Her yıl mayıs ayının ikinci pazar günü kutlanan Anneler Günü geçen yıl olduğu gibi bu yılda pandeminin gölgesinde kutlanacak. Anne denilince ağızdan dökülen ilk sözcükler arasında emek, fedakarlık, sevgi ve üretmek gelir. Bu yıl buna bir de ekstra dikkat gerektiren pandemi koşulları eklendi, temizlik, maske, mesafe. Bir yandan pandeminin bir yandan toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin arasında kalan anneler için yaşam daha zor ve yıpratıcı oluyor. Cinsiyet eşitsizliğinin yol açtığı roller nedeniyle görev olarak biçilen çocuk ve yaşlı bakımı, yemek, temizlik gibi daha birçok iş onları bekliyor. İçimizden, yani Gazete Kadıköy ekibinden Özge Özveren Muslu ve Sinem Hamarat ile anneler gününü de vesile ederek pandemi döneminde anne olmanın ne demek olduğunu konuştuk.
KAYGILARLA DOLU HAMİLELİK SÜRECİ
“Pandemi başladığında iki buçuk aylık hamileydim. Şu an kızım yedi buçuk aylık” diyen Özge Özveren Muslu’nun şu sözleri pandeminin bir anneye yüklediği ekstra yükümlülükleri özetliyor: “Tedirginlik ve kaygılarla dolu bir hamilelik sürecim oldu. Hamilelikte hastalığın zor geçtiğini duyduk. Bebeğime zarar gelir mi korkusunu çok yaşadım. Her ay doktor kontrolüne giderken tedirginlik içindeydim. Hamilelik döneminde tek düşündüğüm şey sağlıkla bebeğime kavuşmaktı. Doğumdan önce ve sonra hem bebeğimi hem kendimi daha çok korumam gerektiğinden kimseyle görüşmedim. Yalnız bir hamilelik geçirdim. Hamileliğim boyunca evden çalıştım. Hala da o şekilde çalışmaya ve yalnız bir şekilde çocuğumu büyütmeye devam ediyorum.”
Günlerinin evde geçtiğini, hergün hava alabilmesi için de bebeğini evin etrafında dolaştırdığını söyleyen Özge Özveren Muslu, “Ev içinde oyunlar oynuyoruz. Tek avantaj evden çalıştığım için bebeğimin tüm büyüme evlerine şahitlik ediyorum. İşim gereği telefon görüşmeleri yaptığım zaman dönem dönem zorluk yaşıyorum. Bebeğimi uyuttuğum ya da onun huysuzlandığı zamana denk geliyor. Bilgisayarla olan işlerimi onun uyku zamanında halletmeye çalışıyorum. Tabii bu arada ev işleri ve yemek de bizleri bekliyor. Bazen 24 saatin yetmediği oluyor” diyor.
“KIZIM YALNIZ BÜYÜYOR”
“En büyük zorluklardan biri de kızım yalnız büyüyor, kimseyle görüşemiyoruz” diyen Özveren, anlatmayı şöyle sürdürüyor: “Kimseyi evimize davet ederek vakit geçiremiyoruz ya da biz gidemiyoruz. Maalesef birini gördüğümüzde tedirginlik içinde uzak durmaya çalışıyoruz. Normal zamanda hiç önemsemediğimiz şeyler aslında ne kadar önemli ve değerliymiş. Bu dönemde korkularımız ve kaygılarımız daha çok ağır basıyor. Bu durum da bizi yıpratıyor ve yoruyor. Anne ve baba olarak elimizden geldiğince çocuğumuzu koruyup kollayarak ona güzel bir gelecek vermek en büyük isteğimiz. Ama tabii en başta sağlık. Umarım en kısa sürede geçer bu dönem.”
“SÜREÇ YORUYOR VE YIPRATIYOR”
Pandeminin başında henüz üç buçuk aylık hamile olduğunu ve sürecin belirsizliğinin kaygıyı çok yükselttiğini ifade eden Sinem Hamarat, “Hem hamileliği hem anneliği ne zaman bitieceği belli bir olmayan bir süreçte sürekli tetikte olarak yaşadım ve yaşamaya devam ediyorum. Bu durum çok yorucu ve yıpratıcı oluyor. Bebeğim yaz sonu ve pandeminin başında doğduğu için koca bir kışı genelde evde geçirdik. Havaların ısınmasıyla beraber yürüyüşe çıkmaya başladık” dedi.
“Bebek bakımı konusunda en başından beri yalnız ve deneyimsiz olmam biraz zorluyor” diyen Hamarat, ”Yorulduğumda ve uykusuz kaldığımda yardımcı olabilecek kimsenin olmaması (genelde aile büyükleri olur) oldukça yıpratıcı. Dolayısıyla bebeğim de yaşadığım stresten çok kolay etkileniyor” dedi.
“İNSANLARIN YÜZÜNÜ MASKESİZ GÖRMEDİ”
Bebekle evden çalışmanın mümkün olmadığını söyleyen Hamarat, bu süreçte yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: “Yenidoğan bir bebeğin tüm dünyası anne olduğu için, ne işe ne de eve gerekli özeni ve vakti ayıramadığım için ücretsiz izin almak durumunda kaldım. Bunun sonucunda şu anda en çok ekonomik olarak zorlanıyoruz. Bebeğim şimdi sekiz aylık, doğduğundan beri ebeveyn harici kimseyle vakit geçirmedi, insanların yüzünü maskesiz görmedi, güneşi yeterince hissetmedi, toprağa ve çimlere çok fazla dokunamadı, akranlarıyla tanışamadı. İleride tüm bunlar çocuğu nasıl etkileyecek bilemiyoruz. Telafisi için neler yapmamız gerekecek ve ne derece başarılı oluruz onu da zaman gösterecek. Ülkemizdeki salgın yönetiminin başarısızlığı yüzünden tek umudum salgından ailemin etkilenmemesi.”