Yaklaşık bir yıldır başrol Covid-19’un. Oyuncular, dansçılar, müzisyenler, set çalışanları yaklaşık bir yıldır çalışamıyor ya da oldukça zor ve tehlikeli koşullarda çalışıyor. Oyuncular Sendikası geçtiğimiz günlerde yaptığı bir basın açıklamasıyla pandemi boyunca görsel, işitsel ve sahne sanatları alanında çalışan oyuncuların, opera şarkıcılarının, seslendirme sanatçılarının, dansçıların, ve set çalışanlarının unutulduğuna dikkat çekerek “Görünmez Olduk” dedi.
Bir yıl boyunca neler yaşadıklarını, oyuncuların sorunlarını ve çözüm önerilerini Oyuncular Sendikası yönetim kurulu üyeleri Atilla Gündoğdu, Taner Rumeli ve Oyuncular Sendikası Genel Koordinatörü Sinem Çetinkaya ile konuştuk
“BİR STANDART YOK”
Taner Rumeli: Oyuncu olarak hem kendi üzerimde hem de arkadaşlarım üzerinde yıkıcı bir etkisi oldu. İlk dönemde setlerin acilen durdurulmasını talep ettik. Setler durduruldu. Bizim bu talebimizin ardında bir talep daha vardı. O da kamu otoritesinin bu konuda bir takım sorumluluklar almasıydı. Bunun için görüşmeler yaptık. Bu görüşmeler sonucunda bir takım çalışma grupları oluşturuldu ama gördük ki biz beklentilerimizi alabilecek bir muhatap bulamıyoruz. Hali hazırda setler çok yoğun bir şekilde devam ediyor. Buna rağmen “setler durdurulsun” diyemiyoruz çünkü başka çalışma alanı da kalmadı. Oyuncuların tek nefes aldığı setler kaldı. Başka bir alan olmadığı için orada da herkes canı pahasına çalışıyor.
Taner Rumeli: Kötü durumda. Buradaki mesele bir standart koyması gerekenlerin bu standardı koymaması ve bunu denetlememesi.
Sinem Çetinkaya: Çalışma Bakanlığı’nın İş Teftiş Kurulu’nun denetlemesi gerekiyor. Normalde setler tehlikeli işyerleri. Çünkü aklınıza gelebilecek her yer bir harabe, dağ başı, maden, çöl, fabrika her yer çekim alanı olabilir. Setlerin yeri ise her gün hatta gün içinde bile değişebiliyor. Denetlenmesiyle ilgili sorun da burada başlıyor. Müfettiş denetlemeye sete değil yapım şirketinin adresinin kayıtlı olduğu yere gidiyor. Orada da doğal olarak şirketin idari çalışanları oluyor.
Taner Rumeli: Eğer denetleyici sete gelmek istiyorsa bu bilgiyi işverenden almak durumda. Çünkü çekimin nerede ne zaman yapılacağını oyuncu ya da çalışan değil yapımcı biliyor. Otomatik olarak işverenin bu denetimden haberi oluyor.
Sinem Çetinkaya: İkinci sorun da, setleri denetleyecek olan müfettişler devlet memuru olduğu için onların mesai saatiyle, setlerin çalışma saati asla uymuyor. Memurların mesaisi saat 17.00’de bitiyor, gece saat 01.00’de sette olan 6 yaşında olan bir çocukla ilgili ihbarda bulunduğumuzda müfettiş inisiyatif alıp gitmezse bir tespit yapılabilmesi mümkün değil.
Atilla Gündoğdu: Aslında çok basit bir tanımı var. İşçi işvereni olan ve belirli koşullar altında yapılacak işi tanımlanan kişi demek. Yani ben bir provaya istediğim saatte gelirim diyemiyorum. Oyunculuk da böyle bir iş. Dolayısıyla biz işçiyiz ve bir işçi sendikasına üyesiyiz.
Taner Rumeli: En önemli meselelerimizden biri bu, değiliz. Bize serbest meslek makbuzu kestiriyorlar. Emekliliğimiz yok, sigortamız yok, kıdem tazminatımız yok. Kendi hesabımıza çalışıyor gibi gözüküyoruz. Sette kafama bir ışık düşe ben ölsem bir suçlu yok.
Sinem Çetinkaya: İki tüccar arasında imzalanan anlaşma gibi göründüğü için ticari bir risk olarak görünüyor.
Taner Rumeli: Halbuki bizim kâra bir ortaklığımız yok. Bağlı çalışanız fakat bunu kabul ettiremiyoruz. Sorduğumuz kişiler “çok haklısınız” diyor. Üç yıldır Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na ulaşmak için elimizden geleni yapıyoruz maalesef bir geri dönüş alamıyoruz.
Sinem Çetinkaya: SGK genelgesine göre oyuncu emir ve talimatlarla bir ücret karşılığında çalışan işçi. Mesela “bu sahneyi benim evde çekelim, saçımı böyle yapalım, bu sahneyi çekmek için şu kadar zaman ihtiyacım var” deme lüksü yok.
Genelgede varken işveren pozisyonundaki yapımcılar oyuncuların kendi nam ve hesabına çalışması konusunda neden direniyorlar diyecek olursanız; çünkü oyuncular işçi statüsünde çalışırsa çalışma saatlerinin çalışma kanununa göre düzenlenmesi gerekir. Yani günde 11 saat haftada 45 saatten fazla çalıştırılamazlar. Kıdem ya da ihbar tazminatı hakları doğacak. Taner’in verdiği örnekte olduğu gibi oyuncu kafasına bir ışık düşme tehlikesi gördüğünde bir işçi olarak çalışmıyorum diyebilir. Bununla karşılaşmamak işin sürekliliği ve devamına bir halel gelmemesi için oyuncu işçi gibi görünmüyor. Pandemi döneminde sosyal haklar ve sağlığa erişim hakkı gibi nedenlerle oyuncular arasında bir bilinç oluştu diyebiliriz.
“BİZ NE OLACAĞIZ?”
Atilla Gündoğdu: Örneğin ben opera sanatçısıyım. Daha önceden de yaptığımız yedek işler vardı. Mesela bazılarımız için eğitmenlik can simidiydi. Bunları da yapamaz durumda kaldık. Konser yapamıyoruz, online şan dersi vermem, oyunculuk dersi vermem çok zor. Ne yapacağım? Ben ağzımda maske şarkı söyleyemem, setteki oyuncu maske takıp oynayamaz. Dansçı maske takıp dans edemez. Bütün bunlar hiç görülmedi. Cumhurbaşkanlığında ilk konsere çıkanlar benim iki yılda kazandığım parayı tek seferde alanlardı. Ben ne yapacağım? Biz ne olacağız?
“Sanatla para yan yana gelmez” deniyor. “Para için mi sanat yapıyorsun” deniyor. Evet, para için yapıyorum. Şarkı söyleyerek elektrik faturamı ödesem, markete gidip oyun oynayıp alışveriş yapabilsem tamam, ama böyle bir şey yok.
Taner Rumeli: Kültür Bakanlığı pandemi başında sektördeki temsilcileri biraraya getirdi. İşverenle işçi temsilcileri aynı anda çağırmışlardı, sorunları aynı anda dinlediler ve sorunların ortak olmadığı ortaya çıktı. Tek destek tiyatrolara yardım bağlamında oldu. “Bu para oyunculara nasıl gidecek, bunu nasıl denetleyeceksiniz” diye sorduk? Onlar da bize “sigortalı oyuncuları belirleyin bize gönderin” dediler. Orada çarşı karıştı. Çünkü çok az tiyatroda sigortalı oyuncu var. Sonrasında tiyatro başına komik miktarlarda paralar dağıtıldı. 3-4 aydır kapalı tiyatrolara 15 bin lira para verildi. Tiyatro bu parayı oyuncusuna mı versin, kirasını mı ödesin? Kısaca bir takım yardımlar yapıldı ama toplamda kimseye ilaç olabilecek bir şey değil.
“ÖLÜMÜNE ÇALIŞIYORUZ”
Taner Rumeli: Çok fazla oldu. Hemen her sette oldu, olmaya devam ediyor. Bir anlamda yapımcının vicdanına kalmış oluyorsunuz. Bile bile sete götürülen insanlar olduğuna dair duyumlar da aldık ama buna inanmak istemiyorum. Yanlış test yapıldığı da oldu.
Testler nasıl yapılıyor? Her gün mü?
Taner Rumeli: İyi niyetli yapımcılar haftada bir kez test yapıyor. Onun dışında ya yirmi günde yapılıyor, ya biri semptom gösterirse onu yolluyorlar. Figüranlara kesinlikle test yapılmıyor. Ölümüne çalışıyoruz. Hem duygusal anlamda hem ekonomik anlamda hayatta bizi tutabilecek bir şey yok. Biz de kendi önlemimizi almaya çalışıyoruz.
Taner Rumeli: Ben mesela sahnem bitince maskemi takıyorum. Yapım ekipleri maskesini çıkarmıyor.
Sinem Çetinkaya: Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı 21 meslek alanı var bunun içinde setler yok.
Taner Rumeli: Şu anda hemen hemen her dizide “Covid-19 tedbirleri kapsamında çekilmiştir gibi bir ibare var”. Bu nedir diye sorduk. Yanıt gelmedi. Bizim bildiğimiz belirlenen bir standart yok.
Sinem Çetinkaya: Bizim dizi süreleriyle ilgili bir sorunumuz yok, çalışma süreleriyle ilgili sorunumuz var. Biz sendika olarak ve sektör içindeki diğer meslek örgütleriyle birlikte ortak bir kılavuz hazırladık. Olağanüstü bir dönemden geçiyorsak, olağanüstü şeyleri de yani sektörün uzak olduğu şeyleri de talep etmemiz gerekiyor. Bunun başında da dizi çalışma sürelerinin azaltılması gerekiyor. Dizi setlerinin ortalama çalışma süreci 13-14 saat. Ve bu insani değil. Oyuncular maskeyle işlerinin doğası gereği çalışamıyorlar, bu yüzden çalışma sürelerinin kısaltılması gerekiyor.
“TEK KURAL VAR, O DA KÂR”
Taner Rumeli: Buna bir standart getirmediğiniz müddetçe sürdürülebilir olması mümkün değil. Biz haftalık dizi çekiyoruz. Yani o haftaya kaset yetiştiriyoruz. Bir yandan reytinglerin düşmemesi lazım. Bu yüzden standart yok, yasak yok, kural yok, tek kural var o da kâr.
Sinem Çetinkaya: Kamu otoritelerinin bizi dikkate alması gerekiyor. Hem Sağlık Bakanlığı hem de Bilim Kurulu üyelerine sektörün çalışma koşullarını, sorunlarını detaylı olarak yazdık ve çözüm önerilerini de sunduk. Kültür Bakanlığı’nın destekleme konusunda çalışmalar yapması gerekiyor. Kısaca her kurumun yetki alanında adımlar atması gerekiyor. Test sürelerinin bile hangi sıklıkla yapılacağına dair bir standart yok.
Atilla Gündoğdu: Birarada olursak daha güçlü ses çıkarırız. Hem de çözüm önerileri için kafa yormak ve araştırmak da gerekiyor. Hazır pandemi sürecindeyiz, hiç bilmediğimiz kavramlara, işçi nedir, sendika nedir, hangi haklarımız var gibi, bakmamız gerekiyor. Her şeyin başladığı bir dönem olacak böylece o döneme daha güçlü başlayabiliriz. Birarada olmanın daha gerekli olduğu bir zamandayız.
Sinem Çetinkaya: Pandemi döneminde yaşadığımız deneyim sosyal güvence kapsamında çalışmaya, çalışma koşullarının düzenli olmasına ne kadar çok ihtiyacımız olduğunu gösterdi.
Oyuncular Sendikası Yönetim Kurulu üyeleri