Hava Delisinin Not Defteri, hava ve iklim olaylarıyla yatıp kalkan bir meteorolog-iklimbilimci olan Dr. Ozan Mert Göktürk tarafından 2010’da kurulmuş. Şu anki 5 kişilik ekip Göktürk, Alkım Yılmaz, Erdem Erdoğan, Emre Güler ve Onur Kapucu’dan oluşuyor. Bunun haricinde havadelisi.com blog sayfasında kendi yaşadıkları bölgelerin hava, iklim durumlarıyla ilgili bilgiler paylaşarak katkı sağlayan onlarca gönüllü takipçileri var. Hava Delisinin Not Defteri’nin kurucusu ve başyazarı olan Dr. Ozan Mert Göktürk halen Ondokuz Mayıs Üniversitesi Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Başkanı, doktorasını Bern Üniversitesi’nde iklim bilimleri üzerine yapmış. Hava tahminleri ve kurumsal ilişkiler danışmanlığını yürüten Alkım Yılmaz ise bir matematikçi, halen bilgi teknolojileri alanında faaliyet gösteren özel bir şirkette yönetici olarak çalışıyor.
Göktürk ve Yılmaz’a havadan sudan bir söyleşi yaptık.
Günümüzde dünyadaki tüm tahminciler 'model' dediğimiz atmosfer simülasyonlarından faydalanarak tahmin yaparlar. Hava tahmincisi kendi bilgi ve tecrübesini katar, ham haldeki model çıktılarını yorumlar. Biz de öyle yapıyoruz. Meteoroloji'nin (MGM'nin) ürünlerinden, halka zaten açık olanları kaynak göstererek kullanmak dışında faydalanmıyoruz. Kurumsal bir aboneliğimiz yok, buna yetecek bütçemiz de yok.
Elbette anımsadık ama bizim aklımıza Hülya Uğur değil, Ali Esin geliyor. Zamanımızın medyatik meteorologlarının aksine hem çok bilgiliydi, hem de bu bilgisini TV'de ve gazete yazılarında dahi bir öğretmen edasıyla aktarabilen özel birisiydi.
MGM (Meteoroloji Genel Müdürlüğü) 1.500’ün üzerinde çalışanı, yıllık onlarca milyon bütçesi ve geniş imkanları olan bir kamu kuruluşu. Bu imkanları yeterince iyi kullanamadıklarını düşündüğümüz için kendilerini zaman zaman eleştiriyoruz. Öte yandan bazı projelerde birlikte çalışıyoruz ve daha iyiye gittiklerini görüyoruz.
Hava tahmini yapmak dışarıdan göründüğü kadar kolay değil. Havanın kendisi oldukça kaotik ve meteoroloji bir bilim olarak %100 isabet sağlamayı amaçlamıyor. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey mümkün değil. Dolayısıyla zaman zaman MGM de yanılabiliyor. Önemli olan gelişime açık ve uyanık olmak, şartlarda değişim varsa tahminleri çabucak güncelleyip gerekli uyarılarda bulunmak.
Kullanılıyor ancak bazen tahmin ile temenni (mesela, “çok kar yağsın” arzusu) birbirine karışıyor. Bir de reyting kaygısı var. Daha popüler olmak, daha fazla tıklanmak adına tahminler manipüle ediliyor. Bilgisi olmayanların ve meşhur olmaya çalışanların 'tahmin' diye ortaya attığı şeylere itibar etmemek gerek
Hava durumu birçok sektör için hayati önem taşıyor. En başta havacılık ve savunma sanayii geliyor elbette. Tarım, hizmet sektörleri için de oldukça önemli. Örneğin kışın soğuk geçip geçmeyeceği hakkında önceden sağlıklı bilgi alabilen bir lastik üretim firması o yılki kış lastiği üretim planlamasını buna göre yapabilir. Çiftçiler o yıl hangi üründen daha fazla verim alabileceğini bilir ve buna göre ekim yapar. Balıkçılar ve hatta kafe/restoran işletmecileri bile haftalık işlerinin planlamasını buna göre yapabilirler.
Korkmamalıyız. Soğuk demek, yağış, hatta kışın kar demek. Bu da su demek, hayat demek...
İstanbul’un iklimini değiştiren etkenlerin başında kuzey ormanlarının tahrip edilmesi, aşırı ve dikey yapılaşma geliyor. Bunlar şehrin içinde ısı adası dediğimiz yerel oluşumlara neden oluyor ve bu da sıcaklıkları birkaç derece yukarı çekiyor. Örneğin 20 yıl önce Göztepe’deki bir mahallede kışın aynı hava şartlarında daha soğuk bir hava ve yerde daha fazla kar birikimi söz konusu olabiliyorken günümüzde yerde kar birikimi sınırlı kalabiliyor veya hiç olmayabiliyor. Bunun da küresel iklim değişikliğiyle ilgisi yok, tamamen plansız yapılaşan büyük şehirlere özel bir hadise.
Biz de sizden biraz büyüğüz, gözleminiz bir miktar öznel olabilir Baharları yaşıyoruz, yaşamaya da devam edeceğiz. Az önce saydığımız küresel ve yerel etkenler iklimdeki değişiklikleri tetiklemeye devam edecek. Ekstrem hava olayları artacak, kuraklıklar, aşırı yağışlar, fırtınalar, ısı adaları oluşumu nedeniyle bahsettiğimiz yerel ölçekteki farklılıkların etkisini daha da fazla hissedeceğiz.
Soğuk olmazsa, yağmur, kar olmaz. Onlar olmazsa su olmaz, hayat olmaz. Havanın kötüsü dediğimiz aslında havanın iyisi oluyor bu durumda.
20 yıllık Kadıköylü olarak bu soruya ben (Alkım) cevap vereyim. Küresel ısınmadan kaynaklı bir ısınma olduğu gerçek. Yerel olarak ise aşırı yapılanmadan kaynaklı ısı adaları kışın yağan kar miktarını azaltıp, yazın sıcak geçen gecelerin sayısını arttırabiliyor. Yine her geçen gün artan yüksek katlı binalar da bunda önemli bir etken. Özetle ısınıyoruz… Bu cümleyi son 30 yılın en soğuk 3 kışından birinde kurmak durumunda kalmamız da biraz ironik oldu ama gerçek bu maalesef.
Her daim nemli, yazları sıcak, kışları da en zor kar yağan, İstanbul’un en ılık ilçelerinden biri. Bizim (kar yağışı anlamında) sınırda dediğimiz soğuk hava sistemlerinde bilin ki Ümraniye’de insanlar kartopu oynarken Kadıköy’de çatılar ve araba üstleri ancak beyazlamaya başlamıştır.
(Ozan) Ben yıllarca Moda’da oturdum, sırf yükseltisi biraz daha fazla diye Acıbadem’e taşındım geçen yıl. (Alkım) Ben ise 12 yıldır Yeldeğirmeni’nde 30 metre rakımlı ılıman iklimde bu işkenceyi çekmeye devam ediyorum.
2017 kışı son 30 yılın en soğuk kışlarından biri oldu. Denizler de bu nedenle çok soğuk. İlkbaharın gelişi de deniz etkilerinin en güçlü yaşandığı bu şehrin güneyinde de gecikmelere neden olacak. Şunu söyleyelim gerisini siz anlarsınız; bu yaz akşam vakti kısa kollularla, üzerinize kalın bir şeyler almadan Caddebostan sahilinde çimlere yayılıp keyif yapmanın en erken vakti 15 Haziran’dan öncesi olmayacaktır. Belki de Temmuz’u beklemek durumunda kalacağız. Elbette bahar olacak, yazın başlangıcında sıcak günler de olacak ama gece serinlikleri kolay kolay bitmeyecek. Bu kışın soğuk geçiyor olması bunda önemli bir etken.
facebook.com/DrHavadelisi/
twitter.com/DrHavadelisi
instagram.com/havadelisi/