmeli gibi bol miktarda beklentiyi karşılamak bir çocuk için zorlayıcıdır. Bu nedenle çatışmalar yaşanır. Kısaca anne-babanın beklentilerine, ideallerine göre davranamayan çocuk söz dinlemeyen çocuk etiketini alır. Çocukların yetişkinin beklentilerine uygun davranmaya ikna etmenin tek yolu onlara bir şeyleri söylemek, emretmek değildir. Anne babalar bunun farkına varırlarsa söz dinlemeyen çocuk imajı da ortadan kalkar. Her çocuğun ihtiyacına uygun disiplin anlayışı ile hareket etmek yeterlidir.

ÇOCUĞUMUZ NE İSTER?

 Genellikle çocukların ihtiyaçları nelerdir diye düşündüğümüzde, ana başlıkları şu şekilde sıralayabiliriz;

 -Güven ihtiyacı:

Çocuğun zorlandığı bir davranışı değiştirebileceğine önce anne babanın inanması gerekir. Eğer yetişkinin bu konuda umudu yoksa çocuk bunu hissedecektir. “Ne de olsa bir şey düzelmez, ne desem boş” düşünceleriyle biçimlenen tutumlarla istendik davranış oluşturulamaz.

 -Koşulsuz kabul ihtiyacı:

Ne yapmış olursa olsun her yönüyle kabul görme ve sevilme ihtiyacı karşılanmayan çocuk anne-baba ile işbirliği yapma konusunda zorlanır, davranışını değiştirmektense direnir veya umursamaz davranır.

 -Tutarlı ve kararlı yaklaşım:

Her gün aynı beklenti içinde olmak önemli, bir gün dişini fırçalamamasına önemli bir şey değilmiş gibi yaklaşıp ertesi gün unutmamasını beklersek davranış değişikliği oluşturmada yeterli olunamayacaktır.

 -Başarabildiğini görmeye ihtiyacı:

Ne yaparsa yapsın yeterli olmadığını hisseden bir çocuk değişim için çaba göstermeyecektir. Bu nedenle küçük çabalarını fark etmeli ve bu da çocuğa söylenmeli. Haftanın her günü yatma saatini geciktiren bir çocuk haftada bir gün zamanında yatmayı başarıyorsa bu önemli bir gelişmedir. Bunu haftanın iki gününe çıkarabilmek önemlidir.

 -İhtiyaç duyduğu zamanı verebilmek:

Çocuğun hızında ilerlemek önemli, yetişkinin aceleci beklentisinin çocuğun dünyasında yeri yoktur. Kısa sürede her beklentiye uyum sağlamasını beklemek anne-baba çocuk arasında çatışmaların artmasına neden olacaktır.

 -Çocuğun yapabileceği davranışı ondan beklemek: Çocuk yaşına ve yeteneklerine uygun olmayan beklentiyi başaramayacağı için, her anne-babanın çocuğun içinde bulunduğu yaş özellikleri hakkında bilgi sahibi olması önemlidir. Örneğin okul öncesindeki bir çocuğa “odanı topla” demenin bir anlamı yoktur. O yaşta bir çocuk daha detaylı bir tarifi anlayabilir ve uygulayabilir. Yerde duran oyuncaklarını oyuncak kutusuna koymalısın demek daha yerinde bir beklentidir.

-Davranış değiştirme sürecinde anne-babanın çocukla işbirliği yapması:

Çocuğunuzda oturmasını istediğiniz bütün davranışlar sadece çocuğunuzun değil, ailenin tüm bireylerinin sorumluluğundadır. Çocuklar yapılması gerekenlerin emredildiği ortamlarda değil, herkesin beraberce çalıştığı ortamda yer aldıklarında verimli olurlar.

 -Çocuklarımızda davranış değişikliğini nasıl kazandırabiliriz?:

Çocuğumuzdan beklentilerimizin gerçekleşmesi durumuna göre onun beklentimize uygun davranışları kazandığını ya da kazanamadığını düşünürüz. Eğer beklentilerimize uygun davranışlar ortaya çıkmamışsa süreci gözden geçirmek gerekir. Elbette ki bu süreç her eve her anne babaya göre farklı yaşanacaktır. Çocukların kişilik özellikleri, fiziksel yapıları mutlaka dikkate alınmalıdır. Ancak burada önemli olan anne-babanın çocuğun işini yapmayı bırakması ve kendisinin yapabilmesi konusunda kararlı davranabilmesidir. Anne-babalar çocuklarının yapabilecekleri şeyleri kendileri yaparak, yaşamları boyunca ihtiyaç duyabilecekleri önemli yaşam becerilerinin gelişimini de engellemiş olurlar (karar verebilme, seçim yapabilme, girişken davranabilme… gibi). Kişisel farklılıklar söz konusu olsa da davranış değiştirmeye yönelik sürecin “ temel  ve ” değişmez”  öğeleri vardır.


ARŞİV