"Dili sevmek gerekiyor"

İspanya’nın Bask bölgesinden gelip Kadıköy’e yerleşen ve burada İspanyolca dil kursu açan Gaizka Etxeberria “bir dili öğrenmek için sevmek gerekir” diyor

28 Ocak 2021 - 11:12

Malumunuz Kadıköy dünyanın en havalı semtleri listesine iki kez üst üste girmeyi başarmış nadide ilçelerden biri. Sadece Türkiye’den değil dünyanın farklı ülkelerinden pek çok insanın yaşamak için tercih ettiği güzide semtimiz. Bundan 12 yıl önce yolu Türkiye’ye düşen İspanya Bask bölgesinden Gaizka Etxeberria da onlardan biri. Türkçeyi gayet akıcı konuşan Etxeberria o kadar Kadıköylü olmuş ki, son yıllarda yaşanan kentsel dönüşümden ve semtin her geçen gün kalabalıklaşmasından şikayetçi.

Yedi yıl önce Kadıköy’e yerleşip Estudia isimli dil kursunu açan Gaizka Etxeberria ile hem onu İspanya’dan Kadıköy’e getiren serüveni hem de İspanyolca öğrenmek için nasıl bir çalışma takvimi oluşturmak gerektiğini konuştuk.

  • Önce sizi biraz tanıyalım İstanbul’a nasıl, niye geldiniz?

Aslında İspanyolum ama Bask kökenliyim. İstanbul’a gelişim uzun bir hikâye ama özetlemeye çalışayım. Madrid’de bir uluslararası ticaretle ilgili master yaparken büyükelçilikteki bir program vasıtasıyla Ankara’ya gönderildim. Bir buçuk yıl kaldım. Normalde ya dönecek ya da başka bir ülkeye gidecektim. İstanbul’daki bir İspanyol firmasından bir iş teklifi aldım. Ve o firmaya 3-4 yıl çalıştıktan sonra o firmadan ayrılıp İspanyolca eğitim veren bir kurs açtık. Toplam 12 senedir Türkiye’de yaşıyorum.

“KADIKÖY YAŞAMAK İÇİN UYGUN”

  • Yani 2008 yılından beri Türkiye’desiniz?

Evet, geçen yıl pandemiden dolayı 4-5 ay İspanyadaydım ama neredeyse 12 yıldır buradayım.

  • Peki Kadıköy hikâyeniz nasıl başladı?

İstanbul’a gelip bir İspanyol firmasıyla çalışmaya başladım fakat niyetim bir dil kursu kurmaktı. Eski ortağım da İspanyoldu. Kadıköy’de İspanyolca üzerine bir eğitim kurumu olmadığını ve Kadıköy’ün yaşamak için de uygun bir yer olduğunu gördük. İnsanların yapısı ve rahatlığı yaşamak için bize uygun geldi. O yüzden Kadıköy’ü seçtik ve yedi senedir Kadıköydeyim.

  • İspanya’da Bask bölgesinde mi yaşıyordunuz?

Türkiye’ye gelmeden önce 1 buçuk sene boyunca Madrid’de yaşadım. Ama esasında Fransa sınırına yakın olan San Sebastián diye bir kent var. Orada doğdum ve orada büyüdüm. Ailem orada yaşıyor.

“ÖNYARGILARIM VARDI”

  • Bask kültürü ile İspanya kültürü arasında ne gibi farklar var?

Kültür olarak asimile olduk, herkes İspanyolca biliyor. Anadilimiz olan Baskça, Latince kökenli bir dil değil. Tamamen başka bir yapısı olan bir dil. Ve maalesef kayboluyor. Siyasi olarak ayrılıkçı hareket vardı. Eskiden ETA diye bir örgüt vardı. Onlar da 2011 yılında ateşkes ilan etti.

  • Türkiye’ye gelmeden önce aklınızda nasıl bir ülke vardı?

Önyargılarım vardı. Daha önce Fas’a gitmiştim. Müslüman bir ülke olduğu için açıkçası daha az gelişmiş bir ülke bekliyordum. Atatürk’ü biliyordum fakat bu kadar derinden etkileyen bu önemli bir figür olduğunu bilmiyordum. O yüzden Ankara’ya geldiğimde bayağı şaşırmıştım. Ülkenin oldukça gelişmiş olduğunu, insanların bire bir ilişkilerinde çok sıcak olması beni etkiledi.

  • Ülkelere dair bu tür önyargılar daha doğrusu kalıplar sanırım hep var. Mesela Türkiye’deki pek çok insan da size “İspanya’da sürekli boğa güreşi yapılıp dans mı ediliyor?” diye soruyordur.

(Gülüyor) Evet. Ve o kalıpların doğruluğu da tartışılır. Mesela bizim bölgemizde boğa güreşleri pek yok. Flamenko dansı da güney yani Endülüs bölgesine ait bir gelenek. Örneğin ben Flamenko dansı bilmiyorum. Boğa güreşini de sevmiyorum ve karşıyım. Hatta bazı bölgelerde de yasaklandı. Bir hayvanı öldürmeye gerek yok.

“MODA, MODA OLDU”

  • Gelelim tekrar Kadıköy’e. Yedi yıldır Kadıköy’desiniz. Kadıköy’de yaşamak nasıl bir duygu ve yedi yılda Kadıköy’de ne gibi değişiklikler gözlemlediniz?

Aslında yediden fazla bile oldu. Ben Moda’da oturuyordum. Şu anda da Moda’ya yakın bir yerde oturuyorum. Moda, moda oldu diyebiliriz. Eskiden insanlar sosyalleşmek için hafta sonları Beyoğlu’na giderken artık buralara geliyorlar. O açıdan biraz kalabalık. Kadıköy kentsel dönüşüm etkisiyle biraz çirkinleşti, çünkü bir sürü gökdelen dikildi.

  • Türkçeyi çok akıcı ve güzel konuşuyorsunuz, nasıl öğrendiniz?

Ankara’ya geldiğimde orada yoğun bir şekilde ders alıyordum. İlk senede biraz konuşmaya ve anlamaya başladım. Sonra İstanbul’a gelip çalışmaya başladıktan sonra gelişti.

  • Pandemiden siz nasıl etkilendiniz?

Olumsuz etkilendik. Dersler tamamen iptal oldu. Online eğitime geçtik. Ailem İspanya’da yaşıyor. Oraya gitmek yanlarında bulunmak istiyorsun. Ama onlar için de risk. İlk başta bir korku vardı. Kişisel olarak iyi bir dönem geçirmiyorum.

  • Bu süreç boyunca İspanya’ya gittiniz sanırım.

Uçuşlar açıldıktan sonra yani Hazirandan sonra gittim, dört ay kaldım.

  • Peki o tarihlerde orası nasıldı?

İlk gittiğimde şaşırdım. İnsanlar sokaklarda maske takmıyordu. İki hafta sonra zorunlu hale getirildi.  Orada rakamlar daha şeffaf. Orada ilçe bazında rakam veriliyor. Bazı ilçelerde daha sıkı tedbirler alınıyor.

  • Panademiden önce burada iş dışında nasıl vakit geçiriyordunuz, şimdi ne yapıyorsunuz?

Şu anda sosyalleşme yok. Caddebostan civarında koşu yapıyorum. Sosyalleşme biraz spor oluyor.

  • Daha önceden nasıl bir hayatınız vardı?

Gene koşuyordum. Hafta sonları bir yerlere giderdim. Hafta içi İspanyol arkadaşlarla biraraya gelirdik. Şu anda o bitti. Online ilişkileri koruyoruz ama aynı şey değil.

  • Kursa gelecek olursak, başka bir ülkede bir işletme açmak önemli bir cesaret, dil kursu açmaya nasıl karar verdiniz?

İspanya’da iş kurmadım, orada işveren olmadım. Enteresan bir şekilde buraya gelip cesaret ettik. Kolay değildi ama öyle bir ihtiyaç olduğunu gördük. İspanya sadece İspanya’da değil Latin Amerika gibi büyük bir kıtada 600 milyon kişiden fazla insanın konuştuğu bir dil. İstanbul’daki liselerde ikinci bir yabancı dil olarak okutuluyor. Taksim’de İspanya devletine bağlı bir kurum vardı. Fakat daha butik şirketlere eğitim veren bir yerin olmadığını, İspanyolca eğitim veren diğer dershane gibi yerlerde de nitelikli bir eğitim olmadığını görüp ilerledik. Sonra burada yaşayan İspanyol kökenli, Latin Amerika kökenli insanlarla biraraya gelip bu fikri hayata geçirdik.

 "KOLAY BİR DEĞİL"

  • Peki İspanyolca zor bir dil mi?

İnsanların düşündüğünden daha zor. İlk başta telaffuz olarak daha kolay gelebiliyor çünkü yazıldığı gibi okunuyor. Fakat fiillerin çekiminde bazı istisnalar var. Latince dil ailesine ait olan dişi- erkek meselesi var. Yani bazı kelimelerin erkek veya dişi olduğunu öğrenmek o kadar kolay olmuyor. Bir seviyeye gelmek o kadar zor değil ama akıcı konuşabilmek için İspanya ya da Latin Amerika’da yaşamakta fayda var. Çünkü orada dili yaşıyorsun, kullanıyorsun.

Çok istisnai durumlar var. Fakat genelde Latin Amerika’ya gidip orada yaşayanlar bir kaç ay içinde ilerleyebiliyor.

  • Peki nereden, nasıl başlamak gerekiyor?

Şu anda pandemi nedeniyle eğitimlere online olarak devam ediyoruz. Açık konuşmak gerekirse; ben online eğitimi sevmiyorum. Dili öğrenmek için sadece dil değil, hareketler, mimikler önemli. Ama tabii bir noktadan başlamak lazım. Bir  temel oluşturduktan sonra o dili sevmek gerekiyor. Çünkü disiplin gerektiren bir şey. Bir iş değil, zevk olarak görünmesi gerekiyor. A1-A2 seviyesinden öğrenci o dili gerçekten seviyorsa ilerliyorlar. Bu spor yapmak gibi. Belli bir seviyeye gelmek isteniyorsa çok antrenman yapmak gerekir. Dil de öyle.

  • Antrenman derken neyi kastediyorsunuz? Mesela en çok konuşulan şeylerden biri dizi izlemek. Bunun bir faydası var mı?

Dizi izlemek kulağı alıştırmak için önemli. Öyle bir seviyeye gelebilmek için ezberleme işi de var. Türkçedeki deyimle “inek gibi” çalışman gerekiyor. Dizi bir seviyeye geldikten sonra faydalı olur, ama sonunda konuşman gerekiyor. Yabancı dil öğrenmenin manası iletişim kurabilmek. İletişim dizi izlerken kurulmaz, çünkü pasif yani dinleyici oluyorsun. Aktif olabilmen için konuşman gerekiyor.

“BİR EĞİTMEN ŞART”

  • Pandemi nedeniyle pek çok şey kısıtlandığı için insanların yeni şeyleri öğrenmeye başlaması için fırsatlar doğdu. Bunlardan biri de yeni bir dili online öğrenme. Anladığım kadarıyla siz online eğitimi çok tavsiye etmiyorsunuz ama bu koşullarda siz kurslara nasıl devam ediyorsunuz ve nasıl öğrenilebilir?

Biz ufak, en fazla altı kişilik gruplara yönelik dersler veriyorduk. Öğrencinin baştan beri konuşması için fırsat verilmesi gerekiyor. Dersleri oyunlarla, müziklerle biraz daha dinamik hale getiriyorduk. Öğrenci hem dili öğrensin hem de keyif alsın diye uğraşıyorduk. Online eğitimde bu daha zor. Öğrencinin de öğretmenin de derse önceden iyi hazırlanması gerekiyor.

  • Kurslarınız devam ediyor değil mi?

Sayısı çok küçüldü ama devam ediyor. Seviyesi yüksek olan öğrencilerle eğitimler daha kolay ama sıfırdan başlamak isteyenler için biraz daha zor. Bunun yanı sıra bu da bir maliyet ve insanlar “ben online kurs alacağıma bilgisayardan bir program indirerek kendim öğrenirim” diye düşünüyor, fakat bir hocaya ihtiyaç var. Çünkü bir noktadan sonra bir eğitmenin o dilin nasıl olduğunu anlatması gerekiyor.

Yabancı dil eğitimi ucuz da bir program değil. İnsanlar evdeyken ekstra bir maliyet de istemiyor. Bir sürü program var fakat ne kadar iyi tartışmalı. Çünkü ders ortamı bir dili öğrenmek için çok önemli bir etken. İnternet çok geniş bir alan ama dilin tek başına öğrenilmesi çok kolay değil.

  • Bir dili öğrenmek için ders ortamı önemli dediniz, bunun için nasıl bir hazırlık yapmak gerekir?

İstekli gelmeleri gerekiyor. Bu işin öyle iki- üç aylık bir şey olmadığının farkında olması gerekiyor. Haftada dört saat ders alacaksa bunun tek başına yetmediğini bilmesi, evde çalışması gerektiğini bilmesi gerekiyor.


ARŞİV